Sadece, mevsim itibarıyla uygun düştüğü ve ruh hálimle benzeştiği için, Belçikalı dev şair-şantör Jacques Brel’in "Le Moribond" isimli şarkısını serbest tercüme edeceğim.
Güzel mayıs bittiyse de, meteorolojik takvime göre yazın başlamasına daha üç hafta var. O halde, hálá bahar mevsimini yaşıyoruz demektir.
Dolayısıyla da, aslında kıpır kıpır olmamız ve hayat kıvılcımı çakmamız gerekir.
Ne var ki, bende çakmıyor!
Evet evet, bütün kalbimle temenni ederim ki aynı şey sizin için geçerli değildir ve de tam tersine, her yanınız bahtiyarlıkla dolup taşmaktadır ama, ben bu sene çok mendebur bir bahar yaşadım.
Metafizik varoluş kaygılarının daha da derinleşmesinden kaynaklanan bu durumun nedenlerine girmeyeceğim.
Sadece, mevsim itibarıyla uygun düştüğü ve ruh hálimle benzeştiği için, Belçikalı dev şair-şantör Jacques Brel’in "Le Moribond" isimli şarkısını serbest tercüme edeceğim.
Yukarıdaki "moribond" sözcüğünün Türkçede tek kelimelik bir karşılığı yoktur ve aşağı yukarı, ölüm döşeğinde can çekişen kişiyi tanımlar.
Ancak içiniz şimdiden kararmasın, çünkü aşağıda okuyacağınız gibi, Büyük Brel tüm duyarlılığıyla burada da yine sinik davranıyor ve satır aralarından kara mizah çağrıştırıyor.
LE MORİBOND
"Eyvallah Emil, doğrusu seni severdim / Eyvallah Emil, evet bilesin, seni severdim
Aynı şaraplarla kafayı bulduk / Aynı kızlara sulandık / Aynı hüzünlere ağladık.