Çanakkale’nin köylerine ’sihirli değnek’

OPET Yönetim Kurulu Üyesi Nurten Öztürk karşımda kalın dosyasıyla oturuyor.

Öztürk’ü hepimiz "Temiz Tuvalet" kampanyasından tanıyoruz.

Bugün karayollarındaki birçok benzin istasyonunda, duraklama yerlerinde "Temiz Tuvalet"ler buluyorsak kuşkunuz olmasın bu büyük oranla onun sayesinde.

Kalın dosyasında ise başka bir şey var.

Gelibolu Yarımadası’nda Eceabat ve altı köyün bir mimar ekibinin desteğiyle baştan aşağıya yenilenmesi, köylülerin eğitilmesi.

"Nereden çıktı bu fikir" diyecek oluyorum.

"Gelibolu Yarımadası’ndaki Milli Park’ı ziyaret ederken yol üzerindeki köylerin yoksulluğu beni çok etkiledi. Harekete geçmeye karar verdim."

Nurten Öztürk
hem kendisi harekete geçmiş, hem tüm yarımadayı harekete geçirmiş.

Gösterdiği fotoğraflar köylerin bir önceki ve şimdiki durumlarını gösteriyor.

Aradaki fark inanılmaz.

Tarihi dokuyu korumak şartıyla meydanlar düzenlenmiş, evler elden geçirilmiş, satıcıların tezgahları yenilenmiş, parklar, müzeler baştan düzenlenmiş.

Kilitbahir Köyü’nde harap durumdaki bir karakol binası Kültür ve Sanat Merkezi’ne dönüşmüş.

Baktım fotoğraflardan birinde Kültür ve Sanat Merkezi’nde iki ayrı sergi var.

Altı köye "sihirli bir değnek" değmiş gibi.

Köyler değişir, oralarda yaşayan insanlar değişmez mi?

"Köylülere pansiyonculuk, el sanatları, İngilizce öğretmek için kurslar açtık."

Bu yıl 18 Mart kutlamaları sırasında da gördük.

Çanakkale, Gelibolu Yarımadası insanların akın akın ziyaret ettikleri yerler.

Bu yıl beklenen yerli, yabancı turist sayısı 5 milyonun üzerinde Öztürk’ün aktardığına göre.

Anzak Günü için kalkıp Avustralya, Yeni Zelanda’dan gelenlerin çoğu yeterince otel olmadığı için küçük pansiyonlarda konaklıyor.

Dolayısıyla pansiyonculuğun teşvik edilmesi, köylülerin yabancı lisan öğrenmeleri şart.

Nurten Öztürk, ekibiyle şöyle bir yol bulmuş:

Her köyde 5 kadın ve 5 erkekten oluşan komiteler oluşturmuş.

İşte bu komiteler köyün ihtiyaçlarını saptıyor.

Ayrıca nelerin yapıldığını rapor halinde sunuyor.

Köyler arasında "hangisi yapılanları en iyi koruyor" diye bir yarışma da açılmış.

Gördüğüm kadarıyla Nurten Öztürk ve ekibi bölgeyi hareketlendirme konusunda oldukça yaratıcı.

ODTÜ’den öğrenciler köylere davet edilmiş, Turizm Yüksek Okulu öğrencileri köylerdeki lokantalarda, pansiyonlarda staja çağırılmış.

Eşi Fikret Öztürk ile birlikte Opet’i kurduktan sonra yüzde 50’sini beş yıl kadar önce Koç Grubu’na satmış olan Nurten Öztürk’ün "Tarihe Saygı" Projesi’ne 3 yıllık bir süre için ayırdığı para 5 milyon dolar.

Ancak evdeki hesap çarşıya uymamış.

5 milyon dolar bir yılda bitmiş.

Nurten Öztürk’ün önüne koyduğu hedef Gelibolu Yarımadası’nda 12 köy.

Dolayısıyla belli ki, "Tarihe Saygı" Projesi 5 milyon doların üzerine çıkacak.

KAGİDER’in bir misyonu daha var

ÖNCEKİ gece, KAGİDER’in (Türkiye Kadın Girişimciler Derneği) yeni başkanı, başkan yardımcıları ve yönetim kurulu üyeleriyle bir araya geldik.

KAGİDER’i kurduktan sonra 4.5 yıl gibi bir sürede başarılı bir noktaya getiren Meltem Kurtsan’ın yerine bayrağı devralan Gülseren Onanç, Ticketturk’un sahiplerinden.

Onanç’ın yardımcıları Suzan Sabancı Dinçer ile Aydan Baktır.

4.5 yılda üye sayısı 150’ye ulaşan KAGİDER’in bundan sonra çizgisi nasıl olacak?

Bunun ipuçlarını Gülseren Onanç’ın yaptığı kısa konuşmadan çıkartmak mümkün.

Yola kadın girişimciliğini geliştirmek, ekonomik ve sosyal hayatta kadının konumunu güçlendirmek için çıkan KAGİDER bundan böyle "kadın-erkek eşitliği"için ağırlığını daha fazla koyacak.

"Kadının gelişmesini isteyen her birey, her kurum bizim yol arkadaşımız" diyen Onanç, kadın-erkek fırsat eşitliğini hükümetten, muhalefet partilerinden daha fazla talep edeceklerini söylüyor.

Zira KAMER Başkanı Nebahat Akkoç’un da dediği gibi "eşitsizliğin, şiddetin olduğu yerde kadınlar için girişimcilik zor".

KAGİDER
’in bundan sonra mücadelesi hem kadın girişimcilerin sayısını artırmak, hem kadın-erkek eşitliği için.
Yazarın Tüm Yazıları