Metin And... Bir tiyatro andı

1 Ekim. Sonbahar. Kışa daha var.Yine de giden biri var.Gerçi ömür dinlemez baharı kışı, tükendiği an bir ‘eyvah’ çeker o ömrü bilen her kişi.

Haberin Devamı

Metin And ölmüş.

Benim gençlik yıllarında, 1950 sonrası, Ankara dediğimiz o başkent, Kavaklıdere’de sona ererdi. Kavaklıdere’den Çankaya’ya uzun yokuşlu bir ıssızlık. Kavaklıdere’de bir son durak gibi sarı bir köşk. Sevda ve Cenap And’ların köşkü. Ve geride oldukça geniş bir üzüm bağı. Sanırdık ki, ünlü Kavaklıdere Şarapları o bağın üzümlerinden süzülür.

Yine bilmezdik Metin And’ı tanıdığımızda, annesinin büyük dayısı Cenap And ile Türkçülük Hareketi’nin ileri gelenlerinden ünlü Jöntürk Tunalı Hilmi’nin kızı Sevda And’ın çocukları olmadığından bu aileye alınmış olduğunu. Düşünmüşler, Galatasaray Lisesinden sonra İ.Ü. Hukuk Fakültesi’ni bitiren Metin Çavdar, “And” soyadını almakla Kavaklıdere Şaraplarının başına geçer diye.

Böyle bir geçmişten başlayıp Türk Kültürü’nü özellikle “temaşa sanatı” açısından derinliğine araştıran bir “bilim ve sanat adamı” olarak uğurlanan Metin And’ın yaşamı, kopyacı sanat düzenimizde bir ilk olarak anıtlaşan bir örnektir.

‘Metin And’ adının bilinir olması, Ankara’da büyük bir birikim sonrası perdelerini açan Devlet Tiyatrosu’nun temsilleri üzerine yazdığı eleştirilerdir. Değişik dergi ve gazetelerde yayınlanan tiyatro üzerine eleştiri yazılarımızla Adalet Sümer-Ağaoğlu, Güner Sümer, Özdemir Nutku ve Metin And, bizlerin tanışıp kaynaştığımız yıllardır o dönem. 1961’da “Coppelia” nın Devlet Balesi’nin ilk Türk bale temsili olarak sahneye çıkışıyla Metin And’ın ayrıca bale üzerine yoğunlaşması başlar.

O günlerin Ankara tiyatro ortamında Türk tiyatrosu’nun Karagöz, Ortaoyunu gibi geleneksel oyunlarımızdan kaynaklanması gerektiği tartışılırkan Metin And’ın geleneksel olanı yabancı kaynaklardan araştırmaya koyulduğu anlaşılıyor.

Sonuç: Akademik kökenli olmadığı halde nice bilim adamının kıskanacağı birbirinden değerli araştırma ürünü yapıtlarıyla, Ankara DTCF Tiyatro Kürsüsü’nün kuruluşuna gönül vermiş Prof.Dr. Metin And.

Ve “ironik” bir sonuç: Kültür yaşantısına sevdasıyla başladığı tiyatroya son yıllarda, vaktin boşa harcanacağı gerekçesiyle, hiç gitmediğini söylerdi Metin And.

Devlet Tiyatroları, geleneksel olarak, 1 Ekim’de perdelerini açar.

Ve Metin And, 1 Ekim’de ölmüş.

Yazarın Tüm Yazıları