Paylaş
Cevaplanamayan tüm bu sorular, genç kadının ilgi alanları ile aile yaşamını maalesef bazı komplo teorilerine açtı. Gürel’in astroloji, kurşun dökme, hacamat gibi spritüel olaylarla ilgilenmesi, “cadılık zanaati” isimli bir kursun öğrencisi olması, ormana “çığlık terapisi” için gittiği, orada halüsinojenik etkisiyle bilinen ve pek çok ülkede yasak olan Ayahuasca bitkisi ile bir ritüel gerçekleştirdiği gibi birden çok farklı iddia gündemde. Nedir bu spiritüalizm yani “öte alemcilik?” Gelin, Ece Gürel olayı üzerinden beraber bakalım.
MANTIKLA AÇIKLANAMAYAN SORULARIN CEVAPLARI ÖTE ALEMDE ARANIYOR
Hayatlarımızın olumsuz dönemlerinden; kanser gibi ölümcül olabilecek bir hastalığa yakalandığımız ya da aile içinde bir ölüm yaşadığımız veya işimiz ya da sevgilimizden ayrıldığımız gibi durumlarda, kendimize “Neden ben?”, “Bu, niye hep benim başıma geliyor?” gibi sorular sorar, cevaplarını akılla, mantık ya da bilimle açıklayamadığımız durumlarda ise spiritüalizme yöneliriz. Peki spiritüalizm nedir?
Latince “ruh” anlamına gelen “spiritus” sözcüğünden türemiştir. Türkçede “öte alemcilik” de deniyor. Günümüzde “dinsel”, “mistik” ve “felsefi” alanda farklı gruplar kendine spritüal dese de aralarında ilke, görüş ve kavram bakımından önemli farklar var. Ancak temel ortak noktaları, “ruh” denilen manevi unsurun varlığını kabul etmeleri.
Son yıllarda özellikle sosyal medyada en çok gördüğümüz spiritüalizm konuları; nazar, büyü, enerji, şifacılık, astroloji, isim ya da sayı analizi, yoga, nefes- ses- doğa gibi her türlü terapi ve inziva, kuantum gibi başlıklardan oluşmakta. Bu saydıklarımın sınırlar içinde elbette faydalı olduğu haller, bu işleri ticarete dökmeden, hakkı ile yapanlar da vardır.
Ancak yüzünü saklamak için peçe takıp, ayetle ‘kuantum’ ve ‘bilinçaltı’ seminerleri yaparak, milyonlarca liralık arabalara-- binen, Eylem Amine Altunbilek’i, ‘tılsımlı’ olduğu iddia ettiği kitap çıkaran kuantumcu, Tuğçe Işınsu’yu, kendini metafizik uzmanı olarak tanıtan, “Sağdan sola, üstten alta, önden arkaya doğru donat” sözleri ile “ün” salan Pelin Hürman’ı, Göbeklitepe’de ya da Uzak Doğu veya Peru gibi Güney Amerika ülkelerine binlerce dolar karşılığı “gezi” düzenleyip, hayatın anlamını arayanları ve daha nicelerini de hatırlamak lazım!
KREDİ KARTINDAN GEÇEN ‘ŞİFA’
Ayahuasca ritüeli, özellikle ölümcül hastalıklara sahip kişiler arasında hayli yaygın. Elbette bunda Hollywood etkisi var. James Bond karakteri ile tanınan Daniel Craig’in oynadığı Queer ve “Doğal” yolla kanseri yendiği yalanıyla binlerce kişiyi dolandıran, influencer Belle Gibson’ın hikayesinin anlatıldığı Apple Cider Vinegar dizisinde, Peru’da Şaman bir şifacının yaptığı bu ritüele ait detaylar var. Fakat her ikisinde de sahne, “şifa” bulmak isteyen kişiye uzatılan, POS cihazı ile bitiyor.
