Paylaş
Bunun da yegâne sebebi, başta ABD olmak üzere ütün emperyalist ülkelerin gözlerinin bu yorgun coğrafya üzerinde bulunmasındandır.
Eski Osmanlı toprakları olan bu kadim bölgeyi, paramparça edip, bir asır boyunca sömürdükçe sömürdüler. Doymadılar; şimdide ikinci bir asır boyu, nasıl sömüreceklerinin hesaplarının içindeler.
Emperyalizmin ileri karakolu ve sözcüleri konumunda olan İsrail, niyetlerini gizlemeden açık açık söylüyor: İsrail’i merkeze alacak bir Orta-Doğu’nun haritaları sil baştan yeniden çizilecek ve hedefe Türkiye konulacaktır.
Dikkat buyurun; hedefe İran değil, Türkiye konulacaktır.
İran’ın bölgemizdeki gerçek dostlarının, neden Esed, Ermenistan ve İsrail olduğu daha iyi anlaşılıyor değil mi? İsrail cürmü kadar yer yakar lakin İsrail, İsrail’den ibaret değildir.
İsrail, ABD’nin ve dünya üzerinde Siyonist güçlerin ta kendisidir.
Bundan dolayıdır ki, Türkiye’yi hedef almaktan çekinmemektedir. Zira böyle bir durumda çok iyi biliyor ki, Türkiye ile savaşacak olan İsrail’den ziyade ABD olacaktır.
İsrail, daha şimdiden PKK-YPG’nin hamiliğine soyunuyor; akılları sıra Suriye’de kuracakları kanton devletçikle Türkiye ile önce sınır komşusu, bilahare Türkiye’yi parçalayıp ‘Arz-ı mev’ud’a’ kavuşacaklar.
Siyonist aklın, bu emelini gerçekleştirmek için ABD’yi kullanmaktan ve Türkiye ile karşı karşıya getirmekten başka şansı yok.
Bu tehlikeli durumu önceden sezen Cumhur İttifakı yetkilileri (Erdoğan ve Bahçeli) ellerini değil, gövdelerini taşın altına koyarak, içerideki barışı sağlamak için adeta çırpınıyorlar.
Bu amaçla DEM Parti’ye ve Abdullah Öcalan’a el uzatıp çağrıda bulunuyorlar. Kendilerine şu deniliyor: Yakında bu bölgede dananın kuyruğu kopacak! Ey DEM Parti Türkiye partisi ol, terör örgütüyle ilişiğini kes ve safını belli et! Ey Öcalan sen de kurmuş olduğun ve uzun süredir emperyalistlerin güdümünde olan terör örgütüne seslen; silah bıraksınlar ve örgütü lağvetsinler! Sen de memlekete getirilirken verdiğin sözünde dur; sen de safını belli et!
DEM Parti yetkilileri, çağrıyı benimsedi ve gidip Öcalan’la görüştü. Bilahare TBMM’deki bütün siyasi partileri ziyaret edip, hedeflenen iç barış için, neleri, nasıl yapılması gerektiği hususunda görüş alış-verişinde bulunuyorlar.
Bu arada ana muhalefet partisi olan CHP’yi de ziyaret ettiler. Malum; her iki seçimden önce de sonra da DEM Parti ile en iyi ilişki kuran ve hatta seçim ittifakı yapan CHP idi.
Buna rağmen, CHP tuhaflaştı, ne dediğini kendi de bilmez bir hal aldı. İki saate yakın görüştüler, çıkışta CHP Genel Başkanı Özgür Özel, sürekli top çevirdi ve dişe dokunur hiçbir şey söylemedi. Partiler üstü böylesine milli bir konuyu, yine sığ parti hesapları için heba etmek derdinde. Yok, her şey şeffaf olmalıymış, yok şehit ruhları ve şehit anaları incinmemeliymiş, yok TBMM’de Komisyon kurulmalıymış ve daha bir ürü ipe sapa gelmez boş söz...
Boş söz; zira komisyon demek, bu kritik süreçte ipe un sermek demek. Boş söz; sanki şehitlerimizin ve şehit analarının ruhlarını incitmeye yönelik bir söylem ya da eylem var. Barıştan, huzurdan kim, neden incinsin ki?
CHP, yoksa ziyaret etmedikleri Diyarbakır annelerinin evlatlarına kavuşmasından rahatsız mı oluyor?
Çıkıp da mertçe; terör örgütü PKK silah bırakmalıdır, demedi, diyemedi. Bu muğlak tavır, Ana muhalefet partisine yakışır mı? Elbette yakışmaz. Belli ki, her zaman olduğu gibi CHP’nin niyeti, bu konuda da bozuk.
Kaç şehit cenaze evine ya da şehit analarının yanına gidip onların dertlerine ortak oldular?
CHP, önce milletim, vatanım; daha sonra partim ve ben demeden ve bunu kuvveden fiile çıkarmadan ne dese boş.
Belli ki, DEM Parti oyları Özgür Özel ve avenelerinin gözlerini kör, kulaklarını sağır etmiş; o oyları kaybedeceklerinden korkuyorlar. Tıpkı, eskiden sahip oldukları İttihatçı kafasıyla yaptıkları gibi, ‘Edirne’yi Enver (paşa) alacağına Bulgar alsın’ diyorlar!
Yazık ki ne yazık!
Paylaş