Paylaş
Dün gece WWF-Türkiye öncülüğünde, 20.30 ile 21.30 saatleri arasında gerçekleşen etkinlik kapsamındaİstanbul’da, Ayasofya, Boğaziçi üzerindeki köprüler, Rumeli Hisarı, Edirne’de Selimiye Camii, Efes antik kenti ışıklarını söndürdü.
Etkinliğe İTÜ, Koç Üniversitesi, Galatasaray Üniversitesi, ODTÜ, Yaşar Üniversitesi gibi kurumlar da katıldı.
WWF-Türkiye Genel Müdürü Aslı Pasinli “Yakın geçmişe kadar iklim değişikliği insanlara uzak ve soyut bir kavram gibi geliyordu. Ancak ne yazık ki bugün dünyanın öncelikli gündem maddeleri arasında” derken çok haklı.
Kendi adıma konuşayım.
İklim değişikliğiyle ilgili bir haber okumadığım, bir etkinliğe katılmadığım tek gün yok.
Geçenlerde, İstanbul’da dünyanın en büyük kurumsal çevre raporlama platformu olan CDP’nin “Türkiye İklim Değişikliği” konferansındaydım,
Merkezi Londra’da olan CDP 2003 yılından beri şirketlerin sera gazı emisyonlarıyla ilgili çalışmalar yapıyor.
Halka açık şirketlerin doğal kaynakları nasıl kullandıklarını, iklim değişikliğiyle ilgili nasıl sorumluluklar aldıklarını raporluyor.
TÜRKİYE’NİN İKLİM LİDERLERİ
Harvard Business Review tarafından dünyanın en güçlü yeşil STK’sı olarak tanımlanan CDP 2018 yılı itibariyle 87 trilyon dolar değerindeki varlığı yöneten 650’den fazla yatırımcı adına hareket ediyor.
CDP’nin Türkiye operasyonu, 2010 yılından beri Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu tarafından yürütülüyor.
Yukarıda sözünü ettiğim konferansta, CDP’nin, Türkiye’deki şirketlerin iklim değişikliği ve su politikalarıyla ilgili raporu paylaşıldı.
“CDP Türkiye İklim Liderleri” ödüllerinin sahipleri açıklandı.
Kimlerin olduğunu hemen belirteyim.
İklim liderlerimiz Arçelik, Aselsan ve Garanti Bankası.
İyi haber şu:
CDP’nin raporuna göre, Türkiye’de şirketlerin iklim değişikliği ve su ile duyarlılığı yükselme eğiliminde.
Bu arada CDP’nin 2018 anketini yanıtlayan şirketler tüm Borsa İstanbul şirketlerinin yüzde 43’ünü temsil ediyor.
Mihran Köroğlu Göğüş
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EN TEPEDE
- Bunların yüzde 95’i iklim değişikliğinin yönetim kurulları seviyesinde ele alındığını belirtmiş.
Yani iklim değişikliği Türk şirketleri için yönetim en üst en tepesini ilgilendiren bir mesele.
- Yüzde 81’i tüm faaliyetlerini kapsayan su politikalarına sahip.
- Yüzde 84’ünün emisyonlarını azaltmaya yönelik hedefleri var.
- Yüzde 45’i karbon emisyonlarını bir önceki yıla göre azaltmış.
- Ankete katılan şirketlerin hemen hepsi iklim değişikliğinden kaynaklanan yeni iş fırsatlarının farkında.
- Yüzde 96’sı su risklerini düzenli olarak değerlendiriyor.
- Yüzde 69’u suyla ilgili konularda tedarik zincirlerini sürece dahil ediyor.
Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu-CDP Türkiye Projeler Yöneticisi Mirhan Köroğlu Gögüş’ün dediği gibi “iklim değişikliğine yönelik gelişmelere ayak uydurmak iş dünyasına olumlu sonuçlar getirecek”.
KİM AYAKTA KALACAK?
Ancak aynı konferansta kulak verdiğimiz “İklim Liderleri”nin temsilcilerine göre, şirketler dünyadaki bu gelişmelere adapte olmak zorunda yoksa ayakta kalamayacaklar.
Bununla ilgili en net mesajı Arçelik Sürdürülebilirlik ve Resmi İlişkiler direktörü Fatih Özkadı veriyor.
Özkadı’ya göre, 2030 yılına gelince ancak enerji verimliliği yüksek ürün imal eden şirketler ayakta kalabilecek.
Diğerleri tutunamayacak.
Özkadı “Arçelik olarak gittiğimiz ülkelerde de mesela Pakistan ve Bangladeş’te de enerji verimliliği yüksek üretim yapıyoruz. O ülkelerin de gelişmelere adapte olmalarını sağlıyoruz” diyor.
İklim değişikliği şirketleri nasıl dönüştürüyor demiştim ama Aselsan Kurumsal Yönetim Genel Müdür Yardımcısı Hakan Karataş bakın ne diyor:
“ İklim değişikliği dediğinizde “kurumsal dönüşüm” değil “kurumsal devrimden” söz etmek gerek.
Şurası kesin:
İklim değişikliği meselesinde özel sektör hükümetlerin önünde.
Paylaş