Paylaş
Çünkü biz Türkler uzun bir zamandır derin bir ‘aşağılık kompleksi’ ile şişirilmiş bir ‘üstünlük kompleksi’ arasında salınıp duruyoruz.
Ortası yok.
İlla uçlarda dolaşacağız...
Anlamak yerine ya bir birimizi ya da başkalarını suçlayacağız.
* * *
Tophane’de yaşananlar korkunç, ama bakın yine salındık bir uçtan diğerine.
Oysa hem çok basit yaşananlar hem de alabildiğine kompleks.
Basit çünkü galerilere yapılan saldırı en hafif tabirle bir şehir Vandalizm’i.
Ama bir o kadar kompleks; çünkü yaşam tarzı çatışmasından rantın el değiştirmesine, kentsel dönüşümden bireysel dönüşememeye, psikolojik, ekonomik, sosyal, sınıfsal, kültürel ve kriminal onlarca sebebi var.
Tek bir sebebe indirgemek rahatlatacaksa sizi buyurun seçin istediğinizi.
* * *
Ayrıca yaşananları anlamaya çalışmakla, vahametini görmemek de ayrı bir problem.
Saldırı vahim, kimse hafife almasın.
Ama bu olaydan hemen bir Sivas Katliamı ya da 6-7 Eylül çıkartmayalım.
Tophanede yaşananlar ne tek başına Türkiye muhafazakârlaştığı için oldu, ne de ileri demokrasiye geçtiğimiz için.
İlla basitleştireceksek mesele bir kentsel dönüşüm sorunu.
Kimi direniyor kimi her şey hemen değişsin istiyor.
Oysa sosyal değişimin kendisine ait bir dinamiği var.
O dinamik Tophane’yi vandalizme sürüklerken aynı günlerde Van’da tarihsel bir ayıbı, kucaklaşmaya çevirdi.
* * *
Haftasonu Ahtamar Kilisesi’nde düzenlenen tarihi ayinin bence en çarpıcı yanını dün Radikal’de Baskın Oran yazdı.
Birçok gazetecinin göremediğini Baskın Hoca, sosyal bilimci şapkası ve en baba gazeteciye taş çıkaran nefis üslubuyla ortaya koydu.
Günlerdir ayinle ilgili yüzlerce yazı okudum.
Hiç biri ‘Ermenileri Kürt evlerinde misafir etme fikrinin mucidi Aziz Aykaç’ın hikayesi kadar çarpıcı değil.
Tavsiye ederim www.radikal.com.tr 'den girin Baskın Oran’ın yazı dizisini okuyun.
Bir ülke, bir şehir kendisi için en tabu kabul edilen bir konuyu Ermeni Meselesi’ni sürgünden ev sahipliğine nasıl değiştirir şaşırarak göreceksiniz.
* * *
Baskın Oran’ın anlatımıyla Aziz Aykaç...
‘Bu Aziz Aykaç altmış yaşlarında, kuru, ufak tefek, gözlüklü, beli hafif eğik, kendi halinde bir zat ama, demir leblebi mübarek. Ahtamar’daki ayine gelecek Ermenileri evlerde misafir etme fikrinin mucidi. Gitmeden araştırdım. Hiç boşu yok. ‘Her hadisede çıkar’ diyorlar. Van gibi yerde, biri dört dilde, iki gündelik gazete çıkarıyor...
İşte bu yerel gazeteci düne kadar Ermeni’ler şehrimizi ele geçirecek diye tepki koyan Vanlıları ayin süresince evlerinde konuk etmeye ikna etmiş.
“Ayin kararı alınınca, otellerde yer kalmayabilir, evlerimizi açalım dedik. Bin 18 aile bana başvurdu. Kimi iki tane, kimi on tane alırım, diyor. Yeme, içme, yatma misafir... Fakirliğinden utanan, acaba misafir edebilir miyim diye çekinenler var. Ortadoğu halkı kadirşinas olmayan bir halk değil. Tabii, biz onları sürmüşüz, biraz da bundan insanlar iyi karşıladılar. Önce biraz acayip durdular, doğru. Hani, acaba halk kabul eder mi, devlet ne der. Ama ne devlet zorluk çıkardı ne halk. Özellikle, hakiki dindar kesim reaksiyon vermedi. Kafatasçılardan bir-iki ‘Niye bu Ermeni uşaklığı?’ geldi”.
Buyurun size Van.
Buyurun size Türkiye.
Tophane’de yaşanan Vandalizm de Türkiye Van’da sergilenen konukseverlik de.
Seçmeyin, ikisini de alın.
Çünkü aşağılık kompleksi de üstünlük kompleksi de bize ait.
Paylaş