Paylaş
Neden sonra, birkaç İHA’yı bize teslim etti ama yazılımları ve yönlendirilmeleri kendilerine aitti.
ABD, bizi teröristlerle adeta köşe kapmaca oynatıyor ve sonuç aldırtmıyordu. Arızalanan İHA’larımızı İsrail’e gönderiyor, orada da vaktinde tamir edilip geri gönderilmiyorlardı.
Aynı ABD, bizi, ortağı olduğumuz F-35 projesinden çıkardığı gibi, paramızla satın almış olduğumuz iki adet F-35 uçağımıza da el koydu.
Yerli ve milli tank üretimine giriştik; ortak motor üretimi için Almanya ile anlaşma yaptık.
Milli muharip savaş uçağı yapmaya karar verdik; bunun da motoru için İngiltere ile anlaşma yaptık. Bu iki ülke de, ABD gibi anlaşmaları feshedip Türkiye’yi ortada bıraktılar.
İki seçenekle yüz yüze kalmıştık. Bunlardan birincisi, ya dost ve müttefikimiz olan bu ülkelere boyun eğecek ve onların her türlü taleplerine peki diyecektik ya da onlara hayır deyip kendi başımızın çaresine bakacaktık.
Birinci şıkkın olmayacağı, olamayacağı ortadaydı. Zira 70 seneyi aşkın bir zamandır, onlara peki deyip taleplerini karşılamamıza rağmen, bize yapmadıkları düşmanlık bırakmadılar.
Onlara göre, terörle mücadelede, bir 40 sene daha bu şekilde köşe kapmaca oynamalıyız.
Daha dün, elinden tüm silahları alınmış bu milletin evlatları, o yoksulluk ve çaresizlik içinde, 7 düvele karşı Kurtuluş Savaşı’nı kazanmıştı.
Dost ve müttefiklerimizin (!) bu alçakça tavırları karşısında ‘hayır’ deyip göbeğimizi kendimizin kesmemizden başka çaremiz yoktu. Öyle de yaptık. Zira dünkü o çelik irade, azim ve kararlılık bugün de dünkü Başbakan’ımız, bugünkü Cumhurbaşkanı’mız Sayın Erdoğan’da vardı.
Sayın Erdoğan, aynı kararlılık içinde olup hizmet aşkıyla tutuşan Prof. Dr. İsmail Demir’i Savunma Sanayii Başkanlığı’na getirdi. Prof. Dr. İsmail Demir, bendenizin de öğretim görevlisi olarak bulunduğum İstanbul Aydın Üniversitesi’nin 2022-2023 öğretim yılı açılış töreninde şeref konuğu idi.
Demir, törende yaptığı konuşmada, milletçe 400 yıldır, büyük bir özlemle beklediğimiz muştuyu verdi: “F-35’i vermezlerse vermesinler; biz de, kendi milli muharip uçağımızı yaparız; F-16 talebi oldu olmadı umurumdu değil, biz F-16 modeli üstünü, daha iyisini yaparız.”
“Diplomasi masasında gücünüzün gölgesi yoksa masada değilsiniz demektir. Günümüz dünyasında haklı olmanız yetmiyor ve hatta güçlü olmanız önemli olmuyor, o gücü masaya koymak gerekiyor. Bütün dünya İHA’larımıza, SİHA’larımıza gıpta ile bakıyor. Geçen günlerde Güney-Doğu Anadolu Bölgesinde idim. Zamanında girilemeyen, birçok şehit verdiğimiz, 3-4 bin teröristin bulunduğu bölgelerde, sahip olduğumuz teknoloji sayesinde terörist kalmadı...”
İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Doç. Dr. Mustafa Aydın da güvenlik konusuna vurgu yaparak şunları söyledi: “Ekonomi, sosyal hayat, eğitim tabii ki de çok önemli ama güvenliğiniz yoksa bunların hiçbirini yapamazsınız. Eğer güvenliğiniz yoksa diğer hiçbir şeyin önemi yoktur. Eğer bu gökkubbenin altında hür ve özgür bir şekilde eğitim yapabiliyorsak, özgürce ibadet yapabiliyorsak ülkemiz özgür ve hür olduğu içindir.
Bu ülkenin özgürlüğünü, hayatını seve seve veren şehitlere borçluyuz. O zaman ille de güvenlik, ille de sınırlarımızı korumak diyoruz. Hep şunu savunurum, savunma sanayii temelli ekonomik kalkınmaya yönelmediğimiz müddetçe bu coğrafyayı bize bırakmayacaklar. Savunma sanayi yemek içmek kadar önemlidir.”
Paylaş