Paylaş
Şüheda fışkıran enkaz yığınlarının altından, çıplak elleriyle betonları ufalayarak cenazelerini çıkarıp Hakk’a uğurladılar. Ateşkesin ardından Gazze şeridindeki evlerinin enkazlarına dönen anneler, evlatlarının ceset parçalarına sarılıp ağladılar. Bütün bu vakur şehit yakınları, acılarını kalplerinin derinliklerine gömüp, metanetlerinden hiçbir şey kaybetmeden vatanlarını canları pahasına savundular.
Zira; ‘Toprak uğrunda ölen varsa vatan’ dı.
Bunda bir asır önce, Birinci Dünya Savaşı’nda yenilince, asırlar boyunca elimizde bulunan mukaddes beldeler Mekke, Medine, Kudüs, Şam, Bağdat, Batılı emperyalistler tarafından işgal edildi.
Aynı Batılı emperyalistler, yüz yıllar boyu horlayıp, itip kaktıkları, insan yerine koymayıp sürdükleri ve yakıp öldürdükleri Yahudileri, Avrupa’nın çeşitli yerlerinden toplayarak bugünkü Filistin topraklarına getirmiş ve İslam diyarının bağrına adeta bir hançer gibi saplamışlardı.
Batılı Siyonist zihniyet o gün ne idiyse bugün de aynıdır. Nitekim aynı Batılı emperyalistler, ‘Şayet Ortadoğu’da bir İsrail devlete mevcut olmasaydı, bugün aynı topraklar üzerine bir İsrail devleti kurardık’ diyerek, aynı küstahlıklarını sergilemektedirler.
Bu İslam düşmanı ve sömürgeci kafanın çifte standart zihniyetine bakın ki, onlara göre; Çin’de bir kişi, kendi ülkesinin askerine ya da polisine silah doğrultunca kahraman, Filistin’de bir çocuk, işgalci İsrail askerine ya da polisine taş atınca terörist olur.
Neylersiniz ki Osmanlı’dan sonra dünya zalimler şürekasının elinde kaldı. Bundan böyle hak haklının değil güçlü olanındır.
Dünya üzerindeki bu zulüm düzeninde; hayatiyeti devam ettirebilmek, haklarını savunabilmek ve bunları yedirmemek, kısaca zalimlerle baş edebilmenin yegâne çaresi, en az onlar kadar güçlü olmaktır.
Kimi aklıevveller, Türkiye’nin savunmasının Gazze’den başlayamayacağını, zira Türkiye’nin milli sınırlarının belli olduğundan dem vuruyorlar ve “Bize ne elin toprağından ve insanından?” diyorlar.
Bu zavallı tiplerin ne tarihten ne coğrafyadan ne sosyolojiden ne teolojiden ve ne de reel politikadan haberleri var.
Savaşmakta olan İsrailli askerlerin üniformalarında taşıdıkları kokartlardaki haritada Türkiye’nin toprakları var. İsrail’in bayrağındaki iki çizgi, biri Nil’i diğeri Fırat’ı (Arz-ı mev’ud: sözde tanrı Yehova’nın Yahudi milletine vadetmiş olduğu kutsal topraklar) işaret ediyor.
Ya hemen sınırımızın dibinde kurmak istedikleri terör devletçiğine ne demeli? Kuzey Irak’taki oluşumun bile sözde bağımsızlık referandum girişimlerinde, kalabalıkların ellerindeki İsrail bayraklarını ne çabuk unuttuk?
Aynı kanton devletçiğini bu kez Suriye sınırımızda kurmak istiyorlar.
Nasıl? İsrail’le komşu değil miymişiz?
Demek ki neymiş; Gazze’nin şanlı kahramanları, kendi özyurtlarını olduğu kadar Anadolu topraklarını da savunuyorlar.
Cümlesine selam olsun.
Paylaş