Paylaş
Anneler ve kızları
Millet Meclisi Genel Kurulu'ndaki inşaat aylarca yolsuzluk iddialarına konu oldu, ‘‘faturalar şişirilmişti’’ dendi, zamanın Meclis Başkanı suçlandı ve derken ceylan derisinden turuncu koltuklarla donatılmış genel kurul salonu önceki gün açıldı.
Genel Kurul Salonu'na harcandığı iddia edilen veya gerçekten de harcanan trilyonlarla ilgili soruşturmanın sonucunu aslında pek merak etmiyorum. Ankara'daki açılış törenini TV'lerden izlerken soruşturma konusunda karamsardım. ‘‘Hiçbir şey çıkmayacak, dosyalar kapanacak’’ diye düşünüyordum. Sonra, Meclis'e restorasyon için aktarılan trilyonla bir başka resmi binaya, Huber Köşkü'ne harcanan milyarlar arasında ilginç bir benzerlik gördüm:
Her iki binadaki faaliyetlerde birer ‘‘kız evlât’’ bağlantısı vardı.
Önce, Huber Köşkü'nün ne olduğunu ve nerede bulunduğunu söyleyeyim: Tarabya'yla Yeniköy sahili arasındadır, geçen yüzyılda inşa edilmiştir, arkasında 64 dönümlük bir de korusu vardır, senelerdir bitmeyen bir onarım mekânıdır ve adını haber bültenlerinden çok az işitmemize rağmen, cumhurbaşkanlarının İstanbul'daki resmi ikâmetgâhlarından biridir.
TASARIMEVİ
Cumhurbaşkanlığı, Süleyman Demirel'in de kısa bir süre ‘‘yaz çalışmaları’’ için kullandığı köşkün birkaç yıl önce restore edilmesine karar verdi. İşi Alarko Holding üstlendi ve restorasyon projesini 1995'in başında holdingle yaptığı bir sözleşmeye dayanarak ‘‘Tasarımevi’’ adında bir mimarlık şirketi hazırladı. Proje, şirketin sahiplerinden olan Prof. Dr. Afife Batur'un imzasını taşıyordu. İstanbul Teknik Üniversitesi'nin öğretim üyeliği yapan Prof. Batur'un kendisi gibi hemen bütün üyeleri ya mimardı yahut mimarlıkla ilgili konularda çalışıyorlardı. Dolayısıyla, hazırlanan projede Afife Batur'un yanısıra kızına, damadına ve kardeşine de görev verilmişti.
Huber Köşkü tarihi bir yapıydı ve projenin kısaca ‘‘Koruma Kurulu’’ denilen Kültür ve Tabiat Varlıkları'nı Koruma Kurulu'ndan geçmesi gerekiyordu. 6 Temmuz 1995'te bu formalite de yerine getirildi. İstanbul 3 numaralı Koruma Kurulu, Baturlar'ın projesini oy birliğiyle onayladı. Sonra Prof. Batur'un kızı Ayşe'nin, damadı Ahmet Ziya Akyıl'ın ve Afife Hanım'ın kardeşi Erkin Emiroğlu'nun görev aldığı projenin uygulanmasına başlandı.
TALAY GÖREVDEN ALDI
Aradan üç yıl geçti. İnşaat devam ederken, koruma kurullarının dosyalarını inceleyen Kültür Bakanlığı ilginç bir karara rastladı: Huber Köşkü'nün projesindeki imzayla kuruldaki onay kararının altındaki imzalardan biri aynıydı. Prof. Batur kendi projesini kurulda kendisi tasdik ederken, üyesi olduğu aynı kuruldan kızı Ayşe Akyıl'ın hazırladığı bazı başka projeler de geçmişti. Bakan İstemihan Talay bunun üzerine Prof. Batur'u görevden aldı.
Karar yetkisine sahip olan bazı kişiler, bugünlerde kızları yüzünden hayli baş ağrısı çekmedeler... Meclis başkanlarından biri, Mustafa Kalemli Meclis'teki ihaleyi üstlenen şirketten ‘‘kızına’’ bir apartman dairesi satın aldığı için soruşturma üstüne soruşturmaya uğruyor; Teknik Üniversite'nin Afife Batur gibi 30 küsur yıllık profesörü ise kızının projelerini onayladığı iddiasıyla görevden alınıyor, sonra gazete gazete dolaşıp ‘‘rant çevreleri, yağmacılık’’ ve ‘‘yeşil alanlar’’ gibi iddialarla dolu demeçler veriyor.
