Paylaş
Sadece il kongresinde konuşmayacak...
Bursa Valisi İzzettin Küçük’ü de ziyaret edecek.
Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’a da ‘Hayırlı olsun’ diyecek...
Başbakan’a, yapacağı bu ziyaretlerde kentte devam eden projeler hakkında bilgi verilecek...
Anlatırlarsa, sorunlara da değinilecek...
Bazı yöneticiler var ki, -Tabii ki Bursa’yı kastetmiyorum- bu tür toplantılarda, yaşanan ciddi sorunları gündeme getirmeyebilir.
Hani, “O zaman sen ne iş yapıyorsun” dedirtmemek için.
Dolayısıyla, çözümlenebilecek o sorunlar kentin kabusu olabiliyor...
“Anlatırlarsa” kelimesini, işte bu yüzden kullanıyorum...
Aslında Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar, hatta bilgi sahibi olmaları için TBMM’de grubu bulunan liderler, yaptıkları ziyaretlerde, şehirlerdeki sorunları düzenleyecekleri toplantılarda bir de basın mensuplarından dinlemeliler...
Böylece, çok daha farklı bilgilere sahip olabilirler...
Başbakan Binali Yıldırım bugün, böyle bir uygulamanın startını vermiş olsa kendisine anlatacağım birçok konu olurdu.
Öncelikle, Bursa’nın artık ‘Yeşili’ ile değil “çarpık kentleşmesi” ile ön plana çıktığını söylerdim...
O güzelim ovasını da yitirmek üzere olduğunu rakamlarla anlatırdım...
Doğanbey’deki ucubelerin ise mutlaka yıkılmasını isterdim...
Trafik sorunundan fazla bahsetmezdim...
İnsanların neler çektiğini anlatmak için hafta içi bir gün -sabah veya akşam hiç fark etmez- kimseye haber vermeden Bursa’ya gelmesini, Acemler’den geçmesini isterdim Başbakan Binali Yıldırım’dan...
Konuşmamda Uludağ’da yaşananları da anlatırdım...
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, başbakanlık döneminde söylediği, “Burayı Davos yapın” talimatının, sadece bakanlıklar arasındaki bazı bürokratların kaprisleri yüzünden nasıl askıya alındığını açıklardım...
Burayı bırakın Davos yapmak, halka açık tuvalet yapılmaması için nasıl direndiklerini de söylerdim...
Kendisine bir de, “Uludağ’ı, yılın 12 ayı değerlendirmeyi gerçekten düşünüyor musunuz?” diye sorardım...
Büyük ihtimalle “Evet” diyecekti...
O zamanda, Uludağ’ın yeniden yapılanması için özel bir birimin kurulmasını önerirdim...
Bu işin sınırları genişleyen kasası boş, borcu çok olan Büyükşehir Belediyesi ile yapılamayacağını da anlatırdım...
Parası olmadığı için şehir merkezine yol yapamayan Büyükşehirin, dağa hizmet getirmesinin doğru olmayacağı gerçeğini de kendisine bir şekilde kabul ettirirdim...
Söz turizmden açılmışken, yeterince yabancı turistin gelmemesinden yakınılırken, İznik gibi her tarafı tarih olan bir ilçeyi, dünya turizmine açmak için ne beklediklerini de sorardım...
Açıkçası, nasıl bir yanıt vereceğini de merak ederdim...
Başbakan Yıldırım’a çevre kirliliğinden de bahsederdim...
Bazı fabrikaların günün belirli saatlerinde bacalarından doğaya nasıl zehir bıraktıklarını, kimyasal atıklarını derelere nasıl boşalttıklarını anlatırdım...
Vali İzzettin Küçük’ün bu fabrikalara savaş açtığını, tespit edilenlere en ağır cezayı yazdırdığını belirtip, korku ve utanması olmayan bu şirketlerin isimlerinin, basın mensuplarına verilmesi için ısrarcı olurdum...
Belki rezil olmaktan korkarlar da, doğaya zarar vermezler, insanları zehirlemezler...
Başbakan’dan son olarak, Bursa’ya artık yerli otomobil fabrikası dahil hiç bir sanayi tesisinin kurulmaması için karar çıkarmasını isterdim...
Çünkü ovamız bitti, havamız bozuldu...
Başbakan Yıldırım’ın, şehrin sorunlarını dinlemek için biz gazeteciler ile toplantı düzenlemeyeceği kesin...
Bunu bildiğim için de bu yazıyı kaleme aldım...
Belki görür, okur da haberdar olur diye...
Paylaş