Paylaş
Tabii konularımız belli.
“Sahiller halkındır”, “Körfezlerimizin temizliği”, “Turizm bölgelerinin kalkınması, master planları”.
Ve elbette kent gelirleri.
Başkan Aras’ın sohbet sırasındaki bir çağrısı dikkatimi çekiyor:
“Sayın Turizm Bakanımız gelirlerimizden biraz da bize ayırın lütfen.”
Bu noktada soruyorum:
-Yaz nüfusu, kış nüfusunun 5-6 misli olan Bodrum, Marmaris, Fethiye gibi kentlerin altyapı giderlerini nasıl karşılıyorsunuz?
Muğla MUSKİ binasındayız.
Yani Datça’dan, Bodrum’dan, Marmaris’ten, Selimiye’den, Fethiye’ye kadar olan bölgenin su ihtiyacını karşılayan merkez.
Türkiye turizminin can damarı 7 cennet körfezin su meselesi bu.
Gökova, Hisarönü, Yeşilova, Marmaris, Köyceğiz, Göcek ve Fethiye körfezleri.
Bakıyorum, Başkan Aras’ın hemen arkasında genç bir adam oturuyor.
Aras altyapı ve su konularına gelince; “Öyle değil mi Yılmaz Bey?” diyor.
Anlıyoruz ki Yılmaz Şengül, 7 körfezin tüm yerleşimlerindeki su meselesini çözecek olan yeni MUSKİ Genel Müdürü.
Bir çevre mühendisi. Uzun yıllar bu konuda çalışmış. 2015-2019 yıllarında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü Su ve Toprak Yönetimi Dairesi Başkanlığı Atıksu Teknolojileri ve Proje Şubesi’nde Çevre Mühendisi olarak görev yapmış.
Makamın adını gördünüz mü arkadaşlar. Yazması da okuması da zor.
Özetle;
Yılmaz Bey gelir gelmez fotoğrafı çekmiş.
Türkiye’nin en önemli turizm merkezlerindeki su ve kanalizasyon sorunu için projeler üretiyor.
Ama...
Para lazım.
İşte bu kısa bilgiden sonra, yazımın başlığına dönüyorum;
“Milyonlarca dolarlık bu alt yapı için para nereden bulunacak?”
YILIN 6 AYI YAZ NÜFUSU
İşte Ahmet Aras’ın söyledikleri:
“Resmi nüfusumuz 1 milyon 68 bin. Ama yazın 5 milyon insan geliyor.
Biz merkezi hükümetten 1 milyon 68 bin nüfusa göre pay alıyoruz. Ama 5 milyon nüfus için harcıyoruz. Sürekli zarar yazıyoruz. Bu da hizmetlerin kalitesini düşürüyor.”
-Başkan haklı. Peki nasıl çözülecek? Bir önerisi var mı?
İşte cevap:
-Turizm merkezlerinde değişken nüfusa göre pay belirlenebilir. Mesela su aboneliğine göre ya da emlak vergi beyannamelerine göre pay verilebilir. Özetle merkezi hükümet nüfusa göre pay verdiğinde biz turizm bölgeleri olarak çok büyük haksızlığa uğruyoruz.
Mesela yolu yapan benim. Yani bu kentte o motorlu taşıtlar vergisinden ufacık bir pay ayrılsa bile bu çok muhteşem bir katkı olur. Gelir kaynağı olarak belediye rahat eder.
Başkan Aras sözün bu kısmında bir de vergi öneriyor:
KENT VERGİSİ
“Bu kente dışarıdan gelen insanlar doğal olarak kenti yoruyor. Kentin bütün olanaklarını kullanıyor, çöp bırakıyor, karbon salınımı yapıyor. Bu kente dışarıdan gelen insanlar bu kente bir şey bırakmalı. Suyunu ben veriyorum, çöpünü ben topluyorum, her türlü işine ben bakıyorum.”
AMSTERDAM ÖRNEĞİ
Aras bir de yaşadığı kent vergisi örneği veriyor:
“Avrupa’daki birçok kente gidiyorsunuz. Otele girdiğiniz an bir kent vergisi ödüyorsunuz. Örneğin ben geçenlerde Amsterdam’a gittim. Otel oda ücretinin yüzde 12’sini kent vergisi olarak kesti. Müthiş bir rakam. Bu vergiler belediyeye gidiyor. Brüksel Belediye Başkanı ile görüştüğümüzde de aldıkları kent vergisini anlatmıştı. Tabii yasalar çıkartmışlar. Harcamalar da o yasalara göre yapılıyor. Biz bu kadar da istemiyoruz.”
