Fuat Bol

Marmara da Erdoğan’ı bekliyor!

21 Haziran 2021
Önce, Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı, Sayın Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar’ın çok önemli tespitlerini sıralayalım: ‘... Bizlere nefes olmanın yanında birçok canlı türüne yuva olarak biyoçeşitliliğe ve gıda zenginliğine de büyük katkı sunuyor mavi vatanlarımız.

Bir taraftan küresel sorun iklim değişikliği ile oluşan asitleşme, diğer yandan doğrudan veya nehirlere boca edilen atıkların oluşturduğu kirlilik her geçen gün büyüyor.

Tüm bu olumsuzluklardan en fazla nasibini alan bir yer de bizim Marmara Denizi’miz.

Her bölgenin kendisine has özellikleri vardır. Bu bölgenin doğal dengesinin korunmasında bu yapının etkisi büyüktür.

Marmara’nın da böylesi bir yapısı vardır. Marmara Denizi esasında bir geçiş koridoru. Bu yönüyle zengin bir biyoçeşitliliğe sahiptir.

Ancak her iki yöndeki boğazlar, üç büyük çukurlu denizde adeta birer boğum işlevi görüyor.

Farklı tuzluluk oranlarına sahip iki denizin sularını barındıran Marmara’da, bu cihetle, iki katmanlı yapı var. Üstte düşük yoğunluklu Karadeniz suyu, altta ise yüksek yoğunluklu Akdeniz suyu bulunur. Üstte ısı değişikliği olurken, alt katmanda neredeyse bu değişim olmaz.

İki katmanlı yapı dikey yönlü karışımı sınırlandırıyor. Yüzeyde ise Marmara’nın derin çukurlarının bulunduğu Tekirdağ açıklarına nispeten oluşan sirkülasyon, özellikle de Körfez bölgelerinde çok nadir görülüyor.

Bu durum Marmara’da adeta bir durağanlık oluşturuyor.

Yazının Devamını Oku

Sosyal devlete doğru

19 Haziran 2021
Koronavirüs salgını, ekonomileri çok güçlü devletlerin bile ipliklerini pazara çıkardı.

ABD daha işin başında havlu attı, Japonya gibi çok dikkatli bir ülkenin de sağlık sistemi çöktü ve ülkenin başbakanı Japon halkından özür dilemek zorunda kaldı.

Aşı konusunda da dünyanın hali, altta kalanın canı çıksın anlayışından başka bir şeyi yansıtmıyor.

Halklardaki ekonomik tükenmişlikler, kısıtlamalarla birleşince, özellikle fakir ülkelerde içler acısı manzaralar meydana geldi.

Çok şükür; Türkiye’miz ta başından beri, konuya ciddiyetle eğildi ve işi dikkatle ve titizlikle götürmesini bildi. Ekonomimize ve sosyal hayatımıza olumsuz yansımaları olmadı mı? Elbette oldu lakin devlet-millet kaynaşmamız, bu durumu sabır ve sükûnla atlatmamıza vesile oldu.

Haklarını hiçbir zaman ödeyemeyeceğimiz sağlık çalışanlarımız, dünyada emsali görülmedik bir özveriyle çalışmalarını sürdürdü, sürdürüyor.

Sabırlı, kanaatkâr, zorluklara katlanan, çilekeş milletimizin gösterdiği olgunluk da her türlü takdire şayandır. Üç-beş kumarbazın ve zıpçıktı gencin bilinçsizce davranışları sizi yanıltmasın. 82 milyonluk bir ülkede, bu kadarının da olmaması anormaldir.

Sağlık altyapısında, dünyada parmakla gösterilebilecek birkaç ülkeden birisiyiz.

Bugün itibarıyla, günlük bir buçuk milyon doz aşıyı geçtik, eylül-ekim gibi de yerli aşılarımız, bizim olduğu kadar, dünyadaki fakir ülkelerin de imdadına yetişecek.

Yazının Devamını Oku

Çözülemeyecek mesele yok lakin...

16 Haziran 2021
Erdoğan–Biden görüşmesinin kazananı elbette ki diyalog olmuştur. Taraflar, eskiden beri birbirlerini biliyor ve tanıyordu. Zira Biden, uzun süre Obama’nın yardımcılığını yapmıştı ve özellikle Türkiye açısından oluşturulan tüm olumsuzluklarda onun bilgisi ve dahli vardı.

