Paylaş
Meral Akşener ve partisi İP’ye en büyük iyiliği CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yaptı. CHP milletvekillerini partilerinden istifa ettirip İP’ye kaydettiren ve böylece İP’nin seçimlere katılmasını sağlayan Kemal Kılıçdaroğlu’dur.
Şayet vefa, sadece İstanbul’da bir semt ismi olmaktan başka mana da ifade ediyorsa; Meral Hanım’ın bir ömür boyu Kılıçdaroğlu’na medyunu şükran olarak kalması gerekirdi.
Ama siyaset işte, ismi üzerinde, ‘ölüm’ demektir. Siyasette baba oğlunu, oğul babasını, gözünün yaşına bakmadan ve gözünü kırpmadan ademe (yokluk-ölüm) mahkûm edebilir. Tarih, bu durumun sayısız örnekleriyle doludur.
Meral Akşener’in partisi, CHP’nin desteğiyle girdiği seçimlerden 5. büyük parti olarak çıktı.
Akşener, sahip olduğu milliyetçi tabanın yalnızca bir kesimiyle yetinmeyip partisini, tıpkı merhum Özal gibi dört eğilime (milliyetçi, muhafazakâr, sosyal demokrat, liberal) açtı. Partideki bir kısım milliyetçileri, bu siyasetinin gereği olarak, geri plana çekti.
Hedefinde, ilk aşamada ana muhalefet ve bilahare de iktidar olmak var. Daha açık ifadesiyle, merkeze (sağ ve sol) oynuyor.
Bütün tavşanların peşine, aynı anda koşuyor; bunun sonucunda hiç birisini yakalayamamak da var.
Dikkat edilirse, Meral Akşener başından beri cumhurbaşkanı olmak yerine ‘Başbakan olacağım’ diyor. Oysa mevcut Başkanlık Sistemi’nde başbakanlık diye bir kurum mevcut değildir.
Cumhurbaşkanlığına aday olmayacağım mesajıyla, başta Kılıçdaroğlu olmak üzere 6’lı Masa’nın diğer liderlerine de, siz de aday olmayacaksınız, olmamalısınız demek istedi.
Ama gelin görün ki, Kemal Bey ısrarla bu mesajı almamakta direndi. Kılıçdaroğlu ise, cumhurbaşkanlığına adaylık konusunda, hem haklıdır ve hem de adaylık onun hakkıdır.
Akşener’in tezi ise, Kılıçdaroğlu’nun kazanacak aday olamayacağı, bunun yerine, İstanbul’da kazanmış olan Ekrem İmamoğlu’nu aday yaptırmaktır. (Dışarısının telkini de bu yöndedir!)
Bunun için İmamoğlu’na nice güzellemeler yaptı ama derdini bir türlü anlamadı! ABD Başkanı Biden ne demişti?: “Erdoğan’ı darbe ile değil, sandıkta yenmeliyiz. Erdoğan ve partisi İstanbul’dan dışlandı. Muhalif liderleri (!) açıkça desteklememiz lazım. Türkiye’nin genelinden de dışlanması lazım. Türkiye’nin satın aldığı uçakları vermeyerek, Erdoğan’a bedel ödetmeliyiz.”
Ekrem İmamoğlu için verilmiş olan 1. derece mahkeme kararıyla, Akşener’e gün doğmuştu. Onlara göre, ‘muştulu-müjdeli’ haber geldiğinde, Akşener Ankara’dan gelmiş ve çoktan İmamoğlu’nun makam odasında yerini almıştı.
Mahkûmiyet ve siyasi yasaklı haberi büyük bir sevinçle alan ikili, bu durumu sarmaş dolaş olup kutladılar!
Zira bu durum, CHP’yi paramparça etti. Kılıçdaroğlu istediği kadar, ‘Sen 16 milyona hizmet etmeye bak’ desin! İmamoğlu çoktan, ‘Bu omuzlar her yükü taşımaya hazırdır’ diyerek, 85 milyona talip olduğunu açıkladı bile.
Akşener, çakılın taşı ile çakılın kuşunu ve hatta birkaç kuşunu birden vurdu.
Vaktiyle ‘Ana muhalefet biz olacağız’ diye boşuna dememişti!
Görünüşte ilk raunt Meral Akşener’in ama daha geride 11 raunt var.
Dimyat’a pirince giderken bulgurdan olmak da var!
Artık bundan böyle; Kılıçdaroğlu, ne zamansız bir şekilde tarifeli uçakla yurtdışına çıkar ne de özel uçakla apar topar yurda döner!
Ağzı sütten yanan Kılıçdaroğlu, yoğurdu üfleyerek yer!
Ve de, kiminle (kimlerle) dans ettiğini iyi hesap eder!
Paylaş