Niye el âlemin plastik atık deposuyuz?

GEÇTİĞİMİZ hafta dizide Gizem’in “Ben büyük balık küçük balığı yer sanıyordum, meğer büyük balık küçük pet şişe yiyormuş” repliği sosyal medyada çok konuşuldu. Meğer herkes nehir ve denizlerimizdeki kirlilikten, balıklarımızın atık plastik yiyen, cıva dolu, yer yer mazot kokan bir gıdaya dönüşmekte olduğundan bahsediyormuş. Bu güncel ve büyük bir sıkıntımızmış.

Haberin Devamı

Aynı hafta dehşet içinde öğrendim ki kendi çöpümüz yetmiyormuş gibi, İngiltere’nin de plastik atık deposu haline gelmişiz!

The Guardian’ın haberine göre 2018’in ilk 3 ayında İngiltere bize 27 bin ton plastik atık yollamış! Bir önceki yılın iki katından fazla ediyor bu! Malezya ve Vietnam bile İngiltere’den gelen atıklara sınır koymuş, Polonya da benzer bir kota düşünüyor. Bizse içinde bulunduğumuz ekim ayı itibariyle Polonya’ya gönderilen atıkları bile aşıp İngiltere’nin ikinci en büyük plastik çöplüğü haline gelmişiz! Bravo bize!

Tabii plastiği gönderen, bunlara Türkiye’de ne oluyor, uygun şartlarla geridönüşümleri yapılıyor mu filan kontrol etmiyor. Bizim yetkililerden kontrol eden var mı? E onu kimse bilemez, zira neremiz doğru ki! Mesela 2015 OECD verilerine göre Türkiye atıklarının sadece yüzde birini geridönüştürüyor!

Haberin Devamı

Esasında bizim içeride kullandığımız plastiğin yüzde sekseni toplayıcılar tarafından biriktirilip satılıyor. Bunların da bir kısmı geridönüşümle naylon torba gibi plastik ürünlerine dönüştürülüyor. Ama “ithal plastik atık” bütün bu dengeleri bozuyor ve aslında toplayıcılara talebi de düşürerek kendi plastiklerimizin sokaklarda, doğada, denizde kalmasının yolunu açıyor.

Bütün Akdeniz’de en atık dolu kıyılar Türkiye kıyıları maalesef. Mersin, Adana ve Antalya ülkenin diğer şehirlerine göre daha büyük plastik çöp üretiyor.

Yani, bir İngiltere’den gelenler eksikti!

Bu paraya ihtiyacımız var mı gerçekten?

İSTANBUL HAVALİMANI’NIN DAYANILMAZ BİLİNMEZLİĞİ!

GÜNLÜK muhabbetlerin ilk konularından biri: İstanbul Havaalanı tam nerede? Nasıl gidilecek? Yollar tamam mı? Hangi saatlerde trafik olur? Evden kaç saat önce çıkmak gerekir?

Bütün uçuşlar oradan mı olacak?

Toplu taşıma imkânları nedir?

Yurtdışındaki bazı havalimanları gibi farklı terminaller farklı havayolu şirketlerine mi ayrılacak?

Hatta endişeli rivayetler: Pistler doldurma olduğu için güvenli değilmiş. Şehrin o bölgesindeki iklim ve rüzgâr iniş ve kalkışları çok zorlaştıracak, rötarlar olacakmış. Bölge kuşların geçiş bölgesiymiş, uçak motoruna kuş girmesi durumu çok muhtemelmiş. Şu, bu...

Haberin Devamı

Açılış, şıklık, alkış, süs püs, isim tartışması, bilmem kaç metrekare, bunlar tamam.

Ama ben kendi hesabıma Allah rızası için detaylı bir simülasyon istiyorum. Beni internet yoluyla İstanbul Havalimanı’na götürün, gezdirin. Ama farklı bölgelerden hangi yollardan gidileceği, bu yolların farklı gün ve saatlerdeki trafik sıkışıklığı durumu olsun mesela. Metroyla, otobüsle, kendi aracımızla nereden, nasıl, günün hangi saatinde ne kadar zamanda gideriz görebilelim.

Havaalanını terminal terminal gezebilelim. Bilgisayar oyunlarında olduğu gibi ‘check-in’ kontuvarlarına gidelim, oradan pasaport kontrolüne uğrayıp sonra mağazaların, kafelerin olduğu yerleri görelim, yürüyen bantlarla kapılara geçelim. En azından Türk Hava Yolları’ndan bir domestik, bir uluslararası uçuşun evden uçağa binişe kadar olan kısmını bize birebir yaşatın.

Haberin Devamı

Bir de lütfen teknik bilgilerle biraz iç rahatlatın. Pistti, rüzgârdı, kuştu, güvenlikti, bir anlatıversin bir mühendis.

Yoksa 31 Aralık’ta tüm uçuşlar yeni havaalanına alınacak filan deniyor da bu milletin kolay kolay oradan uçacağı yok. “Hele yılbaşı kalabalığı ve telaşında geçiş yapılacaksa ohoo... Kim bilir neler yaşanacak?” duygusu hâkim.

Ha bir de...

Madem o kadar turistiğiz, ayrıca artık transit merkeziyiz, öyleyiz böyleyiz, 5 yıl sonra yine havaalanları yetmeyecek belki... Atatürk Havalimanı da kalsaydı, sadece devlet erkânı ve özel uçaklar değil, biz sıradan ölümlüler oradan da uçabilseydik ne olurdu?

 

Yazarın Tüm Yazıları