Paylaş
Meclis'in ufak tefek taşları
Emin Çölaşan'ın Perşembe günkü yazısını okuyunca hemen kendisini aradım ve tebrik ettim. Çölaşan yazısında Meclis Genel Kurul salonundaki yenilenme sırasındaki çarpıklıkları dile getirmiş ve Kalemli'ye bazı sorular yöneltmiş...
Salonun ihalesi Cihan Sakarya'nın Genel Müdür olduğu dönemde Emlak Konut'a verilmiş. Emlak Konut'ta taşeronluğunu 22 milyon dolara Mesa-Nurol ortaklığına vermiş... Sonra nasıl olduysa 40 milyon dolara iş bitmiş... Bir de gecikme fazini (980 bin dolarcık) Kalemli bir kalemde silmiş! Mesa Emlakbank'ın Sarı Konaklarını yapan firma... Bahçeşehir projesinde de imzaları var... Capitol Alışveriş Merkezi'nin de sahipleri... Çok ortakları var. İçlerinde tarikatlara yakın isimler de var. Ortaklardan iki kişinin ağırlığı diğer ortaklara göre daha fazla. Erhan Boysanoğlu ve Attila Şenol...
Nurol ise malum... Ünlü mütahhit Oğuz Çarmıklı'nın şirketi... Çarmıklı Ankara Sheraton'un da sahibi... Rahmetli Turgut Özal'ın gözde işadamlarından olan Çarmıklı, Ahmet Özal'ın ortağı Turgay Aksoylu ile de bacanak... FMC zırhlı araç ihalesini kazandığı günlerde kamuoyunun ilgi odağı olmuştu...
Geçtiğimiz hafta mecliste rastladığım bazı milletvekilleri beni yeni genel kurul salonuna götürdüler... Muhteşem koltukları gösterdiler... Ve gülüştüler... Ben niye güldüklerine Emin'i okuyana kadar bir anlam verememiştim!
Milletvekillerimizin rahat çalışmaları için hiçbirşey esirgenmemiş... Üstelik koltuklar ceylan derisinden değil dana derisindenmiş... Vatandaşın paraları bu koltuklara oturan milletvekilleri için feda olsun... Sadece sorun TBMM yeni genel kurul salonunun ünlü kavuniçi renkli deri koltukların alış fiatını gösteren faturalar kayboluvermiş... Şimdi milletvekilleri meclis koridorlarında ‘‘şeytan aldı götürdü satamadı getirdi’’ şarkısını söyleye söyleye fatura arıyorlarmış...
CİNDORUK NE DİYOR?
1080 dolardan ithal edilen koltuklar 3 bin 670 dolara satılmış... Şöyle iyi bir ithalat işi yapamadım gitti. Koltuk başına 1600 dolar kâr.
Ben eski meclis başkanı Kalemli'nin halefi DTP'nin Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk'u aradım... O da selefini korudu, ‘‘Meclis salonunun değişikliği yasama organın en büyük devrimlerinden biri. Çünkü saatlerce süren oylama ve yoklama dönemini bitiriyor meclise inanılmaz bir çabukluk getirecek. Dileyen yerinden konuşacak... Proje yarışmasını mimarlar odasıyla birlikte benim devrimde düzenledik. Gerçekleştirmek sayın Kalemli'ye nasip oldu. Bu dedikoduların asılsız çıkmasını diliyorum’’ dedi.
Cindoruk ne yapsın proje gerçekten güzel ve çağdaş...Sorun tatbikatta...
Çölaşan'ın yazısında Kalemli'ye sorduğu sorular arasında Kalemli'yi en çok rahatsız eden soruyu sizlere aktarayım: ‘‘Mesa tarafından Ankara Koru sitesinde yaptırılan süperlüks Mine Blok'ta en üst kattaki 360 metrekarelik dayalı, döşeli, beyaz eşyası hazır dubleks daire kızınıza satıldı mı?’’ Kalemli bu soruya yanıt verdi... Yanıtında da kızının bu katta oturduğunu açıkladı... Önce Kalemli, katın kaça alındığını bilmediğini ve tapusunun da kızının üstüne henüz geçmediğini açıkladı. Dün ise fiyatın 25 milyar lira olduğunu söyledi. Kalemli, kızının artık bu evde oturmak istemediğini ve iade edeceklerini bildirdi.
