Paylaş
Şu anda bile başımızın üzerinde, yüzlerce kilometre yukarıda sessizce süren “gizli savaş”tan söz ediyorum.
ABD, Çin ve Rusya arasındaki “uzay savaşı”dır bu.
İşte bu cümleyi hatırlatarak Türkiye’de yaşanan çok önemli bir gelişmeyi aktarmak istiyorum.
Buyrun... Yıllardır süren hummalı çalışmalar. Heyecan. Endişe...“Acaba” soruları... Nihayet sona gelinmişti.
15 Ocak saat 22.09...
İstanbul Arnavutköy’deki Baykar tesislerinde alkışların yükseldiği anlarda...
Türkiye’de özel bir firma tarafından üretilmiş en büyük uydu yörüngesine yerleşiyordu.
Fergani Uzay şirketinin ilk uydusu.
2022 yılında başlayan çalışmalar 3 yıl gibi bir sürede uzayda ilk meyvesini veriyordu.
Uyduyu yörüngeye yerleştiren Fergani Uzay CEO’su Selçuk Bayraktar o an şöyle diyordu: “Bugün ilk uydumuzu yörüngeye oturtmuş olduk. Bu uydumuz hem konumlandırma hem de haberleşme alanında hizmet verecek. Uydumuz şu an 500 kilometredeki yörüngesine vardı ve ilk manevralarını gerçekleştirdi.”
2-UZAYA UYDU TAŞIYAN TÜRK ARACI
Bayraktar, gelecekteki “uzay yarışları”nda Türkiye’nin yerini belirlemesi açısından çok önemli bir bilgiyi daha paylaşıyor: “İnşallah 5 yıl içinde 100 uyduya ulaşarak Uluğ Bey adını verdiğimiz küresel konumlama sistemimizi özkaynaklarımızla geliştirmiş olacağız. Takım uydularımızı tamamlarken diğer yandan 50 tonluk ağırlığa sahip ve 1.5 tonu yörüngeye çıkartabilecek fırlatma aracımızın geliştirme çalışmalarına da devam edeceğiz.”
İşte bu cümle: “50 tonluk ağırlığa sahip ve 1.5 tonu yörüngeye çıkartabilecek fırlatma aracımızın geliştirme çalışmalarına da devam edeceğiz.”
Yani... Artık yabancı bir ülkenin fırlatma aracına muhtaç olmadan...
Milyonlarca doları taşıma için vermeden, istediğimiz malzemeyi uzaya taşıyabilecek fırlatma aracını yapacağız.
Ne demektir bu?
Şu anda ABD ya da Fransız teknolojisiyle taşınan uydularımızı artık biz taşıyacağız.
Ne demektir bu?
Türkiye istediği her malzemeyi ya da ürünü artık bağımsız bir kararla uzaya kendisi taşıyıp yörüngeye yerleştirebilecek.
Ne demektir bu?
Türkiye’nin uzaydaki milli yapılanmasının önemli işaretlerinden birisi.
İşte Uluğ Bey projesinin yörüngeye yerleşen ilk uydusunun önemi ve 50 tonluk taşıma aracının değeri burada.
Öyle ya Kıbrıs Harekâtı’nda ambargo koyup uçak tekerleğini vermeyen elin oğlu; uzaya kendi askeri/stratejik milli uydunu taşır mı?
Selçuk Bayraktar, eşi Sümeyye Erdoğan Bayraktar ile operasyon anlarını birlikte takip etti.
3-NATO’NUN UZAY TAKVİMİ
Uluğ Bey projesi her ne kadar sivil ihtiyaçlar için geliştirilse de...
Biliyoruz ki artık uzay teknolojisinde sivil ve askeri amaçlar iç içe geçmiş durumdadır.
Türkiye’nin bir süre önce TSK bünyesinde kurduğu “Uzay Komutanlığı”nı da bu açıdan hatırlamamız gerekiyor.
NATO’daki gelişme bu açılardan dikkat çekicidir. İşte o takvim:
- 2018 Brüksel Zirvesi’nde NATO liderleri, uzayın ittifak açısından güvenliği için elzem olan oldukça dinamik ve hızla gelişen bir alan olduğunu kabul ettiler ve kapsamlı bir NATO Uzay Politikası geliştirmeyi onayladılar.
- Haziran 2019’daki savunma bakanları toplantısında müttefikler, NATO’nun Uzay Politikası için düğmeye bastılar.
- Aralık 2019’da Londra’da yapılan Liderler Toplantısı’nda müttefikler, hava, kara, deniz ve siber uzayın yanında uzayı beşinci harekât alanı ilan etti. NATO liderler bildirgesindeki kritik cümle aynen şöyle: “Uzayı NATO için operasyonel bir alan ilan ettik.”
- 22 Ekim 2020’de savunma bakanları, Ramstein’deki Müttefik Hava Komutanlığı’nda bir NATO Uzay Merkezi kurulmasına karar verdi.
4-5’İNCİ MADDE UZAY İÇİN DEVREDE
- 2021 Brüksel Zirvesi’nde NATO liderleri, “Uzayda yapılan saldırıların ittifakın güvenliğine açık bir tehdit olması durumunda, bu tür saldırılar 5. Madde’nin devreye girmesine yol açabilir. Bu tür saldırıların ne zaman 5. Madde kapsamına gireceğine Kuzey Atlantik Konseyi tarafından her bir vaka için ayrı ayrı karar alınır.”
NATO’daki 5’inci maddeyi şöyle özetleyebilirim: “Madde 5: Bir NATO müttefikinin silahlı bir saldırıya uğraması halinde NATO’nun her bir diğer üyesi saldırıya uğrayan müttefiki desteklemek için gerekli önlemleri alır.”
İşte arkadaşlar; Sözünü ettiğim “uzay savaşları”nı anlatan en kurumsal ve en açık ifade budur.
Nitekim... Biliyoruz ki artık dünyadaki bütün askeri güçler; uçuş, haberleşme, hedef ve alan belirleme ve insanlı insansız her türlü uzak mesafe atışlarını uydu teknolojisi ile gerçekleştiriyor.
Uydu teknolojisini kaybeden ordu bu imkân ve kabiliyetini de kaybeder. O nedenle her bir ülke uzaydaki uydusunun güvenliğine azami özen gösterir.
- Çin’in uzayda saldırı için geliştirdiği lazer teknolojisi; Helyum-3 maddesini kullanarak Ay’dan Dünya’yı vurma projesi.
- Hipersonik füzelerin atmosferde vurulması.
- Uyduların diğer uydulara çarptırılması. Uyduların yok edilerek düşmanın yeryüzünde kör edilmesi.
Ve bu yazıya sığdıramayacağım daha onlarca uzay saldırı teknolojisi önümüzdeki savaşların adresini belirliyor.
Yani uzay...
Özetle arkadaşlar.
Artık yeni çağın “güç stratejileri”, yeryüzü kuvvetlerinin ötesine geçiyor.
Artık enerji ve su savaşlarının doruğa çıkacağı bu yeni dünyada söz sahibi olabilmek için “uzay kuvvetleri”ne ihtiyaç var.
İşte 15 Ocak gecesi saat 22.09’da...
Türkiye’de özel bir firma tarafından üretilmiş en büyük uydunun yörüngeye yerleştirilmesi,
Ve 5 yıl içinde Türkiye’nin kendi uydusunu uzaya taşıyacak aracı üreteceğini açıklaması,
Gelecekteki güvenliğimiz açısından tarihi bir günün de adıdır.
Hayırlı olsun.
Paylaş