Uluslararası münasebetlerde esas olan, karşılıklı çıkarlardır. Türkiye-ABD münasebetlerinin temel sorunu yapısaldır. Zira ABD, karşısındaki ülkeyi eşit ortak olarak görmemektedir. O hâlâ Türkiye’yi 1940’ların Türkiye’si olarak düşünmekte ve ona göre davranış sergilemektedir.

Evet, o günlerde Türkiye, yaralarını sarmakta iken, Sovyet tehdidi ile karşı karşıyaydı. Diğer bir deyişle Türkiye, o vakitler apansız yakalanmıştı.

40’lı ve 50’li yıllardaki ikili anlaşmalarımıza bakın; hemen hepsinde kantarın topuzu kaçırılmıştır. İnönü’nün ve Menderes’in yaptığı anlaşmalar dikkatle incelendiğinde, ABD’nin niyetinin iyi olmadığı görülür.

Zira Türkiye’ye sömürge muamelesi yapmıştır. Üç kuruş verdiği borcu bile, nerelerde kullanabileceğimizi kendisi belirlemiştir. Türk Milli Eğitimi’nin yönlendirmesini, Ankara’daki ABD büyükelçisine havale etmiştir.

NATO’ya girebilmemiz için, Kore’ye asker göndermemizi şart koşmuştur.

Daha da korkuncu ise, FETÖ tipi bir yapılanmayla, devletin kılcallarına değin nüfuz ederek; eğitim adı altında, yetişkin insanımızı devşirmiştir.

O gün bugündür, içimizdeki Amerikancılara bakın, ne demek istediğimizi anlarsınız. ABD, işte bu devşirmelerle iş tutarak, içimizde fink attı. Kalkınmamızı engelledi ve darbe üstüne darbe yaptı.

Karşısında, diklenmeden dik durmaya çalışan tüm siyaset ve devlet insanlarımızı silindir gibi ezip geçti. Kimini tehdit etti, kimilerini darağaçlarına gönderdi, kimilerine ambargo uyguladı, kimilerini darbeyle alaşağı etti, vb.

Yazının Devamını Oku

Erdoğan-Biden düellosu!

14 Haziran 2021
Beklenen gün geldi; Erdoğan’la Biden Brüksel’de nihayet bir araya geliyor. Oysaki Biden’ın temsil ettiği demokrat başkanların, seçildiklerinde, ilk görüştükleri veya ziyaret ettikleri ülkeler arasında Türkiye de yer alırdı.

Mesela Biden’ın uzun yıllar yardımcılığını yaptığı Obama, ayağının tozuyla Türkiye’ye gelmiş ve bu fakirin de içinde bulunduğu TBMM’de tarihi konuşmasını yapmıştı.

Bu kez öyle olmadı zira Biden’ın seçimlerden takriben bir buçuk yıl önce, Erdoğan aleyhinde sarf ettiği sözler vardı. Erdoğan’ın iktidardan düşürülmesini arzuluyor ve bunun için de Türkiye’deki muhalefet partilerinin desteklenmesi gerektiğine işaret ediyordu.

Biden, seçildikten sonra, NATO’daki en büyük müttefiklerinden biri olan Türkiye’yi aramamakta uzun süre ayak diretti. Buna belki de, seçim öncesi ettiği çirkin sözler sebep oldu.

Her şeye rağmen Türkiye lideri (Erdoğan) kendisini, meşum gün olan 24 Nisan öncesinde aradı. Biden, şimdiye kadar hiçbir ABD başkanının yapmadığını yaparak; 1915 olayları için ‘soykırım’ ifadesini pervasızca kullandı.

Onun bu sorumsuz tavrı, ABD gibi büyük bir devletin başına ne denli küçük hesapçı birinin geçtiğini gösterdi. Devletine değil, ancak kendisine yakışanı yaptı.

ABD başkanı belli ki, Obama döneminde kalmış; o, hâlâ Türkiye’yi, ağzına vurulup lokması alınan eski Türkiye zannediyor.

