Paylaş
Sahir’in yüzü kireç gibi. Elleri kenetlenmiş öylece oturuyoruz.
Muğla’ya gelen, Muğla’da yaşayan herkes Sahir’i bilir. Cerrahlığı kadar can dostudur.
Operatör Dr. Sahir Ökten.
Marmaris Ahu Hastanesi’nin başhekimidir. Kim olduğuna bakmaz. İçinde hiç dinmeyen bir Hızır Reis vardır.
Can dostudur.
Türkiye’nin en önemli turizm merkezinde;
Tertemiz, disiplinli, modern bir hastane yaratmıştır.
Perşembe sabahı ziyaret etmiştim. Ben gelmeden dakikalar önce yaşandı olay.
Marmaris’te bir otelde çalışan genç bir kadın;
Bir yaratık tarafından delik deşik edilmişti.
Yine bir kadın cinayeti.
Ambulans.
“Nabız var mı?”
“Ameliyathaneyi hazırlayın... Kan grubu.”
Sahir koşarak iniyor.
Ama nafile.
39 yaşındaki İlknur artık yok.
Sahir’in odasındayız. Ameliyathaneden gelmiş. Öylece bakıyor. Yüzü kireç gibi. Tel gibi gerilmiş.
Bir iki telefon geliyor. Ama hiç ilgili değil. İşi gücü unutmuş.
Aklı cinayete kurban giden genç kadında.
“Yeter artık yahu...” diyoruz.
Bu kadın cinayetlerinden bıktık, usandık.
Boşandığı mahluk gelip bıçaklamış.
Delik deşik etmiş genç kadını. Kalbinden, yüzünden defalarca bıçaklamış.
Niye kardeşim?
Mahkûm mu sana?
Köle mi?
HİÇ ELLERİNİZDE BİR CANI KAYBETTİNİZ Mİ
Kadın cinayetlerini hep haberlerden okuruz.
Protestolardan izleriz.
Ama bir cerrahın elinde can verişini bilmeyiz.
Bir doktorun gözleri önünde giden bir can.
Az önce gitmiş bir can.
Sedyede kanlar içinde yatan o melekleri biz görmeyiz. Son müdahaleyi yapan doktorlar görür onları.
Son bakışları. Son çırpınmaları.
O yüzden o doktorların acısı daha bir derin oluyor
O yüzden de Sahir masada yüzü bembeyaz.
Bu bir hastayı kaybetmekten çok öte. Bir hastalığın tedavisi değildir. Bir hasta ruhun cinayetidir.
Bir kadının daha göz göre göre cinayete kurban gitmesidir.
O yüzden öfke ve çaresizlik büyüyor.
Doktor Sahir;
Az önce kaybettiği genç kadının silüeti karşısında elleri kenetlenmiş öylece oturuyor.
“Kahretsin bunları...” diyor.
Sonra yine:
“Kurtaramadık kızı Fatih.”
Bu sırada televizyonda haberler:
“TBMM’deki törende iktidar ve muhalefet liderleri. Çay daveti...”
Sanki hayat bambaşka bir rutinde;
Bunlar hiç olmuyormuş gibi akıp gidiyor.
Biz buz kesmiş oturuyoruz.
“Unutulacak” diyorum.
“Bu da unutulacak Sahir.”
Yahu bu kadınları öldürüyorlar.
O kızgınlıkla;
“Tehdit altındaki kadınlara silah verilmeli” diyorum.
Kızgınım çünkü...
Genç kadının bir de çocuğu var.
Eminim Aile Bakanlığı çocuğa sahip çıkar.
Ama gitti işte bir can daha.
Öfkeden donup kalıyoruz.
Susuyoruz.
Ve belki de ilk kez;
Katledilen bir kadın için bütün bir Ahu Hastanesi çalışanı kadına şiddeti topluca kınıyor.
Kınıyoruz.
Paylaş