ELEKTRONİK postama gelen fotoğrafları ilk gördüğümde gerçek olduklarına inanmadım. "Fotomontajdır, birileri şaka yapmıştır" diye düşündüm.
Bozkırın ortasındaki Ankara’da, güney sahillerini andıran bir plaj görüntüsünün ne işi vardı. Fakat, Eymir Gölü kıyısındaki ODTÜ Spor Kulübü Lokali’nin girişinde bu fotoğrafın aynısını, "40 yıl önce Eymir" altyazısıyla görünce, işte o zaman "Vay anasına. Neredeen nereye" dedim.
Bundan yaklaşık yarım asır önce Ankara’da, Ege ve Akdeniz sahillerimizi kıskandıran görüntüler olabileceği kimin aklına gelir? Masmavi bir su, güzel bir plaj, uzunca bir iskele, güneşlenen, yüzen, sörf, yelken yapan bir sürü insan. Sanki çölün ortasında bir vaha. Peki ya Eymir’in şimdiki hali. O masmavi sulardan eser yok. Yüzmek mi? Bırakın insanların yüzmesini, içinde yaşayan balıklar, yosunlar bile yok olmak üzereler. Ve bütün bunlarla yaşadığımız küresel iklim değişikliğinin boyutları bir kez daha çarpıcı bir şekilde beynimize kazınıyor.
Başka gerçekler
Fakat fotoğrafa biraz daha dikkatlice baktığımızda bize gösterdiği başka gerçekler de var. Eymir’in çevresinde o zamanlar bir tek ağaç bile yokken, bugün çam, badem ve kavak ağaçlarıyla etrafında mini bir orman oluşmuş durumda. Bu, ODTÜ’lülerin son yarım asır içinde burayı ağaçlandırmak için nasıl bir çaba gösterdiklerinin kanıtı.
Doğallığını korudu
Peki, bu yarım asır önceki fotoğraflarla şimdi arasında değişmeyen bir şeyler yok mu? Tabii ki var. Küresel iklim değişikliğinin verdiği zararlara meydan okuyamadık, gölü eskisi gibi temiz tutamadık ama, en azından ODTÜ sayesinde buranın arazi mafyasının eline geçmesine, rant odağı olmasına engel olduk. Son 50 yıl içinde Ankara belki 50 kat büyüyüp, her taraf beton yığınlarıyla dolarken, Eymir ve etrafı doğallığını koruyabildi. Şehrin hemen dibinde, muhteşem bir manzaraya sahip olan ve pek çok kişinin iştahını kabartan Eymir, kurtarılmış bir bölge gibi kaldı.
Fazlası lazım
Ama ne yazık ki bu kadarı da yeterli değil. Tamam burası Ankara’nın nefes alabileceği çok güzel bir yer olarak kalmıştır. 45 yıl önce dikilen ağaçlar sayesinde Eymir, Başkent’in akciğerleri gibi görev yapmaktadır. Ama artık bu göl ve etrafı için daha fazlasını yapmanın zamanı çoktan gelmiştir. Eymir’in yollarıyla, tesisleriyle, çevre düzenlemesiyle iyi bir bakıma ihtiyacı olduğunu kimse inkar edemez. Tabii ki üniversitenin görevi belediyecilik hizmeti vermek değildir. Ama ODTÜ’nün, burası için iştah kabartanların heveslerini kursaklarına gömebilmesi için, Eymir’i, Ankaralılar’a daha güzel bir şekilde sunması lazım. Lazım ki, bu güzellikler başkalarının eline hiçbir zaman geçmesin.
Bu arada Eymir’in yaşadığı bu muazzam değişikliği, bu iki kareyle en çarpıcı şekilde sunan fotoğrafların kime ait olduğunu, ne yazık ki öğrenemedim. Onlara çok teşekkür ediyorum. Eğer kim olduklarını öğrenebilirsem, onlara isimleriyle hitap ederek de teşekkür etmek isterim.
Paper Moon kapanmıyor
Meraklılarına duyurulur. Paper Moon’un Ankara şubesini kapatacağı yolundaki dedikoduların tamamı asılsız. Yaklaşık iki yıl önce Kavaklıdere Beymen binasında hizmete giren Türkiye’nin en gözde restoranlarından Paper Moon’la ilgili bir süredir, "Ankara’da umduklarını bulamadılar. Kapanıyorlar" diye yoğun bir dedikodu dolaşıyor.
Olayın aslını öğrenmek için Paper Moon’un yöneticilerini aradım. Dedikodu onlara da yoğun bir şekilde ulaşmış. "Hayır, kapatmıyoruz. Biz prestij amaçlı oradayız. Bundan da hiçbir şekilde ödün vermeyiz. Bir müşteri de olsa, bin müşteri de olsa açık kalacak" dediler. Söylediklerine göre Paper Moon Ankara, beklentilerini fazlasıyla karşılamış. Üstelik zaman zaman gündem yaratan bir restoran olmasından da son derece memnun görünüyorlar. Ama hemen peşinden de, dışarıda yemek yeme kültürünün Ankara’da, İstanbul’daki kadar gelişmemiş olduğunu, Başkent’teki müşterilerinin de genelde yabancı diplomatlardan oluştuğunu söylüyorlar.
Dışarıda yemek yeme kültürü konusunda onlara çok fazla katıldığımı söyleyemeyeceğim. Ankara’da çok sayıda restoran var. Ancak Ankara’da son dönemde alkollü restoranlarda yemek yeme kültürü azaldı. AKP ile birlikte daha çok alkolsüz kebapçılar tercih edilir oldu. Ankara’da restoranların baş müşterileri olan politikacılar ve bürokratlar, artık alkollü mekanlardan biraz uzak duruyorlar gibi. Paper Moon’un şanssızlığı da bu olsa gerek.