TEKNOLOJİDEKİ hızlı gelişimin bizi en çok etkilediği alanlardan birisi de sosyal hayatımız. Özellikle bilgisayar ve iletişim teknolojisinin her geçen gün akıl sınırlarını zorlayan yenilikler sunması, yüz yüze iletişimi yavaş yavaş ortadan kaldırıyor. Durum böyle olunca da etrafımızı sanal sosyaller sarmaya başlıyor.
Sanal sosyalliğin en büyük etkisi de tabii ki Ankara eğlence hayatında görülüyor. İnsanlar artık, eğlence hayatına, sosyal faaliyetlere, arkadaş, eş dost toplantılarına katılmak yerine, evlerinde, iş yerlerinde bilgisayarın karşısında, chat (sohbet) sitelerinde ya da Messenger’da (msn) vakitlerini geçiriyorlar.
Yani her geçen gün yüz yüze iletişimden uzaklaşıp, sanal bir ortamda, 30 santim önümüzdeki ekranın karşısında yaşıyoruz sosyalliğimizi.
ÖNCE MSN ADRESİ
Artık yeni tanıştığımız birisinin telefon numarasını ya da adresini sormak yerine, ilk aklımıza gelen onun mail adresini almak oluyor. Hatta bu ilişki biraz daha yakın olacak gibiyse hemen msn adresi isteniyor ve o iletişim artık bilgisayar üzerinden yapılmaya başlanıyor. Arkadaşlarınızla paylaştığınız ortak değerler, yaptığınız kavgalar, tartışmalar, dedikodular hepsi, sizi sanal dünyaya taşıyan ekran üzerinden yapılıyor. Hatta ayrılıklar bile.
Geçtiğimiz günlerde çok sevdiğim ve uzun yıllardır birlikte olan iki arkadaşımın, ilişkilerini Messenger üzerinden noktaladıklarını öğrendim. Birlikte yıllarını geçir, aynı yastığa baş koy, sonra da sanal ortamda "Ben ayrılıyorum" de. Sevgilinin gözlerinin içine bile bakmaya gerek duymadan.
Sanal sosyallere her yaş grubunda rastlamak mümkün. Daha çok gençler ve üniversite öğrencileri bu hastalığa yakalanmış gibi görünseler de, ev kadınları arasında bu illetin pençesine düşenler hiç de az değil. Birbirleriyle randevulaşıp, hepsi aynı gün aynı saatte bilgisayarın karşısına geçiyorlar. Messenger’ı açıyorlar ve başlıyorlar hep bir arada sohbete, dedikoduya. Kimisi altın gününü sanal ortamda yapıyor, kimisi de konken partisini.
PEKİ YA ÇOCUKLAR
Teknolojiden en çok etkilenenler belki de çocuklar. Onlar birçoğumuzdan daha yakın takip ediyorlar sanal alemi.
Geçtiğimiz günlerde İncek’le Çayyolu arasında yeni açılan üç şeritli büyük yolda aracımla gidiyorum. Önüme TED Ankara Koleji’nin servis araçları çıktı. Geçtiğimiz yıllarda yaşadıkları kötü tecrübelerin ardından, bu yıl arka arkaya konvoy olmuşlar ve 60 km hız limitini geçmeden güvenli bir şekilde seyrediyorlar. Bu görüntü çok hoşuma gitti.
Beni rahatsız eden ise yanlarından geçerken araçların içinde gördüğüm manzaraydı. Çocuklar birbirleriyle hiç konuşmuyor, şakalaşmıyor oynamıyordu. Sanki koca servis aracının içinde tek başlarınaymış gibi davranıyorlardı. Sebebi de, hemen hemen hepsinin elindeki cep telefonlarıydı. Ya mesajlaşıyorlar ya da bu akıllı makinelere yüklü oyunlardan oynuyorlardı.
Daha sosyalliklerini yaşamadan sanal dünyada kaybolmuşlardı. Servis aracının içinde bir ruhsuzluk vardı. Teknolojinin kötü bir şey olduğunu söylemek tabii ki mümkün değil. Ama açıkçası, sanal dünya ile ilgili bütün bu gördüklerim ve duyduklarım beni fazlasıyla korkutuyor.
Suyunu çıkarmayın
DİNİ bayram ve kandil gibi özel günlerde tam anlamıyla mesaj bombardımanına boğuluyoruz. Gün boyunca yakınlarımıza, büyüklerimize mesajlar atarken bir taraftan da gelen mesajlara cevaplar yazmaya çalışıyoruz. Tabii bütün bunları yaparken de cep telefonu operatörlerini biraz daha zengin ediyoruz. Geçtiğimiz hafta Cuma günü mevlit kandiliydi. Bir tanıdığımdan gelen mesajı aynen yazıyorum. "Müjde! Bu gece günahlarda %100’e varan indirimler, iyiliklerde bin kata varan ekstra sevaplar sizi bekliyor! Not: Kul hakkı kampanya dışındadır! İyi kandiller"
Bir firmanın indirim sezonu sloganlarını andıran bu mesaj bana fazla sulu geldi.
Hangi dine inanıyorsanız inanın, ama onu bir eğlence aracı yapmayın.
Maliye korkusu
GEÇTİĞİMİZ gün yaşanan bir olay aklıma, "Maliye Bakanlığı eğlence mekanlarını çok mu sıkıştırıyor ve rahatsız ediyor?" sorusunu getirdi..
Güvenlik Caddesi’ndeki OverAll adlı gece kulübü pop müziğin ünlü isimlerinden Sibel Tüzün’ü sahneye çıkardı. Geceyi takip etmekle görevli muhabirimiz tam fotoğraf çekmeye hazırlanırken, mekanın ortaklarından birisi arkadaşımızın çalışmasını engellemiş. Muhabirimizin, "Daha önce başka sanatçıların konserlerini izleyip haber yapmıştık. Şimdi niye haber yapmamızı engelliyorsunuz?" sorusuna mekanın sahibinin cevabı ise, "Zaten o haberlerden sonra maliyecilerle sorun yaşadık" olmuş. Bu cevap bana çok enteresan geldi. Acaba Ankara Defterdarlığı denetimlerini bizim haberlerimize göre mi yapıyor?