Paylaş
NATO üyesi ve sözde müttefiki olmamıza rağmen ABD, Türkiye’yi dört bir tarafından kuşattı. Sittin senedir kurup beslediği ve üzerimize saldığı terör örgütleriyle Türkiye’nin kolunu kanadını kırarak etkisiz kalmasını istiyor.
Büyük İsrail’i gerçekleştirmek için uçak gemileriyle Doğu Akdeniz’de konuşlanıyor. En gelişmiş hava savunma sistemleri ile İsrail’i tahkim ediyor. Sınırımızın hemen ötesinde ‘Kürt oluşumu’ adı altında İsrail devletçikleri kurdu ve daha da yenilerini kurmak istiyor.
Girit’ten Dedeağaç’a kadar tüm Yunanistan topraklarında askeri üsler kurarak namlularını Türkiye’ye çevirdiler.
ABD ve tüm yandaşı ülkeler (belli başlı AB ülkeleri dahil) el ele vererek ülkemize karşı ambargo uyguluyorlar. Özellikle savunma sanayisi konusunda yapılan anlaşmalardan tek taraflı çekilerek Türkiye’yi yüzüstü bırakmak istediler.
ABD, Türkiye’yi hem F-35 projesinden çıkarıyor hem de bu amaçla ülkemizin yatırmış olduğu 1.25 milyar doların üzerine yatıyor. Tarih nasıl da tekerrür ediyor: Birinci Cihan Savaşı öncesinde de İngiltere parasını ödediğimiz halde iki savaş gemimize el koymuş ve onları bize vermemişti.
Neymiş efendim; ‘Türkiye, Rusya’dan nasıl S-400 alırmış?’ Türkiye sınırına bombalar yağarken, orada konuşlu Patriotları söküp götüren ve Türkiye’yi savunmasız bırakan kendileri değilmiş gibi bir de arsız hırsız rolüne soyunuyorlar. Aynı şekilde Rusya’dan S-300’leri alan NATO ülkesi olan Yunanistan’a ise hiç ses çıkarmıyorlar.
Savaşın İran’a sıçraması ve İran’ın da karşılık vermesiyle birlikte bölgemizin alev topuna dönmesi an meselesidir.
Zira; İran’la savaşacak İsrail’den ziyade ABD olacaktır.
Böylesi bir hengamede, ‘Türkiye’nin Suriye’de ne işi var, Türkiye’nin Libya’da ne işi var, Gazze’den bize ne, İsrail bize mi saldıracak, PYD bize mi saldıracak?’ gibi hezeyanlar gaflet ve dalaletten öte hıyanet değil de nedir?
Bu nadan (bilgisiz) kafalar bilmiyorlar ki Gazzeli mücahitler canları ve kanları pahasına Anadolu topraklarını savunuyorlar.
Kimi kendini bilmez şaşkınlar ise Erdoğan’ın yaptığının savaş çığırtkanlığı olduğunu ve bütün bunları oy kaygısıyla yaptığını ileri sürüyorlar.
Seçimlere dört yıla yakın bir zaman varken iktidardaki bir siyasi parti liderinin mahut seçimler için oy kaygısıyla hareket edebileceğini düşünmek; Bizans’ın papazlarından daha ileri bir gafleti gerektirir.
Ne diyelim; Allah akıl fikir versin!
Paylaş