VE BAKAN
ERSOY’A ÇAĞRI
Ve işte Başkan Aras’ın çağrısı:
“Kültür ve Turizm Bakanımız kent vergisi mevzuatını çıkarttı. Ama sonradan merkezi bütçeye taşıdı. Yani o gelir yine bizim elimizden gitti. Yerel yönetimden merkezi bütçeye geçti. İnşallah Sayın Bakanımız bu konuda bizim sesimizi duyar. Kent vergisi bu kentlere kalsa o kentler alt yapı ve hizmet olarak uçar. Nasıl harcanacağı da zaten kanunla belirlenir. Yani biz başka bir şey istemiyoruz ki.”
Ahmet Aras, Turizm Bakanı Mehmet Ersoy’un bu çağrıyı duyacağını umuyor.
Çünkü ısrarla “Biz muhalefet belediyeciliği yapmayacağız. Millete hizmet için merkezi hükümetle iş birliği içinde olacağız. Sonuçta bu devletin kurumlarıyız. Ve bizleri halk seçti” diyor.
Ve ekliyor:
“Yalnız Muğla mı? Bütün sahil kentleri, turizm merkezleri için bu meseleyi düşünmek lazım. Antalya’yı düşünün. Türkiye’nin en büyük turizm merkezi. En büyük geliri sağlıyor. Ama kent gelirinden bir kuruş alamayan bir belediye var.”
Mehmet Ersoy belediyelerin hangi partiye ait olduğuna bakmadan ciddi yatırımlar yapan bir bakan. Arıtma tesisi yapmak gibi bir görevi olmamasına rağmen Bodrum’a büyük çapta bir arıtma tesisini yaptıran bir isim olarak bu çağrıları ciddiye alacağını düşünüyorum.
TÜRKİYE’NİN
EN GÜZEL KIYILARINDA ARITMA TESİSİ YOK
Ve geliyoruz, sahillerimizin temizliğine.
Herkes biliyor ki bugün Ege’nin birçok ünlü körfezinde yeterli arıtma tesisi yok. Oteller peş peşe yapılıyor. Dev oteller binlerce odalık inşaatlar yapıyor. Bir o kadar konut siteleri mantar gibi ürüyor.
Peki bunların yolları nerede?
Kanalizasyonları nerede?
Su nerede?
Daha geçenlerde İzmir Bölge temsilcimiz Deniz Sipahi duyurdu:
“Dünyaca ünlü marka Bodrum’a muazzam bir otel hazırlığında.”
Peki yolu, otoparkı, suyu kanalizasyonu ne olacak?
Bunlara izin verilirken artık bir “master plan” doğrultusunda verilmeli.
Otel yapılmasın demiyorum. Ama önce altyapı.
Başkan Aras doğrudan örnekler veriyor. Bodrum, Datça derken çarpıcı bir örnek:
“Mesela Göcek arıtma tesisimiz yetmiyor, karşılamıyor. Yenileyeceğiz. Bozburun’da Selimiye’de, Turgut’ta Orhaniye’de Karacasöğüt’te kanalizasyon yok. Düşünebiliyor musunuz? Olduğu gibi denize gidiyor. Nüfus hareketleri buralarda çok arttı. Oralara kanalizasyon taşımak zorundayız. Şu anda vidanjörlerle foseptiklerle yönetiyoruz. Tabii olmuyor. “
Ne acı...
Ne yazık...
Göcek, Marmaris, Selimiye, Turgut, Bozburun dediğimiz yerler. Aradaki yerleşim noktaları Türkiye’nin en güzel kıyıları ama arıtma tesisi yok.
Selimiye gibi harika bir körfezde bu nedenle koli basili çıkıyor.
Otellerin, pansiyonların lokantaların yağları, atıkları denize gidiyor.
Bütün bu sorunların çözümü için elimden geldiğince, tartışmaya devam edeceğim.
ASIL KİRLENME KARADAN
- Zaten biliyoruz ki en büyük kirlenme karadan geliyor.
Ama devlet teknelerdeki “mavi kart”ın peşinde.
Nitekim Başkan Aras bu gerçeği şöyle anlatıyor:
“Şuna inanın deniz kirliliğinde tekne kaynaklı kirlenme yüzde 10, karasal kirlenme yüzde 90’dır. O nedenle atık su kanalizasyon ve alt yapı diyoruz. Mesela Yalıkavak atık su arıtma tesisi henüz yeterli değil. Dere ıslahları yapılmazsa, arıtma yapılmazsa olmaz.”
TONU 3500 LİRA OLAN ATIK 20 BİN LİRAYA TAŞINIYOR
- Sahillerde teknelerden “atık toplama” projelerinde önemli bir detay var.
Atıkların tonu 3500 lira.
Ama 3500 lira verdiğiniz atığı arıtma tesisine taşıtmanın bedeli yaklaşık 20 bin lira.
Dünyada böyle bir hesap olabilir mi?
Bizde var.
Çözüm. Yine Muğla Büyükşehir, merkezi hükümetle çalışarak bulacak.
Paylaş