Vaktiyle; onların amir, bizim memur olduğumuz şeklinde kurulan ortaklığın (!) devam ettiğini düşünüyor.

Halbuki Türkiye’de köprülerin altından çok sular aktı; Türk halkı vesayeti, vesayet ayaklanmasını çıplak elleriyle durdurup saf dışı etti.

Yazının Devamını Oku

Beklenen kutlu nesil

12 Haziran 2021
Yabancılar bizi, bizden daha iyi tanıyor.

Bizler, suyun içindeki balıklar gibi, derya içinde olup, deryanın kıymetini bilmeyenleriz.

Kendimizi tanımadığımız gibi, birbirimizin kıymetini de bilmiyoruz.

Batının bize dayattığı vesayetle hastalıklı demokrasi, gerçekte, ayaklarımıza vurulan prangadan farksızdı.

İ. İnönü, Türkiye’yi her şeyiyle ABD’nin hegemonyasına soktu. ABD; önceleri, sizin bir şey üretmenize gerek yok, her şeyi biz size temin ederiz, dedi. Peki dedik, kısa zamanda Türkiye, ABD’nin hurda mezarlığına döndü.

Asıl felaket ise, arkadan gelecekti, eğitim sistemimizi de iğdiş ederek, bizi “Biz bir şey yapamayız, üretemeyiz” noktasına getirdi. Daha yeni yeni o aşağılık kompleksini üzerimizden atmaya çalışıyoruz.

Halbuki daha o yıllarda Türkiye, uçak sanayisini kurmuş; uçak üretip dünyaya pazarlıyordu. O günün liselerinin ayarında, bugün çok az üniversite var.

ABD’ye teslim olduğumuz günden beri, bir gün olsun kendi ayaklarımız üzerinde duramadık. Hep ele güne muhtaç olduk.

Silah ve mühimmatlarına en muhtaç olduğumuz Kıbrıs Barış Harekâtı’nda ABD, bize dirsek gösterdi; yetmedi, ardından ambargo koydu.

Yazının Devamını Oku

Siyasette öncelik sıralaması!

9 Haziran 2021
Siyaseti şahsının ve partisinin menfaati için yapan siyasetçiden hayır gelmez. Siyaset, millet ve ülke için yapılır. Bizdeki siyasetçileri, genellikle liderler belirlemektedir. Şu halde herhangi bir siyasi mevkiye aday belirlerken liderlerin çok dikkatli olmaları gerekir.

Zira insan, evladını belirleyemez ama arkadaşlarını, kendisi belirler. Dolayısıyla bu belirlemedeki manevi sorumluluk, belirleyene aittir.

Liderlerin, kendilerini ve partilerini vasıta görüp, ülke için çalışacak, idealist kişileri bulup görevlendirmeleri lazımdır. Milletvekili ve bakanları, kendilerini aşmış ve ihtiyaç içinde olmayan kişilerden seçmek gerekir.

Hâlâ körü körüne bir sistem tartışması yapıp duruyoruz. Muhalefet tam bir şaşkınlık içinde, bindiği dalı kesiyor ve eski parlamenter sisteme geçmek için adeta yırtınıyor. Suyu tersine akıtmak için adeta yarış halindeler.

Halbuki cumhur ittifakı (AK Parti ve MHP) başkanlık sistemine geçmekle; kendilerinden ve partilerinden önce ülkelerini düşündüklerini sergilemiş oldular. Kendilerini ve partilerini düşünselerdi, parlamenter sistemde kalıp, sittinsene iktidarda olurlardı.

Bakınız; parlamenter sistemde AK Parti, 2002 seçimlerinde yüzde 34 oyla Meclis’in yüzde 65’ini oluşturdu ve tek başına iktidar oldu.

Bu tabloya bakıp, muhalefetin parlamenter sistemde ısrarını anlamak mümkün mü?

Daha sonraki yıllarda, AK Parti oyunu yüzde 49’lara çıkardı. Şu anda yapılan tüm anketlerde, AK Parti’nin ölüsü, en büyük parti olarak iktidara geliyor.

AK Parti, parlamenter sistemin altın tepsi içinde kendisine sunduğu bu denli iktidar imkânını elinin tersiyle itti ve başkanlık sistemini getirdi. Ve dedi ki, cumhurbaşkanı, en az yüzde 50 artı bir ile seçilsin.

