Paylaş
Ben o sıralar Hürriyet’in Ankara temsilcisiydim.
Filmin gerçek adı “Accused”dı. Türkiye’de “Sanık” adı altında gösterilmişti...
Baş kadın oyuncu Jodie Foster’dı...
Olay, hemen hemen hiç kadın gitmeyen bir bara gelen genç bir kadının bilardo masası üzerinde 4 erkek tarafından 2 saat boyunca tecavüze uğramasıydı.
Onlar tecavüz ederken bazıları da gülerek, kahkaha atarak hatta alkışlayarak seyrediyordu.
Filmde tecavüze uğrayan kadının adı Sarah Tobias’tı...
Kadın polise gidip şikâyette bulunuyor ve bir kadın savcı bu işin üzerine giderek 4 tecavüzcüyü mahkûm ettiriyordu.
Film çıktığı yıllarda büyük tartışmalara yol açmıştı.
Çünkü tecavüzcüler kadının bara tahrik edici elbiseyle geldiğini, kendilerini tahrik ettiğini ve kendi isteğiyle seviştiğini iddia ediyorlardı.
O günlerde filmi tecavüz olaylarına çok tepkili bir erkek olarak izlemiştim.
Meğer arkasında benim mesleğimi, yani gazeteciliği de çok ilgilendiren bir tartışma varmış.
TECAVÜZE UĞRAYAN KADINI ÇAPRAZ SORGUDA RECM
Filme konu olan bu iğrenç tecavüz olayı 1983 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Washington eyaletinde 100 bin kişilik bir kasabada meydana geldi.
37 yıl sonra o olayın gerçek belgeseli yapıldı ve “Trial By Media” adıyla Türkiye’de de gösterilmeye başlandı.
Dizinin yapımcıları arasında artık gerçek bir insan hakları savunucusu olan George Clooney de var.
Belgeselde, olayın geçtiği “Big Dan’s” isimli barı, o bilardo masasını ve tecavüzcüleri, alkışlayanların kim olduğunu ilk defa gördüm.
*
Mahkemenin hâkimi o günlerde çok tartışılan, hâlâ da tartışılmayla devam eden bir karar aldı ve davanın naklen yayınlanmasına izin verdi.
Dünyanın önde gelen televizyon kanalları, anchorman’leri olayı yerinde izledi.
Ve sonunda bu tecavüz davası büyük bir Amerikan sitcom’una dönüştü.
Ancak hâkim tecavüz kurbanının görüntüsünün çekilip yayınlanmasını yasakladı.
Ne var ki büyük bir hata yapıldı...
Kadının gerçek adını verdiler.
Cheryl Araujo adında 21 yaşında bir kadındı. İki çocuğu vardı.
*
Ama asıl felaket, kadının “çapraz sorgulaması” sırasında yaşandı...
Savunma avukatları genç kadını “Kuyruk sallayan hafifmeşrep kadın” gibi göstermek için öylesine acımasız sorularla kadının üzerine gittiler ki, sonunda tecavüz davası bir recme dönüştü.
*
Olayın bir de başka boyutu vardı.
Burası eski bir balina avcıları kasabasıydı.
100 bin kişilik nüfusun 15 bini Portekiz göçmeniydi. Tecavüzcülerin hepsi de
Portekiz asıllıydı.
Olay bir anda kasabada Portekizlilere karşı tepkiye dönüştü.
Portekiz asıllı kadınların büyük bölümü bile tecavüz davasını ırkçılık gibi sunmaya çalışıyordu.
SON SAHNE
BERAAT EDEN ALKIŞÇIYA KAPIDA DÖRT BİN ALKIŞ
SONUNDA jüri kararını açıkladı.
Önce tecavüze katılmayıp alkışlarla seyreden 2 kişi için karar verildi:
“Suçsuz...”
Sonra tecavüze katılan 4 kişiyle ilgili karar geldi.
“Suçlu...”
Mahkemeden sonra sanıklar dışarı çıkarılırken kapının önünde 4 bine yakın Portekizli kararı eleştiriyor, tecavüzcüleri neredeyse alkışlıyorlardı.
İnsan o sahneyi seyrederken, tecavüzü seyredenleri bir kere daha görüyor gibi oluyor...