HOCASI GÖZALTINA ALINDI
Ece Gürel onlardan biri miydi? Sosyal medya paylaşımları, ailesi ve yakınlarının röportajlarına bakılırsa, “Evet.” O da iç huzurunu spritüel konularda arıyordu. Gürel’in yakın bir geçmişte katıldığı “Cadılık zanaati” eğitimini açan ve dün akşam hakkında “yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” ve “nitelikli dolandırıcılık” suçlamasıyla gözaltına alınan Hale Özen ile gazeteci Türker Akıncı konuştu. Özen, eğitimin adının “cadılık” olsa da içeriğinin cadılıkla alakası olmadığını savundu. Güler’in inançlı olduğu ve kaybolduğu gün oruçlu olduğunu da hatırlatarak, ayahuasca çayıyla ritüel gerçekleştirdiği iddialarını da reddetti: “Güney Amerika’da şamanlar tarafından kullanılıyor. İçinde halüsinasyona neden olan yasaklı, uyuşturucu maddeler var. Bu çay, 2015- 2016 yıllarında popüler olduğunda fincanı 1500 dolardı. Ece’nin ya da eşinin ne o kadar parası vardı ne de böyle bir şeyi deneme isteği... İnançlı ve mantıklı bir kızdı Ece” diyor.
ÖĞRETİLER BİRBİRİNE KARIŞTI YENİ NESİL TARİKATLAR DOĞDU
Peki Ece Gürel, Belgrad Ormanı’nda tek başına ne yapıyordu? Çığlık terapisi diyen de var meditasyon diyen de. Holistik Yaşam Koçu Aysun Akçalı ise diyor ki: “Yoga, meditasyon demek, sadece kafanız üzerinde poz vermek demek değildir. Ses terapisi, illa çığlık atmak anlamına gelmez. Maalesef son yıllarda popülaritesi gün geçtikçe artan meditasyon, yoga, inziva gibi Uzakdoğu ile Anadolu’da, bu kadim topraklarda da yaşayan, kurşun dökme gibi mistik felsefeler ve astroloji, numeroloji, enerji gibi kavramlar birbirine karıştı. Neredeyse herkes, tüm bu öğretilerin uzmanı. Din- bilim çatışması bu modern çağda yerini, hurafe-bilim çatışmasına bırakmış durumda. Çünkü insanlar artık dünyevi problemlerine çözüm ararken, yaşam amacını bulmaktan uzaklaşıyor. ‘New Age’ denilen, yeni nesil tarikatların, ‘sahte’ terapist ve uzmanların çıkma sebebi de bu. Ve daha önemlisi bu iş, ticarete dönüşmüş durumda.”
UÇ NOKTAYA VARAN HER ÖĞRETİ ZARAR VERİR
“Oysa meditasyon kişinin özüne dönmesidir. Bunun için ne ormana gitmeye gerek var ne bağırmaya ne de ritüele. Meditasyon- oturduğun yerden bile olur- gözü kapayıp, zihni sakinleştirebilmek, toplumun yüklediği değer yargılarından uzaklaşabilmektir. Ece Gürel neden ormana gitti? Bilemem. Ama doğaya dönmek kötü bir şey değil. Çünkü şehirleşmiş yaşamlarımızda özümüzle bağlantımız koptu. Kendi iç sesimizi duyamıyoruz. Oysa doğada masmavi bir gökyüzü, kuş sesleri, çiçek kokuları var. Dünyevi sorunlarımdan, şehir gürültüsünden uzaklaşıp, sakin bir zihinle, aklımdaki sorulara cevap bulmak için doğa yürüyüşüne çıkarım mesela. Doğru nefes de önemli. İyi nefes, sakinleştirir, doğru karar vermeyi sağlar. Bu yöntemlerin hepsi iyi birer araçtır, elbette kullanılabilir. Ancak bedenine ve aklına zarar vermediğin sürece. Uç noktalara varan, vardırılan, kölesi olduğunuz her öğreti size zarar verir. Atladığımız tam olarak burası. Öze dönmek, aklı kullanmak, soru sormak, sorgulamak, yalansız, dolansız iyi bir insan olmaktan geçer. Bir aracıya gerek yok, aradığın tüm cevaplar zaten sende.”
YARIN: ECE GÜREL OLAYINA BİLİM NE DİYOR?
Paylaş