Sadece yöneticilerin değil, oylarıyla onlara bu fırsatı veren delegelerin de, yaşanan süreçteki etkisini, bir kez daha kabul ettim…
Demek ki delegelerin oylarını, hatır ve gönül ilişkisine göre değil, vicdanlarının sesini dinleyerek kullanmaları gerekiyormuş...
Sen genel kurulda, başarılı olacağına inandığın yönetimi değil, gönül verdiğin kişilere oyunu verirsen, konuşamazsın…
Hesap da soramazsın…
Çünkü, yaşanan başarıda olduğu gibi başarısızlıklarda da oyun kadar sorumlusun.
Bunun en acı örneğini, Bursaspor’da yaşadık... Yaşamaya devam ediyoruz...
*
Düşünüyorum da…
Sadece yöneticilerin değil, oylarıyla onlara bu fırsatı veren delegelerin de, yaşanan süreçteki etkisini, bir kez daha kabul ettim…
Demek ki delegelerin oylarını, hatır ve gönül ilişkisine göre değil, vicdanlarının sesini dinleyerek kullanmaları gerekiyormuş...
Sen genel kurulda, başarılı olacağına inandığın yönetimi değil, gönül verdiğin kişilere oyunu verirsen, konuşamazsın…
Hesap da soramazsın…
Çünkü, yaşanan başarıda olduğu gibi başarısızlıklarda da oyun kadar sorumlusun.
Bunun en acı örneğini, Bursaspor’da yaşadık... Yaşamaya devam ediyoruz...
*****
Düşünüyorum da…
Davetlileri, GUHEM’i gezdirip tanıttıktan sonra yemek salonuna aldılar...
Gökmen Uzay, Havacılık Eğitiim Merkezi gerçekten söylendiği gibi, müthiş bir proje...
Şöyle ki; “Hoş geldiniz” faslından sonra geziye başlıyorsunuz, konusunda uzman bilim iletişimcilerinden, uçuşun anotomisini dinleyip, sonraki dönemler ve günümüzde gerçekleşen modern yolculuklar hakkında bilgi alıyorsunuz...
Bu arada, ilk insanlı uzay yolculuğundan, evrenin en uzağındaki cisimlere kadar astronomiyi, interaktif bir şekilde, uygulamalı olarak görüyorsunuz...
Üst kata çıkmak için, uzay mekiği simülasyonu ile donatılan asansöre binip, 40 saniyede uluslararası uzay istasyonuna götürülüp, burada uzayda yapılan bilimsel araştırmalar ve astrontların uzayda nasıl yaşadıklarına canlı gibi tanık oluyor, hayran kalıyorsunuz...
GUHEM’i her gün, meslek lisesinden fen liselerine, okul öncesinden üniversite gruplarına kadar bin öğrenci gezip görüyor...
Kendilerine, astronot olmaları için, uzay ve havacılık sektörü anlatılıyor...
Otomobilinizle yolculuk yapacaksanız, sinir harbi yaşamaya hazır olun...
Bunun da üstesinden nasıl geleceksiniz bilmiyorum...
*
Kendimden örnek vereceğim...
Aracımla işe gidecek olduğum zaman, gece erken yatıyorum, sabah kahvaltımı iyi bir şekilde yapıp yola çıkıyorum! Akşam dönerken de, saatler öncesinden sakinleştirici alıp, etkisini göstermesini bekliyorum! Ancak böyle yola çıkıyorum... Aksi halde, işiniz gerçekten çok zor...
Allah yardımcınız olsun...
İşin düşündüren tarafı ne biliyor musunuz?
Bakmayın, 10 Nisan’ın Polis Günü olarak anılmasına...
Onlar bugün, her zamankinden daha fazla yorulacak.
Günün anısına çeşitli gösteriler yapacaklar.
Düzenlenen etkinliklerde, yaptıkları işleri hatırlatıp anlatacaklar…
Kutlamaları kabul edecekler.
Sonunda, hafta sonu da olsa, sabahın erken saatinden gecenin bir vaktine kadar ayakta olacaklar.
HER YERDE VARLAR
Polis teşkilatımız gerçekten çok güçlüymüş..
Alınan tüm ihbarları ciddi şekilde değerlendiriyorlar.
Savcılık izniyle fiziki ve teknik takip başlatıyorlar.
Yeri ve zamanı gelince, nokta atışı yaparak, şüphelileri saklandıkları, zehirlerini ise gizledikleri yerlerden, elleriyle koymuş gibi bulup yargıya teslim ediyorlar.
Böylece onlara, Bursa’yı değil, Türkiye’yi dar ediyorlar.
Geçtiğimiz günlerde, altı ay süren çalışmanın ardından gerçekleştirdikleri operasyonla, sıra dışı bir çalışmaya imza attılar.
Bursa’da başlayıp, İstanbul’dan, Siirt’e kadar toplam 7 ilde gerçekleştirdikleri çalışmalarda, 85 kişiyi gözaltına aldılar.
Şüphelileri, “zarf atarak” veya “havada iddialar”la değil, kanıtları göstererek sorguladılar.
Gösteriş amacıyla yardıma muhtaç kişiler arasında kargaşaya yol açan, onları rencide edip çocuklarını zor durumda bırakan bu kişilere her zaman farklı bakmışımdır.
Kendilerinden mümkün olduğu kadar uzak durmaya çalışmışımdır…
Bana göre ramazan yardımı kutsaldır.
Yapan ile alanın arasında kalması gereken, çok özel bir olaydır.
O yardımlar da doğru adrese yapılmalıdır..
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın bu konuda güzel bir çalışması var.
Aktaş, geçen yıl ‘Kart16 Ramazan Destek Çeki’ uygulaması ile ‘gerçekten yardıma muhtaç’ kişilere 4 milyon liralık yardım çeki dağıttı.
Anlam veremediğim bu gerçeğimizi, yazılarımda kaleme almış konuşmalarımda dile getirmişimdir.
Bu şehrin, kıymetini bilmediği özellik ve güzelliklerinin her birinin, sıradan şehirlerin kalkınması için bir sektör olduğunu da hep söylemişimdir…
Örnek olarak da.
Bursa’nın, “sıradanmış” gibi gördüğü kayak merkezine sahip çıkan Erzurum’un, Palandöken tesisleriyle nasıl kayak merkezi haline geldiğini,
Kaplıca sularımız boşa akarken, bu sektörü önemseyen Afyonkarahisar’ın, kaplıca şehri ve sağlık turizminin başkenti haline nasıl geldiğini vermişimdir…
Bursa, bu anlayışından geçte olsa kurtulmaya başladı…
Nihayet…