Paylaş
Doğru bir başlık...
İçişleri, Sağlık ve Şehircilik bakanları hepimizin takdirini kazanan bir çalışma yaptılar.
Vatandaş olarak her üçünü de kutluyor ve teşekkür ediyorum.
★ ★ ★
Bugün ben de Ahmet Hakan’ın bıraktığı yerden devam edeyim...
Kendi payıma son yıllarda hep sorduğum soru şuydu:
“Nerede bu millet...”
Öyle olaylar karşısında öylesine bölünmüş tepkiler veriyorduk ki...
Sık sık “Biz artık bir millet değil miyiz” şüphesi içimi kemiriyordu.
★ ★ ★
Bu depremde sadece devlet yoktu...
Millet de oradaydı... Muhalefeti de oradaydı...
★ ★ ★
Meral Akşener’in tam siyaset yapacağı bir canlı yayında, siyaseti yarıda kesmesi...
Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Bugün siyaset günü değil” tutumu...
Muhalefet partilerinin elindeki belediyelerin anında bölgeye koşmaları...
Üç-beş sorumsuzu bırakırsanız...
“Hepiniz oradaydınız” cümlesinin, “Hepimiz oradaydık” cümlesine dönüştüğü günlerdi.
★ ★ ★
Deprem kafamdaki şüpheyi sildi...
Burada bu millet...
Yeter ki bu güzel duyguyu, günlük siyasetin kirli dili, belagatin bir türlü karşı koyamadığımız pis şehveti, kinle, nefretle ile tekrar kirletmeyelim.
ECEVİT, BAHÇELİ VE YILMAZ’A O KADAR HAKSIZLIK ETMEYİN
Biri 7.4, öteki 6.8...
Deprem dilinde epey bir fark...
Biri yerleşim merkezlerinde, öteki o kadar değil...
Biri çok yaygın öteki daha sınırlı...
Birinde 17 bin kişi öldü, 23 bin kişi yaralandı...
Ötekinde 41 kişi öldü, 1600 kişi yaralandı.
Biri 1999’da... Yani 21 yıl önce...
Öteki 2020’de yani bugün...
Birinde dijital teknolojiler, kurtarma teknolojileri henüz geri...
Ötekinde ileri.
Biri yılda 20-30 milyar dolar ihracat yapan, gayrisafi milli hasılası sınırlı bir ülke...
Öteki 180 milyar dolara yakın ihracatı olan, gayrisafi milli hasılası trilyonları geçmiş bir Türkiye...
★ ★ ★
Geçen yüzyılın en büyük depremlerinden biriydi.
Bu devlet 1999 depreminden sonra da harika işler yaptı.
Ve, bütün dünyayı şaşırtan bir hızla, o bölgeyi eskisinden çok daha iyi şekilde yeniden inşa etti.
★ ★ ★
Yani rahmetli Ecevit’e, dönemin başbakan yardımcıları Devlet Bahçeli ve Mesut Yılmaz’a da o kadar haksızlık etmeyin.
İBRAHİM KALIN’IN SÖYLEDİĞİ NE OLDU
İBRAHİM Kalın bende hep güvenilir hissi uyandıran bir devlet insanı.
Yılbaşından önce değerli emlak vergisi ile ilgili bazı açıklamalar yaptı.
Yarattığı eşitsizlik hemen herkes tarafından kabul edilen bu kanunun gözden geçirildiğini ve bir yıl ertelenebileceğini söyledi.
Buna güvenen birçok insan da beklemeye geçti. Hatta bazıları itiraz başvurularını bile yapmadılar.
Ancak bu sözlerin üzerinden bir ay geçtiği halde hiçbir gelişme olmadı.
Ekonomiyi ve vergi sistemlerini iyi bilen insanların hepsi aynı görüşte.
Bu kanun büyük haksızlıklar ve eşitsizlikler yaratacak yanlışlarla dolu.
Ayrıca şuna da kesin gözüyle bakılıyor.
Devlete getireceği paradan çok daha fazlasını götürecek.
DEMEK Kİ ERZURUM’A GEÇERKEN ELAZIĞ’A DA UĞRAMIŞSIN BAŞKAN
OLMADI Sayın Başkan...
Olmadı Ekrem Bey...
Bunu kimseye anlatamazsın...
★ ★ ★
İktidara anlatamazsın...
Onun trollerine hiç anlatamazsın...