Meclis Başkanı Kalemli'nin seçilmesine sevindiğim gün aklımdan geçiyor... Ne çok sevinmiştim. Yanılmışım.
Rekortmenin dramı
YALÇIN Doğan'a Perşembe gecesi bir dostumuzun evinde rastladım... Üstelik o gece Yalçın Doğan'ın NTV de programı vardı. Mecburen seyrettik! Programdan sonra 5 Türkiye rekoru kıran milli atlet Melahat Kokalp'ın Güneş Sigorta'ya açtığı davayı ‘‘bilirkişi raporu’’ yüzünden kaybetmesine birlikte üzüldük. Doğan da Denizli'de 10 Alman turistin ölümü ile neticelenen kazada bilirkişi heyetinin ünlü otobüs firmasını nasıl kurtardığını bir yazısında yazmış. Yüzde yüz otobüs firmasının hatalı sollaması sonucu olan kaza bilirkişi tarafından otobüs firması lehine dönüştürülmüş. Bilirkişinin kimliğini bulamadım. Tatil olduğu için sigorta şirketi ile de konuşamadım. Ama zaten Güneş Sigorta bir sigorta şirketi olarak sponsorluğunu yaptığı genç kızı ‘‘sigortalamayı’’ düşünmemiş.
RÜZGAR KIZ
Pistlerin ‘‘Rüzgar Kızı’’ şimdi sakat kaldı. Melahat 9 yaşındayken koşmaya başladı. 8 kardeşi vardı. 17 yaşında 5 Türkiye rekoru kırdı. Balkan Atletizm Şampiyonası'nda aldığı birincilik ailesine ve ülkesine en güzel hediyesi oldu. Koşarken ayağı burkuldu. Tedavisi yaptırılmadı. Zorla Avrupa Şampiyonası'nda koşturuldu. Yarışı sakat kalacağını bile bile bitirdi. Şimdi yürüyemiyor.Tedavisi Türkiye'de olanaksız.
İstanbul 6'ncı İş Mahkemesi'nde süren tazminat davasına Beyoğlu SSK'dan gelen bilirkişi raporu Güneş Sigorta'nın ödemesi gereken tazminatı, ‘‘Spor sırasındaki yaralanmanın iş kazası olmadığı’’ yolunda verdiği açıklama ile kurtardı. Güneş Sigorta şimdi 12 milyar lira kârda. Milli atletimiz sakat ve parasız. Dava iki sene sürmüş... Bu zaman zarfında sigorta kızla hiç ilgilenmemiş... Avukatı İbrahim İnci bilirkişi raporunu şaşırtıcı bulmamış. Sporcularla ilgili anlattıkları ilginç:
‘‘Sporcular kanunlar içinde yer almıyor. İşkanunu içinde onlarla ilgili bir açıklık yok. Sporculukta bir meslektir.’’
Meselenin en komik yanı sigorta sektörünün önde gelen bir kuruluşu sigortasız olarak genç kızı çalıştırmış. Sporcular kolay yetişmiyor. Sporculara hepimiz sahip çıkmalıyız. Sadece onlar madalya alırken alkışlamak yetmez.
İyi seneler demeyi unutmuşum
Cumartesi günü yılın ilk yazısını yazdığım köşemde sizlere ‘‘iyi seneler’’ demeyi akıl edememişim. Perşembe günleri, cumartesi günü çıkacak köşemi yazarım. Bu nedenle sizler evinizde otururken ben sürüklenerek gazetenin yolunu tuttum. Amerikalılar'ın sahne sanatçıları için meşhur bir sözü vardır; Show must go on (Gösteri sürmeli). Bizim de durumuz biraz sahne sanatcısı gibi. Bizim gösterimiz yazı. Yazı yazılacak. En büyük rakibimiz de reklamlar. Haberlerin çok olduğu günlerde bize yer bırakmazlar, az olduğu günleri hissederler mi bilinmez ama yerimiz iyice rahatlar. Gazeteler yılbaşlarında da yayınlanıyor. Bendeniz henüz evimden yazımı yazarak yollayacak kadar profesyonelleşmedim. Arşiv benim en büyük gıdam. Yazı yazarken en az üç kere arşive gider birşeyler ararım. Arşivde en büyük desteği bana Serpil Akın verir. Kendi arşivime gelince o da giderek büyüdü ve birşey bulmak iyice zorlaştı. Genede arada sırada işime yarıyor.
Paylaş