Ah şu kızlarımız!..
150 milyon dolar para mı?
Ünal Korukçu, sürpriz bir kararla İş Bankası Genel Müdürlüğü görevinden emekliliğini isteyerek ayrılacağını duyurdu. Oysa, bankadaki görev süresini epey uğraşla 2002 yılına kadar uzatmıştı. Çakıcı'nın yakalanmasıyla evdeki hesap çarşıya uymadı. Bir an önce emekli olma yolunu seçti. Çok değil, sanıyorum geçen kıştı. İstanbul'daki gazetecileri ağırladığı bir gecede masamıza uğradığında kendisine, Eze Zeytincilik ile Park Holding'e açılan kredileri sordum. Erol Evcil'in Eze Zeytincilik'ine açılan kredi için, ‘‘150 milyon dolar para mı? Üstelik bize verilen çok önemli teminatlar var’’ demişti.
O bize Eze Zeytincilik'e verilen kredi konusunda çok rahat olduğunu söylediğinde, bu yanıt bizi pek tatmin etmemişti. Nitekim, Korukçu'nun hesapta olmayan emekliliği bunu ortaya koydu. Hiç unutmam, Necdet Menzir, Cavit Çağlar'ın bankasına yönetim kurulu üyesi olduğu zaman Korukçu, ‘‘Polis müdürleri bankayı batırır’’ diye demeç vermişti... Menzir de bu işe çok sinırlenmişti.
Cumartesi günleri, başta komutanlar olmak üzere çeşitli Türk büyükleri ile tenis oynamaya meraklı olduğu bilinen Korukçu, Kuzguncuk'ta Boğaz'a nazır yaptırmakta olduğu muhteşem villasında bol bol tenis oynar, havuzunda yüzer biraz dinlenir...
İş Bankası gibi bir bankada 10.5 yıl genel müdür koltuğunda oturabilmek için çok kulis yapıp yorulmuştur. Artık bol bol seyahat eder kitap okur ve eski günlerini anar...
Kimi aday büro açar, kimisi okul
Türkiye'nin önümüzdeki şubatta bir genel seçim macerası yaşayıp yaşamayacağını bugünden kestirmek zor ama gönlünde belediye başkanlığı yatanlar faaliyete geçtiler bile. Giriştikleri çabalar, yerel seçimlerde bir erteleme olmayacağını gösteriyor.
Ali Talip Özdemir, İstanbul'da aday olduğunu açıkça söyleyenlerden biri. Gerçi hiçbir parti başkan adaylarını henüz belirlemedi, ANAP da bu konuda bir imada bulunmadı ama, Ali Talip Bey belediyenin başına geçmeye istekli olduğunu ‘‘resmen’’ değil, ‘‘şahsen’’ ve ‘‘fiilen’’ açıkladı. İstanbul'da dört ayrı semtte dört adet büro kurdu, nabız yoklamaya başladı. Yaptırttığı araştırmalar pek şansı olmadığını gösteriyor ama gene de yılmıyor, ‘‘İstanbul'u istiyorum’’ diyor.
TANTAN OKUL AÇIYOR
Ali Talip Bey seçim bürosu kurmakla meşgulken, halen görevde olan bazı başkanlar ise seçimi düşünmeyip okul açmakla meşguller. Fatih Belediye Başkanı Sadettin Tantan, böyle yapanlardan. Geçen çarşamba günü, Fatih'te küçük çaplı ama uluslararası bir tören vardı ve Fatih Belediyesi'nin öncülüğünde Berlin Üniversitesi'yle İstanbul Teknik Üniversitesi arasında bir protokol imzalandı. Her iki üniversitenin rektörü, Fatih'te bir ‘‘Restorasyon Okulu’’ kurulması için anlaşma imzaladılar. Okulun merkezi Fener'de, Romen prenslerinden Dimitri Kantemir'in sarayında olacak ve mezunlar Fatih Belediye Başkanı Sadettin Tantan'ın ‘‘Fener ve Balat Restorasyon Projesi’’nde görev alacaklar. Proje uyarınca semtteki 1267 ev onarımdan geçecek, semtin gençleri de okul vasıyasıyla onarım faaliyetinde çalışacak.
Bu iş ne de olsa, politika... Kimi aday büro açar, kimisi okul...
Paylaş