Ama sanma ki geriye kalanlara anlatabilirsin...
★ ★ ★
Madem Elazığ’a gittin...
Hazır buraya gelmişken Erzurum’a da gideyim havası yaratmayacaktın.
Millet depremi konuşurken, ona dağdaki ski’yi konuşturtmayacaktın.
★ ★ ★
Yani başkan...
Sel sırasında tatil biiirrr...
Deprem ertesi tatil ikiiii...
Eh üçüncüyü artık nerede nasıl yaparsın bilemem...
★ ★ ★
Ama şunu hiç unutma başkan... Bu millet, Sultanbeyli’de iftar sofrasında kollarını sıvayan başkana oy verdi.
Palandöken’de çocuklarıyla tatil yapacak modern bir başkana da oy verdi. Ama o tatil günü bugün değildi...
★ ★ ★
Dün çevremde konuştuğum, sana oy vermiş insanların neredeyse tamamının hissiyatı buydu başkan...
Hepsi üzülmüştü...
★ ★ ★
Etrafa biraz kulak verirsen sen de duyacaksın bu derin ve haklı dost hissiyatı.
OKULLU İKİ DEVİN REKABET ESTETİĞİ
BEN NBA maçlarını canlı seyretmeye Michael Jordan-Kobe Bryant kuşağı ile başladım.
En büyük idolüm ise Allen Iverson’du...
Ama kariyerini ta kolej basketinden izlediğim ilk oyuncu LeBron James’ti.
Onun kolejden Cleveland’a drafıyla başlayıp bugüne kadar izledim.
Ayrıca İstanbul’da Amerikan Milli Takımı’nda oynadığı maçta seyrettim.
Kobe Bryant da liseden direkt NBA’e geçen oyunculardan biriydi.
Ve cumartesi gecesi bu iki devin son rekabetiydi. LeBron James attığı sayı ile Kobe Bryant’ı geçerek NBA tarihinde en çok sayı yapan üçüncü oyuncu unvanını elde etmişti.
O gece Kobe bir tweet’le onu kutlamış... Ertesi akşam da LeBron James onun adını taşıyan bir ayakkabı ile sahaya çıkarak bu harika oyuncuyu anmıştı. Büyük acıların spora getirdiği büyük zarafet de budur işte.
KOBE BRYANT’IN ÖLÜMÜ DAHA BÜYÜK HABERSE
PAZARTESİ sabahı dünyanın önde gelen bütün gazeteleri, televizyonları ve haber sitelerine baktım. Kobe Bryant’ın ölümü Elazığ depreminden daha büyük haberdi.
Bunda Amerikan Basketbol Ligi NBA’in son 20 yılda kazandığı olağanüstü başarının etkisi büyük. Kobe Bryant bu yıl NBA’in ikinci büyük kaybı.
Birincisi bir ülke basketbol ligini, dünyanın en önemli ikinci spor olayı haline getiren David J. Stern’di...
1984 ile 2014 yılları arasında Amerikan Basketbol Ligi NBA’in başkanıydı. 1 Ocak 2020 günü bir restoranda geçirdiği beyin kanaması sonucu öldü.
NBA’in bugün bildiğimiz kılık kıyafet modernitesinden oyuncuların davranış kurallarına, oyuncuların haklarına kadar ne varsa onun zamanında gerçekleşti. AIDS olan Magic Johnson’ı tedavisinden sonra NBA’e tekrar kazandıran insandı.
EV ÇOCUKLARININ GRAMMY ZAFERİ
BILLIE Elish’in son şarkısı “Everything I Wanted”ı çok sevmiştim...
“Bad Guys” adlı şarkısı sadece Spotify’da 1.2 milyar kere dinlenmiş.
Henüz 17 yaşında ve şarkılarını abisiyle birlikte evindeki küçük stüdyoda kaydediyor.
Beş Grammy birden kazandı.
Lil Nas X...
“Old Town Road” adlı şarkısının orijinali 533 milyon, Billy Ray Cyrus’la birlikte yaptığı remiksi ise 875 milyon kere dinlenmiş.
O da şarkısını evindeki stüdyoda yapan yeni kuşak sanatçılardan...
Yani bu yıl Grammy “ev çocuklarının zaferi” ile kapandı.
Bu da büyük yapımevleri ve süper prodüktörler döneminin sonu demek.
Paylaş