Paylaş
Çünkü Türk dış politikasının en gizli nabzı orada atıyor....
Özellikle Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın dış gezilerinde...
Bakanlık sitesi arşivine konan bu gezilere ait görüntüler, gazete ve televizyon haberlerine pek yansımayan “yeni trendleri” anlatıyor...
Şu an önümde son iki geziye ait görüntüler var...
Birincisi Libya’dan...
Savunma Bakanı geçenlerde Libya’yı ziyaret etti...
Orada düzenlenen gecenin en vurucu cümlesini gazetelerde ve internet sitelerinde okuduk.
Bakan orada düzenlenen bir gecede şu çok çarpıcı mesajı veriyor:
“Türk unsurlarına yapılacak bir saldırıda Hafter unsurları kaçacak yer bulamazlar...”
*
Bakan bu sözleri söyleyip kürsüden iniyor...
Bu defa aynı dekorun önünde ünlü klarnetçi Serkan Çağrı’yı görüyoruz...
Elinde klarnet....
Hafter’e meydan okumanın fon müziğini o yapıyor...
Şahane bir klarnet taksim...
Türkiye’nin “askeri gücü” arkadan gelen “soft power”la tamamlanıyor...
*
Gelelim ikinci sahneye...
Yine Savunma Bakanlığı internet sitesinden...
Savunma Bakanı Hulusi Akar 31 Aralık günü, yani herkes yılbaşı gecesine hazırlandığı dakikalarda Bakü’ye sürpriz bir ziyaret yapıyor...
Görüntüler yine oradan.
*
Salonun tamamı üniformalı Türk ve Azeri askeri...
Hulusi Akar müthiş bir konuşma yapıyor.
Azerbaycan’ın “Esger Marşı”ndan bir nakaratı okuyor önce:
“Azerbaycan askeri dönmez geri...”
Arkasından bir Azeri menkıbesi:
“Ölürsek şehit, kalırsak gazi...”
Türk ve Azeri askeri gücünün bütün maneviyatı salona yayılıyor.
Ve arkasından yine Serkan Çağrı ve klarneti...
Ve öteki sanatçılar:
Aserin, Esat Kabaklı, Elif Buse Doğan ve Serkan Çağrı...
Libya’dan sonra, Azerbaycan’da da sahne yine Türkiye’nin “soft power”ına...
*
Hoşuma gidiyor bu sahneler....
Türkiye son yıllarda dış politikasında hep “caydırıcı askeri gücünü” kullandı...
Bu da haksız biçimde “yayılmacılıkla” suçlanmalarına maruz kaldı...
Bir klarnet solo belki 2021’de dış politikamıza yeni bir dokunuş vermemiz için düşünce egzersizini başlatır diye umutlanıyorum işte...
BİRAZ POZİTİF ENERJİ, BİRAZ NEFES ÜFLEDİK
DÜN bu konuyu Serkan Çağrı ile konuştum.
Her iki gezi de çok güzel geçmiş.
“Biraz pozitif enerji, biraz nefes üfledik abi” dedi.
Libya’da hüzünlü bir şey çalmamışlar. Repertuvar şöyle:
“Gönül Dağı”, “Telli Turnam”, “Roka Mandolin” (Balkan şarkısı).
Bakü’deki ise bir nevi zafer kutlamasıymış.
Bir de yılbaşı günü...
Orada Azeri şarkıcılar da vardı.
Repertuvarı ona göre yapmışlar.
“Nikol”... Bir Trakya şarkısı...
Ve “Selvi Boylum”...
Memleketten uzak bir yılbaşı gecesinde vermişler biraz coşkuyu yani...
WHATSAPP VAKASI
SEN BİZİ MAKARAYA MI ALIYORSUN ARKADAŞ
DÜNYA ayağa kalkmış.
Ve Facebook ile WhatsApp öyle bir açıklama yapıyor ki...
Evlere şenlik...
Şirket kendi adına sağlam bir açıklama yapmak yerine, adını sanını bilmediğimiz bir yöneticisinin ağzından muğlak bir açıklamayı retweet ederek işin içinden çıkmaya çalışıyor.
Yani bize “Sizin zerre kadar öneminiz yok” duygusu veriyor.
*
Güya “Merak etmeyin çıplak fotoğraflarınızı, siyasi mesajlarınızı paylaşmayacağız” demek istiyor ama nedense bunu kesin bir dille anlatmayı beceremiyor...
