BÖYLESİNE gergin atmosferli maçlarda istediğini almanın ilk koşulu panik yapmamak ve oyun planına sadık kalmaktır.
Avrupa Şampiyonu Yunanistan karşısına ‘Yenemiyorsan, yenilme’ düşüncesiyle çıkan Ersun Yanal, belli ki, savunmada hata istememiş, ayrıca orta sahanın da sürekli rakibe baskı yapmasını planlamıştı.
Yanal’ın bu planı hemen hemen tümüyle gerçekleşirken, orta alanda yaptığımız pres, Yunan ekibini bozunca, onlar da bir türlü organize olamadı. Şurası bir gerçek ki, biz Yunanistan’dan daha iyi bir takımız. Üstelik bizde becerili adam sayısı daha çok. Ancak bu becerimizi bir türlü hücum zenginliğine taşıyamıyoruz.
Tek puanla yetindik
En büyük özelliği yüksek toplara karşı iyi savunma yapmak olan Yunanistan ekibine karşı, topları yere indirmek yerine ısrarla havadan göndermek sanırım önemli bir yanlıştı.
Ayrıca bizim takımın pas yüzdesindeki düşüklük de hücum organizasyonlarımızı istediğimiz gibi yapamamanın bir başka önemli nedeniydi. Bu kadar topu rakibe atarsak, elbette pozisyon üretmekte de zorlanırız. Yunanistan’ın üzerine yaptığımız her baskıda rakip savunma dağılırken, pas becerimizi yükseltememenin bedelini belki de bir galibiyeti kaçırarak ödedik.
Emre oyunda liderliği ele alamadı
Dün Yunanistan’da canla başla mücadele eden takımımızda hemen herkes görevini yaparken, Emre bir türlü oyunun liderliğini ele alamadı. İbrahim, savunmada aksayan tek adam olarak gözükürken, yaptığı harekete hakem penaltı verse hiçbirimiz bir şey diyemezdik. Servet, kötü başladığı maçı iyi bitirirken, pas ve gol vuruşu beceriksizliğimiz bize ileride sıkıntı verir diye düşünüyorum.
Sonuçta Yunanistan’dan daha iyisini alacakken tek puanla yetindik. Ama verdiğimiz mücadele gerçekten bizleri mutlu etti. Eğer, galibiyete birazcık inansak ve oyunun son bölümlerinde yakaladığımız pozisyonlarda, topu boştaki adamların önüne yuvarlayabilsek, buradan çok daha karlı dönerdik.