Türk-Kürt kardeştir lakin...

Türklerle Kürtler asırlar boyu aynı kaderi paylaşarak, aynı coğrafyalarda birlikte (ortak) tarih yazdılar, birlikte üzüldüler, birlikte sevindiler, birlikte ağlayıp birlikte güldüler.

Haberin Devamı

Kürtlerle Türkler tarihleri boyunca aynı inancı paylaştılar, Allahü tealanın gönderdiği son dini, bütün insanlara duyurmak (tebliğ etmek) için sırt sırta, omuz omuza verip, yad ellere akınlar düzenlediler, fetihler yapıp, ölü kalpleri İslam’ın nuru ile aydınlattılar. Birlikte meşale oldular, zifiri karanlık kalpleri nura gark ettiler.

Türkler ve Kürtlerin ruhları, bedenleriyle bir olup İslam’ın potasında öylesine eridi ki, Kürdü Türk’ten, Türkü Kürt’ten ayırmanın imkânı kalmadı. Zira ortaya bir elmanın iki yarısı çıkmıştı.

Türklerle Kürtler artık; ‘Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendi’ ve ‘Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu (birlikte) yendik’ (ler). Ve... yine birlikte ‘Tuna’dan kafilelerle geçtiler...’

Yalan söyleyen tarih bu gerçeklerin üzerini örtmeye çalışsa da bin bir çeşit düşman, ifritin yerini alıp bu iki öz be öz kardeşlerin arasına nifak sokmaya çalışsa da yakın tarih olan Çanakkale şehitliğinde koyun koyuna yatan Türklerle Kürtlerin mezar taşları şahitlik etmektedir.

Haberin Devamı

Türk-Kürt kardeşliğinin tılsımı İslamiyet’in nuruydu. O nurun ışığıyla Kurtuluş Savaşına yan yana giderlerken, biri diğerine ‘sen Kürt müsün’, o da öbürüne ‘sen Türk müsün’ diye sormadı.

Gün oldu, zaman döne döne devrini icra etti; talihler ters döndü, her iki kardeş de sahip oldukları tılsımı bozup kaybedenlerden oldular. Her iki kardeş de ruhlarından ayrılınca, bedenleri de zayıfladı, güçsüzleşti ve ayrı düştü.

İşte bin bir çeşit düşman da bu ruhsuz bedenlerde rahneler (gedikler) açıp adeta bir maden gibi işledi; aralarında envai çeşit nifaklar ekip, ayrı düşmelerine ve hatta birbirlerine düşman olmalarına sebep oldular.

Son bir gayretle bir olup, Kurtuluş Savaşını birlikte kazanıp, yeni ve çok genç devletlerini kurdular. Lakin ittifak yaptıkları, dost gözüken ‘düşmanları’, genç devletlerini vesayetle illetli kıldılar ve bu öz kardeşlerin arasına nifaklar soktular.

En hayati kararlarını kendilerine aldırmadılar, bizzat vesayet odakları alıp, kendilerine dikte ettiler.

İşte bu iç ve dış vesayet odakları, kardeşleri birbirine ve hatta devletlerine düşman yapmak için pusu üstüne pusular kurdular. Devlet de mahut kardeşler de pusuya düşmekten, oyuna gelmekten kurtulamadı.

Haberin Devamı

Vesayetin zorba kıldığı devletin sözde yöneticileri, başta Kürtler olmak üzere, halkın birçok kesimlerini çeşitli desiselerle dışladı. En çok zulme maruz kalan kesimler ise, dinini yaşamak isteyen Müslümanlarla Kürtler oldu.

23 yıldır (AK Parti iktidarları dönemi) vesayetle savaşıldı ve epeyce mesafe alındı. Vesayetin gölgesi kalktıkça başta Kürtler olmak üzere her kesim rahat bir nefes aldı.

İkinci bir Kurtuluş Savaşının verilmekte olduğu bu zamanda, bu kez dost gözüken düşmanlar yine el ele vererek vatanımızı parçalamak ve ülkemizi istila etmek istiyorlar.

Kürtleri kullanıp, onlara devlet adı altında İsrail’in aparatı bir oluşum yapmak istiyorlar.

Haberin Devamı

Tıpkı Kurtuluş Savaşı öncesinde olduğu gibi, Türklerle Kürtler birbirlerine kenetlenip, bu ikinci kurtuluş savaşını birlikte vermek zorundalar.

Zira dün olduğu gibi bugün de düşmanın taktiği aynıdır: Parçala ve yut!

Yutmaya kalkınca, boğazlarında kalacağımızı çok iyi bilen düşman, çeşitli terör örgütleriyle vekalet savaşlarını yeğliyor.

Bundan dolayıdır ki Türkiye çok açık ve net konuşuyor: Herkes safını belli etsin!

Zira yakında kıyamet kopacak!

Yazarın Tüm Yazıları