Yani bizi yine şüphe içinde bırakıyor...
*
Bir yandan “Siz, kurmak istediğimiz ticari alışveriş işine katılmak mecburiyetinde değilsiniz” demek istiyor ama iki cümle altta, 8 Şubat’a kadar bu yeni protokolü imzalamak mecburiyetindesiniz diyor.
Yani “Paşa paşa imzalayacaksınız” demeye getiriyor.
*
Ve bu protokolü Avrupa’da zorunlu tutmazken bize mecburi tutuyor ve bunu bize izah etmek mecburiyetinde de hissetmiyor kendini...
*
Yahu yok mudur bu dünya devinin akıllı bir iletişimcisi...
Yoksa kibir ve nobranlık gözünüzü mü kör etti...
KAMALA KAPAĞI: BEN KARAR VEREMEDİM BİR KADINA SORDUM
VOGUE dergisi ABD’nin yeni başkan yardımcısı Kamala Harris’i kapağına almış...
Gözümün önünde Michelle Obama kapağı var...
Çok güzeldi...
Hillary Clinton var... Beğenmiştim...
Madam Figaro’nun Dilek İmamoğlu kapağı çok güzeldi...
Bu kapak onlardan çok farklı bir duygu veriyor.
Kötü bir kapak mı? Yeni bir konsept mi karar veremedim.
Dönüp bir kadın uzmana danışayım dedim.
Yelda İpekli’ye sordum.
TEN RENGİ NİYE AÇIK: IŞIK OYUNU MU, TERCİH Mİ
YELDA İpekli’nin görüşü şöyle:
BİR: Güzel ama bir o kadar da “algıyı” ters etkileyecek detay var.
İKİ: Arka fon özensiz, ütüsüz ve pembe tercihi Kamala’nin cilt rengi ile ters ışık etkisi yapıyor.
ÜÇ: Işık ve fon seçimi nedeniyle ten rengi açık görünüyor. Bu da “Ten rengi bilerek mi açık gösterildi” sorusuna yol açıyor.
DÖRT: Başlıkta ön plana çıkarılacak onlarca konu varken neden “Kamala ve moda” eşleşmesi yapılmış anlamadım.
BEŞ: Kamala’nın kıyafeti, duruşu çok kendi gibi samimi ama Vouge’un bu detaylarının arkasında ne var merak ediyor insan...
BU KIZ DURUP DURURKEN TÜRKİYE VE YUNANİSTAN’DA NEDEN MEŞHUR OLDU
GEÇTİĞİMİZ ay birdenbire Türkiye’nin “viral listelerine” bir şarkı girdi...
Adı “Mayonaka
No Door”...
Söyleyen de Miki Matsubara adlı bir Japon şarkıcı... 1979 yılında çıkmış ve Japonya listelerinde ancak 28’inci sıraya kadar yükselebilmiş.
Şarkının bir bölümünü “Stay With Me” diyerek İngilizce söylüyor...
Bana göre sıradan mı sıradan bir şarkı...
Türkiye viral listesine nereden girdi diye araştırırken gördüm ki Yunanistan viral listelerine de girmiş ve ilk 10’a kadar çıkmış.
Onu izleyen iki hafta içinde ise bu şarkı Apple Music’in 96 ülkesinde ulusal viral listesine girdi. Spotify’ın ise 42 ulusal listesinde ilk 10’a kadar çıkmış.
Şu anda dünya viral listesinde hâlâ 9 numarada...
Yani şarkı COVID-19 virüsünden hızla dünyaya yayıldı... Hep söylüyorum bugün “Zamanın ruhu ne” diye sorarsanız bunu tek kelime ile anlatırım:
“Viral...”
Yani bulaşıcılık...
*
Hemen müzik dedektifliğine başladım...
Bu virüs şarkının “Wuhan pazarı” neresi...
BİR MÜSLÜMAN DJ YENİDEN MEŞHUR ETTİ
BU tür şarkılar genellikle bir dizi filmden başlayarak bulaşıcı hale gelir...
Mesela Casa de Papel bütün dünyada “Bella Ciao” şarkısını patlattı.
Şu an Amerikan viral listesinde bir numaralı şarkı “Wildest Dream”...
Duomo ikilisi çalıyor...
