Paylaş
O hırsla bir dizi Başkanlık Kararnamesi imzaladı ve imzalamaya devam ediyor. Fütursuzca hareket edip, dünyanın süper gücünü değil sanki mega bir şirketi yönetiyor. Zira kararları verirken tek dikkat ettiği husus, kar-zarar hesabı.
Cibilliyeti gereği, seçildikten sonra ülkesine ilk davet ettiği ülke lideri, terör devleti İsrail’in Başbakanı, insan kasabı olan Netanyahu oldu. Böylece Ortadoğu’daki yangına körükle gideceğinin işaretini vermiş oldu. Zaten ziyaret öncesi yaptığı gayr-i insani açıklamayla Gazze’deki insanların tehcir edileceğini ve oranın insansızlaştırılacağını söylemişti.
Gelip geçen tüm ABD Başkanlarının Siyonizm’e hizmette yarıştıklarına şahit oluyoruz. Bundan dolayıdır ki, Filistin’de ölen her bebeğin ve tüm masumların kanında ABD Başkanlarının parmağı vardır. Zira İsrail’i silahla destekleyen ve katliam yapması için teşvik eden ABD Başkanlarının ta kendileridir.
Trump’ın gelmesiyle NATO üyesi olan AB ülkeleri bile kendilerini güvende hissetmemektedir. Bu yüzden ilgili ülkeler, güvenlik konusunda toplantılar yapmakta ve neleri, nasıl yapabileceklerini tartışmaktadırlar.
Bu cümleden olarak, 27 üye ülke, ABD yönetimine ‘külfet paylaşımına hazırız’
mesajını iletti.
Bununla yetinmeyen Trump, NATO ülkesi olan Danimarka’dan Grönland’ı alacaklarını açıkladı. Danimarka Başbakanı Frederiksen ise ‘Grönland satılık değildir’ diyerek, NATO’daki çatlağa işaret etti.
Kendince meydanı boş bulan Trump, fincancı dükkanlarına fil gibi dalıyor. ABD halkı üzerindeki yansımalarını düşünmeden, Çin mallarına yüksek vergiler koyuyor. Böylece bir yandan ticaret savaşları yürütürken diğer yandan da Ali kıran baş kesen edasıyla dünyaya şekil verip yeni sınırlar belirliyor.
Kanada, Meksika Körfezi ve Panama üzerinde hak iddia ederek ortalığı velveleye veriyor.
Belli ki, ürken bu katırların ne yapacağını, yapabileceğini düşünmek bile istemiyor.
ABD gibi süper bir güç, yalnızca Başkandan ibaret değil; Senatosu var, Temsilciler Meclisi var, Pentagon’u var, ekonomiyi yönlendiren baskı grupları var ve hepsinden önemlisi ABD derin devleti var.
ABD başkanları mahut güç odaklarına karşı veya onlara rağmen bir dereceye kadar adım atabilirler. Boylarından fazla adım atmak isteyen başkanların akıbetlerinin ne şekilde hüsranla bittiğini gördük.
Trump, süper bir gücün zirvesinde de olsa, ne oldum delisi olmadan, adımlarını ölçülü atmalı ve dünyadaki dengeleri gözetmelidir. Aksi halde kendi başını yemesi işten bile olmayacaktır.
Zira mezarlıklar, nice Ali kıran baş kesenlerle doludur!
Tarih, nice güçlü zalimlerin, masum, çaresiz mazlumların kanlarında boğulduğunun şahididir.
Sekiz yaşındaki Filistinli küçük kızın, Arş’ı titreten feryadına bakar mısınız: ‘Sadece ben değil herkes yorgun, çok yorgunuz. Bütün çocuklar yorgun ve bitkin... Bize yapılan bunca Yahudi zulmünü Araplar sadece seyrediyor. Sadece izliyorlar; bunca acıları çekmemiz onları mutlu mu ediyor? Kendi çocuğunuz ölseydi, böyle sessiz mi kalırdınız? Tek bir şey söyleyeceğim; sizi asla affetmeyeceğim. Dünyada da ahirette de affetmeyeceğim. Babam, ağabeyim, amcam şehit oldu. Kuzenimin kolları ve bacakları koptu, kardeşimin iki bacağı koptu. Dayanamıyorum. Her şeyimizi kaybettik. Durdurun bu savaşı!
Hepinizi Allah’a şikâyet ediyorum!’
Biz de gördüğümüz ve göremediğimiz bütün bu vahşeti Cenab-ı Hakk’ın el-Muntakim ism-i şerifine havale ediyoruz.
Paylaş