Bu sembolik karakteri biliyorduk…
***
Ama “İplemeyen…”, “Takmayan”, “Koyver gitsin” diyen dördüncü maymun…
İşte o yeni icat edildi…
***
Bir tarafta “Hayır” diyene “Hain”, “Terörist” diye saydıran…
Öteki tarafta “Evet” diyene “Satılmış”, “Faşist” damgası yapıştıran…
Ancak bu kelimeleri dinlemeye zorlanan kulaklar...
Veya yüzde 51’i “Hayır” demiş...
Neticede bir askeri darbe anayasasına yüzde 65, ötekine yüzde 92 “Evet” demiş halk, bu defa tam ortasından bölünmüş olacak...
Yani ilk sivil anayasa girişimimiz, böyle ortasından bölünmüş iki millet yaratacak...
Ve biz de bununla, “Demokrasinin zaferi” diye övüneceğiz...
***
“Evet” veya “Hayır”...
Yüzde 50’miz birine, öteki yüzde 50’miz birine sevinebilir veya üzülebilir...
Benim kurduğum hayal hepimizin sevineceği bir sonuç...
AKP’nin, en kenardaki oyların bile muhabbetine ihtiyacı olduğu bir dönem...
Ama bir bakıyorum... Sanki gizli bir el ‘Evet’e karşı kampanya yapıyor. Sanki kendi ayağına kurşun sıkıyor.
Bir bakıyorsunuz, bir gecede 4 binden fazla insan devletten atılıyor...
Manzara tıpkı tek parti dönemindeki Dil Tarih Coğrafya tasfiyesi, 1951’deki büyük komünist tevkifatı gibi...
Benim için mesela aynı gün ülkenin hem Cumhurbaşkanı hem Başbakanı ile görüşebilmek büyük bir şanstır.
Şanslı gazeteci olarak güne, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Başbakanı Hüseyin Özgürgün’le başlıyoruz.
Öğle yemeğini ise Cumhurbaşkanı ile yiyeceğiz.
Hürriyet’in şehirlerle buluşmalar programı ilk defa bir başka ülkeyle buluşma modeli altında yapılıyor.
***
Daha havaalanında, yer personeli neredeyse onu linç etmeye kalkacak...
Daha havaalanından çıkarken gözaltına alıp savcıya çıkartacak, iki dakika sonra tutuklatacaksın...
***
Hakkında 5 yıla kadar hapis cezası istemiyle içeride tutacak, daha kim bilir kaç ay orada bırakacaksın...
***
- Sonra iki tane mafya bozuntusu serseri, elinde silahla devlet meydanında poz verecek, bu fotoğrafı sosyal medyada yayacak ve altına da en pervasız şekilde,
İKİ gündür Justin Timberlake’in “Can’t Stop The Feeling” şarkısından hazırlanmış video klibini izliyorum.
* * *
Harika bir şarkı...
Kıpır kıpır....
Dünyanın birçok şehrinde çekilmiş...
Güler yüzlü insanlar şarkının ritmine uyarak ve söyleyerek dans ediyorlar...
* * *
Klip şu yazıyla başlıyor:
1- 1990’lı yılların ortasında bir gün...
Otuzlu yaşlarının ortasındaki genç adam “Ben bu işi yapamıyorum. Lütfen kovun beni” dedi...
Bu sözleri şirketin yönetim kurulu üyelerine söylemişti.
Üyeler hayretle yüzüne baktılar.
Konuşan insan, şirketin CEO’suydu ama daha da önemli bir özelliği vardı...
Şirketin kurucusu ve sahibiydi...
Hayatlarında ilk defa böyle bir şeyle karşılaşıyorlardı...
Şirketin sahibi, yönetim kurulu üyelerine resmen
Ahlaken, siyaseten, sokağa inmeyen, genç bir duygu ayaklanmasında...
Karakter harabesine dönmüş ülkemde, hepimize şahsiyet dersi verecek bir şeyler...
***
Öyle devasa, muazzam bir şey değil beklediğim...
Öyle kefen giyip sokağa fırlama, “Canım sana feda” falan gibi riya ve yalakalık kokan bir şey de değil...
***
Küçük... Bugünün yeni kalantorunun gözünde sinekten bile küçük bir şey...
Genç bir ruhun, delikanlı bir şahsiyetin, ta şurasından kopup gelen bir meydan okuma...