Paylaş
Savaştayız!
Ülke içinde terörle mücadele, dışında ise Silahlı Kuvvetlerimizin de içinde olduğu büyük bir savaş var. Uzmanlar 10-15 yıl bu savaşın sürebileceğini söylüyor. İnşallah sürmez.
Ama haftaya bitmeyeceği de açık. Oradan korkarım ki şehit haberleri gelmeye devam edecek. “Şurası kontrol altına alındı, burada bilmem ne güçleriyle çatışma oluyor” gibi bilgiler akacak. “Orada ne işimiz vardı”cılar “Girmeseydik kendimizi nasıl koruyacaktık?”çılarla tartışacak. İki taraf da biraz haklı olacak, biraz haksız.
Ama şu kesin, bir ay içinde Suriye’yi çiçek çocukları yönetmeye başlamayacak!
Biz televizyonda “Ülkemiz bir beka sorunu yaşıyor” cümlesini duyup, içimizi çekmeye devam edeceğiz. Propaganda görüntüleri, korkunç videolar gelecek belki. Zafer haberleri de olacak belki. Ama biz bu durumu bir süre yaşayacağız sevgili vatandaşım!
Özellikle son bir-iki aydır, arkadaşlarımın teker teker motivasyonu düşük, sinirli, depresif insanlar olmaya başladıklarını daha yoğun hissediyorum. 2-3 sene öncesinin sosyal kelebekleri, neşe pınarları, serotonin bombaları bunlar.
Malumunuz herhangi bir canlının en hayati özelliği pençesi, dişi, hızlı koşması vs değildir. İnsanoğlunun hele, hiç değildir. En önemli özellik, değişen duruma adapte olarak hayatta kalmaktır!
Bu gergin, soğuk, kasvetli atmosfere belki bir süre ruhen “alışmak” lazım.
Adapte olmak, deriyi kalınlaştırmak, daha mantıklı, daha az duygusal davranmak lazım.
Yani bence, moralleri bozmayıp, güçlü durup, işimize gücümüze, günlük hayata, eşe dosta sarılıp...
Enerjimizi yükseltmeye uğraşıp, gelecek hayalleri kurmaya devam edip, bu yeni duruma alışmak zorundayız! Millet olarak da herkesin birbirine şüpheyle baktığı bu atmosferde hayatta kalmanın tek yolu var: Kimsenin birbirine şüpheyle bakmaması! “Birbirimize tutunursak belki güneş doğabilir” diyen Tarkan şarkısından bile ilham bulmaya çalışmak lazım.
Ne var? Çok mu “pop”? Beğenmediniz mi?
Tutmadınız mı adapte olup sağlam durma önerimi? Ya ne vereyim abime? Derhal hepimiz siyasete girelim mi? İster misiniz ablam?
Daha güzel önerisi olan varsa hemen söylesin. Yoksa...
Belki alışman lazım!
YAZ SAATİ HİKÂYESİ
SAATLER geri alınmayacak, o belli oldu.
O zaman iş ve okul saatleri ileriye alınsın. En azından güneşin daha geç doğduğu ülkenin batısında, bir saat daha geç okula gitsin çocuklar.
İşyerlerinde de mesai saatleri 9-5 değil 10-6 arası olsun. Daha iyisi, özel sektör ve kamu, farklı mesai saatleri yapsın. Kimi işyeri 9-5, kimi 10-6, kamu ise 11-7 arası çalışsın mesela.
Hem vatandaş işten çıkıp resmi dairede işlemini halledebilir, hem yoğun saatlerde trafik rahatlayabilir. Olmaz mı?
Ben ne yapayım yav? Adamlar saatleri asla değiştirmiyor, ben de var olan şartlarda çözüm bulmaya çalışıyorum işte. Bağırmayın bana!
SEVGİLİ TROLLER
KARDEŞ, biliyorum sosyal medyada yazılanı filan okumadan, anlamadan, önüne gelene ekmek parası için küfür ediyorsun. Başka bir mesleğin, yeteneğin, becerin, hiçbir şeyin yok, çaresizsin, onu da anlıyorum. Nazik, ciddi bir şeyler yazsanız adam sanacağız ama onu da yapamıyorsunuz, muhtemelen beyniniz, bilginiz yetmiyor, peki. Ama bu şekilde de biz sizi hiç ciddiye alamıyoruz yav. Yani onun için kendinizi çok da paralamayın, hiçbir etkiniz yok.
Yani diyorum ki yıl bitiyor. Bunları bilin de belki 2017’de daha onurlu, daha namuslu, sigortalı filan bir iş bulursunuz kendinize. Bulamazsınız gerçi, kim size iş verecek... Benimki de iyi niyet işte...
F KLAVYENİN ZAFERİ!
KLAVYE benim için mühim. Zira eşimden dostumdan, aynada kendi suratımdan, camdan görünen manzaradan, hatta televizyondan çok klavyeye bakıyorum her gün.
19 yaşında dergide çalışırken F klavyeler vardı. Öyle başladım. Sonra Amerika’ya gittim, mecburen Q’ya geçtim.
Türkiye’ye dönünce yine işyerinde F, akşam evde ise Amerika’dan getirdiğim Q klavye dizüstü bilgisayarı kullandım.
Derken Q klavyeler baskın çıkmaya başladı. Bilgisayar aldığımda klavyeleri değiştirtmeye, harf etiketleriyle F haline getirtmek zorunda kaldım.
Artık piyasada F klavye bilgisayar satılmıyor. Türk markalarında bile yok!
Hem Q, hem F’i hızlı kullanabilen biri olarak söylüyorum: Türkçeye en uygun klavyedir F. Hele bütün gün Türkçe yazan biriyseniz aradaki dramatik farkı hemen anlarsınız.
Onun için, artık devlet dairelerinde F klavye kullanılacağı haberini sevinç ve destekle karşıladım! Yerli bilgisayar üreticilerine de sırıtarak bakıyorum. Hadi bakalım güzellerim! Çeşit çeşit yapın ki, bana da gün doğsun.
Paylaş