Tecavüze uğrayan kadın suçluymuş gibi arka kapıdan kaçırılıyor ve ortadan kayboluyordu...
O günden sonra Cheryl Araujo’dan kimse bir haber alamadı. Kasabada konuşulan tek şey, çocukları ve eşiyle başka bir şehre yerleşip yeni bir hayat kurduğuydu.
*
1986 yılında Miami polis kayıtlarına bir trafik kazası olayı geçti.
24 yaşında bir kadın, iki çocuğu ile araba kazası geçirmişti.
Kadın kazada ölmüş, iki çocuğu ise yaralı olarak kurtulmuştu.
Kadının adı Cheryl Araujo idi...
*
Bu haber ülkenin hiçbir büyük gazetesinde yer almadı...
İki büyük haber ajansı küçük bir haber geçti...
“Genç kadının kanında alkol veya uyuşturucu bulunmamıştı...”
Ancak 6 ay sonra Washington Post gazetesinin bir haberinde, kadının kanında, normal sınırın 3 katı üzerinde alkol bulunduğu yazıldı....
*
Yirminci yüzyılın en trajik tecavüz dosyası bu kazayla kapatıldı. Dört tecavüzcüye gelince...
Altı yıl hapis yatıp çıktılar...
MASUMİYET MÜZESİ’NİN KOLEKSİYONCUSU KİM OLUR
VİRÜSTEN başka bir şey konuşmadığımız şu karantina günlerinde bazı insanlar başka bir şeyi konuşuyor. Streaming dünyasında belki de Türkiye’yi en çok konuşturacak olay olmaya aday bir iş bu...
*
Kulağıma geldiğine göre şu an dünyanın en büyük 3 streaming platformundan biri olan Amazon Prime, Orhan Pamuk’un “Masumiyet Müzesi” romanını dizi olarak çekmek için görüşmeleri bayağı ilerletmiş.
Başka platformların da çok ilgilendiği romanın kahramanını kimin oynayacağı konusu bile masadaymış.
Romanın erkek kahramanı, sevdiği kadının evinden topladığı parçalarla müze kuran Kemal Basmacı...
İlk aşkına sonuna kadar bağlı romantik bir erkek...
Casting yapılırken kimler konuşuluyor bilmiyorum ama ben o karaktere bakınca Kıvanç Tatlıtuğ’u görüyorum...
Eminim böyle bir kadro “Masumiyet Müzesi”ne bir “Roma” prestiji de getirir...
Ayrıca streaming platformlar yaygınlaştıktan sonra dizi film pazarında öncülüğü İspanya’ya kaptıran Türkiye için de bu çok iyi bir atılım fırsatı olur.
BU DİZİ YENİ ‘ROMA’ FİLMİ OLABİLİR Mİ
NEDENSE bu haberi duyunca anında aklıma “Roma” filmi geldi...
O film Netflix için ne idiyse, bu da Amazon için o olabilir mi diye düşündüm.
Tabii böyle düşününce de filmi kimin yöneteceği sorusu aklıma geldi.
“Roma”yı Meksikalı yönetmen Alfonso Cuaron gibi büyük bir yönetmen çekmişti.
Herhalde “Masumiyet Müzesi”ni o çapta bir yönetmen çekmeli...
Orhan Pamuk’un en Yeşilçam romanıdır bu.
Hikâyesi dizi olmaya çok müsait.
Ferzan Özpetek romanı filme çekmeyi çok istiyordu... Eminim Çağan Irmak’ın da aklından geçiyordur.
HİÇ İSTEMEDEN BİR İNSANIN KALBİNİ KIRMAK
PAZAR günü milli sporcuların 19 Mayıs Bayramı için Apple Music’te yaptıkları dinleme listelerini yazmıştım.
Paralimpik Olimpiyatlar tekerlekli sandalye tenisine katılan sporcumuz Büşra Ün, yazımın başlığına üzülmüş.
“Bir genç kız tekerlekli sandalyede neler dinler” demiştim.
“Ben genelimle değil, yaptığım sporla konuşulmak istiyorum” diyor.
Başlığın kırıcı olduğunu hiç düşünmemiştim. Ama tabii ki böyle bir hassasiyeti varsa onu da anlamak gerekir.
O nedenle arayıp sohbet ettim. İnşallah gönlünü alabilmişimdir.
Paylaş