Paylaş
Dünyanın en güzel plajlarının birinde...
Dalgaların vurduğu uçsuz bucaksız sahilde...
İki çocuk öylece denize ve dalgalara bakıyor;
Sanki birazdan bir filmin ilk sahnesini başlatacaklarmış gibi...
Öylece duruyor, sessizce bakıyorlar.
O kadar bekliyorlar ki...
Gözetmen gelip soruyor:
“Neden girmiyorsunuz çocuklar? Bakın yarış başladı.”
Arkadaki çocuklardan birisi cevap veriyor:
“Amca o denizi ilk kez görüyor.”
Evet arkadaşlar, bu diyalog önceki hafta Fethiye Ölüdeniz Kumburnu’nda yıllardır düzenlenen bir etkinlikte yaşanıyor...
“Engelsiz Kulaçlar.”
Biliyorum, Türkiye’de çok büyük meseleler var.
Dünyanın en aşağılık yaratıkları olan ‘Yenidoğan Çetesi’nin yaptıkları ortaya çıktıkça...
Her gün yüreklerimize kezzap dökülüyor.
Her sabah acılı haberlerle uyanıyoruz.
TUSAŞ gibi bir gözbebeğimize saldırıyorlar; şehitlerimiz var.
Ama inanın, o meselelerin uzağında;
Beni bu milletin o harika vicdanına, o muhteşem ruhuna taşıyan bir etkinlik bu.
İçimde moral rüzgârları estiren bir festival.
Her yıl Türkiye’nin bazı bölgelerinden engelli çocuklarımız seçiliyor.
Ölüdeniz’de düzenlenen yüzme festivali için Fethiye’ye getiriliyorlar.
Anneler, babalar, kardeşler tam bir festival.
Sadettin Saran’ın organize ettiği, Fethiye Belediyesi’nin ve Ercan Torunoğulları’nın ev sahipliğinde düzenlenen “Engelsiz Kulaçlar“ yüzme yarışları...
O çocuklardaki yarış heyecanını görseniz.
Annelerin, babaların yüzlerindeki mutluluk.
Bu yıl sanıyorum 10 ya da 12’ncisi düzenlendi.
Bu defa İstanbul Zihinsel Engelliler İçin Eğitim ve Dayanışma Vakfı oradaydı.
Çocuklar için tam bir resmi madalya töreni yapıldı.
Öyle ki...
Fethiye Kaymakamı İsmail Hakkı Ertaş’tan Belediye Başkanı Alim Karaca’ya...
Cumhuriyet Başsavcısı Günşafak Karartı’dan Sahil Güvenlik Komutanlığı’na kadar devlet tam kadro oradaydı.
Madalya töreni büyük bir ciddiyetle gerçekleştirildi.
O ciddiyetle birlikte o çocuklar sanki bir olimpiyat madalyası alırmışçasına ay yıldızlı bayrağın gölgesinde gururluydular.
Anneler gözyaşlarını saklıyor, babalar çocuklarının mutluluğuna kapılıp gidiyordu...
Evet;
O çocuklardan bazıları ilk kez denize giriyordu.
Bazıları bir olimpiyat heyecanıyla yüzüyordu.
Sessiz sedasız ve cıvıl cıvıl bir törendi.
Sessiz sedasızdı, çünkü bu güzelliği yaratanlar özellikle bir “tanıtım” ya da “şov” niyeti taşımadıkları için öyle geniş tanıtımlı basın toplantıları falan düzenlemiyorlar.
Cıvıl cıvıldı, çünkü çocukların sesleri o sahili cennete çeviriyordu.
Sadettin Saran zaten sessiz sedasız Anadolu’nun birçok yerine okul ve spor salonları yapıyor.
Ercan Torunoğulları yine sessiz sedasız onlarca organizasyon yapıyor. Depremde o acıları çeken çocukları Fethiye’deki otellerinde ağırlıyor. Biraz olsun onları mutlu ediyor. Kimi zaman şehit ailelerini konuk ediyor.
Ama bunları yaparken en ufak bir ‘tanıtım’ yok.
‘Engelsiz Kulaçlar’ festivalimize dönersek;
Harika bir gündü.
Dedim ya...
Kadınların yol ortasında tacize uğradığı, genç kızların kafalarının kesildiği, hamile kadınların sokak ortasında öldüresiye dövüldüğü...
Adına doktor ya da sağlıkçı denilen bebek katillerinin içimizi kanattığı bir ortamda;
Vahşet haberlerinin ruhumuzu kuşatıp kararttığı bir zamanda;
‘Engelsiz Kulaçlar’ için düzenlenen bu festival içimde bahar havaları estiriyor.
“Oh” diyorum böyle bir Türkiye de var.
Dahası;
Milletimizin vicdanında yükselen asıl Türkiye budur.
Bunca acı arasında bir moral olsun diye size de gönderiyorum bu festivali.
Engelliler için çalışan bütün vefakâr dostlara...
Annelere babalara...
Yardım yapan vicdan sahibi vatandaşlara. (Önceki gün Edirne’de dağıtılan tekerlekli sandalyeleri büyük bir mutlulukla izledim.)
Buradan bin selam olsun.
İyi haftalar...
Paylaş