Bu şarkının kaynağı belli...
Şu sıralarda streaming platformlarında en fazla seyredilen dizi olan “Bridgerton”un müziği...
*
Ama bu şarkı herhangi bir dizide veya filmde kullanılmamış...
Viral listelere giren şarkıların bir kaynağı da o sanatçının ölmesi...
Öldüğü hafta şarkıları mutlaka viral listelere giriyor... Miki Matsubara’ya baktım...
2004 yılında 44 yaşındayken kanserden ölmüş.
Yani üzerinden 16 yıl geçmiş... Öyleyse bu şarkı nasıl viral oldu?
*
Merak eden sadece ben değilmişim...
Ünlü müzik dergisi Billboard da merak edip bu şarkının “Wuhan pazarı”nı bulmuş.
Meğer bu şarkıyı Endonezyalı genç bir Müslüman DJ ve şarkıcı yeniden meşhur etmiş.
Rainch adlı 1.3 milyon takipçisi olan YouTube kanalında bu şarkının bir cover’ını yayınlamış.
O andan itibaren şarkının orjinali viral olarak yayılmaya başlamış.
*
Şarkı artık bir dünya fenomeni ve Güney Kore’nin K-Pop’una karşı Japonya’nın “City Pop” akımı olarak bütün dünyaya yayıldı...
*
Ne diyorum...
Viral, yani bulaşıcı bir “zamanın ruhu”nda hepimiz bir sürü bağışıklığına kapılıp gidiyoruz işte...
*
Üstelik de “Memleketin bunca sorunu varken”...
BİRAZ DA MEMLEKET MESELESİNE GİREYİM AMA ÇOK KENARINDAN
ÖNÜMDE son üç haftaya ait iki haber duruyor.
Birincisi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AB Konseyi Başkanı Charles Michel ile yaptığı telefon konuşması...
Cumhurbaşkanı, AB Başkanı’na şunu söylüyor:
“Türkiye geleceğini AB ile kurmayı tasavvur etmektedir...”
*
Öteki ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Saadet Partisi üyesi ve GİK Başkanı Oğuzhan Asiltürk’ü ziyaret etmesi...
Ve bunun yarattığı şu hava:
Saadet Partisi ‘millet ittifakı’ndan ayrılıyor...
Şimdi kendimi bir AKP yöneticisi yerine koyuyorum...
*
Acaba bu iki haberden hangisi daha heyecan verici?
İktidar yanlısı köşe yazarlarına ve televizyondaki konuşan destekçilere baktığım zaman, Saadet Partisi haberinin çok daha fazla heyecan verdiğini görüyorum.
*
Tabii ki o köşe yazarları ve ekran köşeleri kadar politikadan anlamam ama naçizane görüşüm şudur.
Bugün AKP’yi eski başarılı günlerine taşıyacak tek heyecan AB’ye tam üyelik perspektifini sağlayacak bir ekonomik, demokratik ve hukuksal reformdur...
Yöneticileri gelse bile tabanının gelip gelmeyeceği belli olmayan bir Saadet heyecanı umarım asıl heyecanın önünde bir güneş tutulması etkisi yaratmaz...
Ve nasılsa artık sandık torbada deyip reformlar unutulmaz...
KRALİÇE HANGİ AŞIYI YAPTIRDI BİLEN VAR MI
BUGÜNLERDE hangi ünlü hangi aşıyı yaptırmış merakla izliyorum.
İngiltere Kraliçesi Elizabeth ve eşi COVID-19 aşısı yaptırmış.
Tabii hemen haberin üstüne atladım.
Hangi aşıyı yaptırmış?
New York Times’taki haberi okudum.
Kongre binasına saldıran insanların başındaki boynuzun fiyatına kadar ayrıntı veren gazete, kraliçenin hangi aşıyı yaptırdığını yazmıyor.
Sonra BBC’nin haberine girdim.
Orada da yok...
Belli ki saray bunu özenle saklıyor...
Tahminim şu:
Amerikan-Alman yapımı Pfizer BioNTech aşısı yaptırdı.
Ama İngiliz Oxford aşısının itibarına zarar vermesin diye bunu sakladı...
KATKIDA BULUNANLAR
Sayfa Editörü: Firuzan Demir
Düzeltmen: Metin Usta
Tasarım ve Uygulama: Selma Songül Zengin
Paylaş