Yazının Devamını Oku

Erken seçim hayali

7 Haziran 2021
Yenilen pehlivan güreşe doymazmış; muhalefet elbette erken seçimi isteyecektir. Lakin erken ya da zamanında seçim konusunda, bizim muhalefetin günah galerisine baktığımızda ‘girmişsin yenilmişsin’, ‘girmişsin yenilmişsin’, ‘girmişsin yenilmişsin’... şeklindeki hezimet tablosundan başka bir şey görülmüyor.

Dile kolay; AK Parti 2002’den beri girdiği her seçimi kazanıyor, muhalefet ise nal topluyor.

Dikkat edilirse, muhalefet partileri her altı ayda bir, erken seçim teranesiyle ortalığı velveleye veriyorlar.

Halbuki seçimlere daha iki yıl var ve ortada siyasi istikrarsızlıktan eser yok. Tüm dünyayı kasıp kavuran pandemiye rağmen, hükümet, zamanında aldığı tedbirlerle, salgından en az zararla sıyrılmak için yoğun bir gayret sarf ediyor.

Kötü gidişin çoğu gitti, azı kaldı. Sonbahara doğru düze çıkıyoruz.

Demem o ki, sadece Türkiye değil, tüm dünya ülkeleri büyük bir badire atlatıyor. Koronavirüs illetinden kurtulmak için, ülkeler adeta çırpınıyor.

Yüze yüze kuyruğuna gelmişken, dereyi geçerken at değiştirilir mi?

Muhalefet, aklı sıra pandeminin oluşturduğu olumsuz şartlardan bir an önce istifade etmek için erken seçimi dillendiriyor.

İktidar, yaptığı mücadelenin sonucunu alıp, ülkeyi rahata kavuşturmadan seçime gider mi? Gitmesi için aklını peynir-ekmekle yemesi gerekir!

Yazının Devamını Oku

ABD sirkatin söylüyor!

5 Haziran 2021
Duayen gazeteci ağabeyimiz Mehmet Barlas’ın, yakında yayınlanan bir makalesinin başlığı ‘Amerikalılar, yalancı Amerikan başkanlarını araştırırken doğru söyleyeni bulamadılar’ şeklindeydi.

Ne kadar doğru ve yerinde bir tespit!

Malum ABD, bir göçmenler ülkesi. Yeni kıtanın keşfiyle, Avrupa’nın gözlerini hırs bürümüş sakinleri buraya adeta hücum etti. Yerli halkı (Kızılderili) katliama tabi tutarak, köklerini kazıdı ve onların kanı üzerine oturdular.

Yaptıkları soykırımı dünyaya unutturmak için, tutunabilecekleri tek bir çürük dal vardı, o da yalandan başkası değildi. Bu yüzden ABD için herhangi bir medeniyetten bahsedilemez zira hayatiyetini gücü ve o güce dayalı yalan üzerine sürdürmektedir.

Amerikan sinema endüstrisinin çevirdiği sayısız kovboy filmleriyle, dünyanın gözü boyanmış ve gerçekler örtülmüştür. Zavallı Kızılderililer, kafa derisi yüzen vahşiler olarak gösterilmiş; toplu katliamlarına bile seyirci kalınmış ve hatta tüm bu cinayetler kahramanlık olarak sunulmuştur.

Medyanın gücüne bakar mısınız? Soykırımı yapan Amerikalı olunca, bunun adı Amerikan rüyası, Amerikan hayali oluyor!

Bu rüyayı görüp, bu hülyaya kapılmayan yok gibidir!

ABD Başkanı Biden, kalkmış, Rusya Devlet Başkanı Putin’i kendi ülkesindeki seçimlere karışmakla (manipülasyon yapmakla) suçluyor.

Şayet bahsedilen şekliyle, başka ülkelerin içişlerine karışmak suçsa, bunun daniskasını bizzat ABD yapıyor. Eli, hep Türkiye’nin içişlerinde. Türkiye’deki bütün darbelerin yönlendiricisi o. Bugün bile, darbeyle değilse de (!) Erdoğan’ı iktidardan indirmek için muhalefetle işbirliğinden bahsediyor.

Yazının Devamını Oku