Ahlak, namus nedir, ne işe yarar?

TÜRKİYE’de eksikliğini en çok hissettiğimiz şey nedir?

Haberin Devamı

Dolar? Huzur? Hukuk? İyi eğitim?

30 Ekim 1923’te Atatürk’ün İnönü’ye, hazırlanan raporlarla, savaştan çıkmış ülkenin durumunu ve neler yapılması gerektiğini anlattığı bir konuşma var.

Bence yeni tarih dersleri müfredatında da yer almalı ve öğrencilere defaatle okutulmalı.

O yoksulluğu, ekonomi ve altyapıya dair eksiklikleri, eğitim ve yetişmiş insan kaynağı yokluğunu anlatan konuşmada geçen çok önemli bir cümle var.

Atatürk bir noktada diyor ki: “Cumhuriyet’i yaşatmak için onun insan malzemesini hazırlamalı, namus cephesini güçlendirmeliyiz!”

Çünkü savaştan çıkılmış. Çünkü açlık var. İşsizlik zirvede. Cahillik diz boyu. Her savaş sonrası olduğu gibi, kaybedecek hiçbir şeyi olmayan, hayatta kalmak için suça bulaşabilecek insanlar var. Öte yandan yıkılmış imparatorluğun son dönemlerinde de rüşvet, yolsuzluk, hukuksuzluk, taassup, haksızlık, dolandırıcılık almış yürümüş. O alışkanlıklardan da kurtulmak lazım.

Cumhuriyet’in insan malzemesinin her şeyden önce ahlaklı, namuslu olması isteniyor ki, sistem çalışsın, ülke yükselsin.

Türkiye’de o zamanki gibi olmasa da şu an da eksiklerimizden biri namustur. Ahlaktır yani.

Ahlaklı olmak içki içmemek, yok efendim dekolte giyinmemek filan değildir bazılarının sandığı gibi. Bunlar kişisel özgürlüktür, tercihtir. Namusla, ahlakla ilgisi yoktur.

Ahlak ve namus ise evrenseldir. Ülke, din, dil fark etmez.

Ahlak-namus vicdanlı olmaktır, sözünü tutmaktır, hak hukuk gözetmektir, adaletli olmaktır.

- Namuslu biri otobüste kadın tekmelemez.
- Ahlaklı insan kendisine polis-asker süsü verip masum insanları dolandırmaz.
- Kimseye ayrımcılık yapıp isim takmaz. Fikrini beğenmediği adamı, arkadaşlarını toplayıp gidip tartaklamaya kalkmaz.
- Karısını dövmez. Rakibini palavra atarak kötülemez.
- İşini yarım yapıp parasını iç rahatlığıyla almaz. Hileli mal satmaz.
- Kimseye sosyal medyadan gizli isimle küfretmez, fikrine katılmadığına vatan haini demez.
- İnanmadığı hiçbir şeyi inanıyormuş gibi anlatmaz, yalan söylemez, iftira atmaz.
- Kendisine verilen yetkileri kendi çıkarı için kullanmaz. Sınavları, yarışmaları hileli yapıp istediklerine kazandırmaz.
- Yandaşını, akrabasını, ait olduğu kulübün, çevrenin, cemaatin adamını başkalarının hakkını yiyerek yükseltmez!

Bu yukarıda saydıklarımı yapanlar, kanunları çiğniyor olsalar da olmasalar da, her şeyden önce namussuz, ahlaksız insanlardır benim gözümde.

Ahlak, namus dediğimiz, aslında adalettir, nezakettir, dürüstlüktür, özgür vicdandır, doğrucu Davutluktur.

Güvenilir, sağlam, onurlu, sözünün eri insan olmaktır.

“Delikanlılık” dediğiniz de aslında ahlaktır. “Adam gibi adam” olmak dediğiniz de...

İşte Atatürk’ün bahsettiği o “namus cephesi”dir ahlak.

Liyakat tabir ettiğimiz şeyin de temeli ahlaktır, fırsat eşitliğinin de... Aslında demokrasinin de temeli odur.

Eğitimi tartışıp duruyoruz ama anaokulunda öğrendiğimiz en basit ahlak ilkelerini unuttuktan sonra neye yarar? Madem yeni bir anayasa, yeni sistem, yeni şu, yeni bu vs peşindeyiz, o zaman yeniden, evrensel ilkelerle “ahlak cephesini güçlendirmeliyiz”!


'ÖZGÜLÜK DE BİRAZ ŞOV BENCE'!
TELEVİZYON tartışmalarında duyuyorum. Birisi özgürlük filan diyecek oluyor, diğerleri itiraz ediyor “Ama dünyada da bu kalmadı”, “Fakat diğer ülkeler de artık eskisi kadar özgür değil”, “Yalnız bu devirde en gelişmiş memleketler de özgürlüğü kısıtlıyor”, “Ancak günümüzde özgürlüğün modası geçti”!

Kardeş, özgürlük kalem etek gibi bir şey değil! Bir ‘moda’ değil yani. Dolayısıyla modası da geçmez.

Özgürlük su, ekmek gibidir, temel ihtiyaçtır.

Senin dediğin o modası geçmiş, tedavülden kalkmış şey özgürlük değildir. Özgürlük olsa duramazsın!

Hatta orada öyle konuşamazsın da!

Onun için dua et ki (senin deyiminle) hep ‘trend’ olsun özgürlük.

Yazarın Tüm Yazıları