Belki garip gelebilir. Yine de soralım: “Tiyatroda oynanan bir oyundan yola çıkıp Konak Meydanı’na İzmir’in Kurtuluşu’nu da simgeleyen bir heykel dikilebilir mi?”
Geçtiğimiz günlerde böyle bir girişim başlatılmıştı gerçekten. Başarılı bir yapı kooperatifi, Ege Koop, kitap olarak da yayınlanmış olan yüzbaşı Şerafettin’in yaşam öyküsünden yola çıkarak bir oyun yazma ve ayrıca temsil etme konusunda Han Tiyatrosu ile anlaşmış, sonunda da “Kordon’da Nal Sesleri” adlı oyun, Sabancı Kültür Merkezi’nde bir “tiyatro olayı” olarak, “Ege Koop’un sanata katkılarıyla” sunulmuştu. Temsili izlemeye gelenler ise, İzmir’in ileri gelenlerinin de yer aldığı, Ege Koop’un davetlileriydi. İzmir’den sürülüp atıldı Temsil öncesi dağıtılan kitapçıklarla Ege Koop’un “25 yılda yüzbin kişiye ulaşan Dev Bir Aile” olarak tanıtımı yapılırken, bir yandan da 9 Eylül 1922’de Hükümet Konağı’na Türk Bayrağı’nı çeken yüzbaşı Şerafettin’in Konak Meydanı’nda heykelinin dikilmesi için imza toplanıyordu. Öncelikle analım, İzmir’e ilk giren öncü bölüğün komutanı yüzbaşı Şerafettin’i saygı ve rahmetle. Ve düşünelim yine de: Kurtuluş Savaşı’nı kanlarıyla, canlarıyla Büyük Zafer’e ulaştırmış olanları, asker ya da subay, biri ötekinden daha “kahraman” diye ayırmak düşünülebilir mi? İzmir’den düşmanın sürülmesiyle sonuçlanan Büyük Zafer’i, Hükümet Konağı’na Türk Bayrağı’nın çekilişiyle simgeleştirmek, İstanbul’un Fethi’ni uyduruk bir efsaneyle Ulubatlı Hasan’la yüceltenleri anımsatmıyor mu? Doğrudur: 15 Mayıs 1919’da İzmir’i işgal ederek Kurtuluş Savaşımızı tetikleyen Yunan, 9 Eylül 1922’de yine İzmir’den sürülüp atılmıştır. O günün “ilk kurşun”u ve o ilk kurşunun onuruyla “şehit” olan Hasan Tahsin’in heykeli Konak Meydanı’ndadır. Ya Büyük Zafer’in heykeli? O da Pasaport’ta şahlanmış at üzerinde durur. O anıtın kaidesini yakından inceleyenler bir ulusun kutsal kavgasının derin anlamının nasıl yansıtıldığını göreceklerdir. Niye bir anıtı olmasın Yine de “9 Eylül 1922 İzmir’i” niye bir anıt olmasın! Olmalı da. Ne var ki, o gün Kurtuluş’un bayrağının İzmir’de yalnız Hükümet Konağı’nda değil, Sarıkışla’da da, Kadifekale’de de bir ulusun bağımsızlık coşkusuyla çekildiğini unutmayarak,. Ve Konak’ta değil, İzmir’e bakan yüksek bir tepede, dolu dizgin şahlanmış atlarıyla gelen süvarilerle İzmir’e akar gibi gelen bağımsızlık inancıyla.Dedik ki, “Tiyatroda oynanan bir oyundan yola çıkarak Konak Meydanı’na İzmir’in Kurtuluşu’nu da simgeleyen bir heykel dikilebilir mi?” Heykelden söz ettik de, tiyatrosu ne oldu? Onu da gelecek yazımızda görelim.