Yeniden umutlanacağımız bir yıl olması dileğiyle

UMUT, öyle sihirli bir kelime ki; ne kadar zor durumda olursanız olun, sizi bu zorlukların içinden çekip düze çıkaracak gücü veren duyguyu tanımlıyor.

O nedenle, insanın başına gelebilecek en kötü şeylerin başında umutsuzluk gelir.

Yeni yıl yazısı yazmak için oturduğumda ilk aklıma gelen "umut" oldu... Nedeni açık; özellikle son aylarda toplumun tüm kesimlerinde büyük bir umutsuzluk yayılmaya başladı, herkesi etkiler hale geldi. Haberlere baktığınızda, umutsuzluğun nasıl hızla yayıldığını, nedenleriyle birlikte, açıkca görüyorsunuz.

İnsanlar nasıl umutsuz olmasınlar ki...

Türkiye uzun süredir halkı ortasından ikiye bölen sert kamplaşma içinde yaşıyor, hálá çağdışı bir dünya görüşüne, yönetim anlayışına sahip yöneticiler işbaşında olabiliyor, devlet kurumları arasındaki ahenk bozuldu, bir türlü yeniden kurulamıyor.

"Başbakanın doktoru" diye rektör ataması yapan bir Cumhurbaşkanımız var, dağbaşındaki çobanın bile "dinleniyorum" kaygısıyla telefonda rahat konuşamadığı, "Akşam sarhoş olup telefonda kızdığımız birilerine küfretme hakkımızın" bile elimizden alındığı bir ortam yaratıldı, devletin her kademesinde görülmedik kadrolaşma tam gaz devam ediyor, devletin güvenlik kurumlarında bile tarikat bağlantılı "hakimiyet savaşı" yaşanabiliyor, tüm işalemi üzerinde, eleştiri gelen, gelebilecek olan tüm işadamları ve meslek kuruluşları üzerinde cumhuriyet tarihinde görülmedik "maliye baskısı" uygulayan bir ekonomi yönetimi, buna alet olabilecek bürokratlar bulunabiliyor.

Bu tehlikeyi göremeyen, sadece "varlıklarımızın değeri yükseldi" diye olaya bakan, ülkenin geleceğini karartacağını bildiği çağdışı yönetimleri alkışlayabilen, ancak kriz anında beceriksiz yönetimi ve AB hedefinin samimi olmadığını gören işalemimiz var. "Dogmadan demokrasi çıkarmış" gibi davranabilen, demokrasiye karşı en sert hareketlere göz yumabilen, demokrasi anlayışını türban sorununa endeksleyen, "tek tip basın" yaratma gayretlerini yok sayan aydınlarımız var. Tutuculuğu sol sayan, halkı dışlayan, çağdışı düşüncelerde direnen cumhuriyetçilerimiz, sorunlara somut projeler üretemeyen, bir türlü alternatif olamayan muhalefet partilerimiz var.

YEŞERTMEYE ÇALIŞMAK

Tüm bunların üzerine giderek derinleşen küresel kriz, krizi göremeyen, güven veremeyen, sorunu "dışarısının krizi" diye atlatmaya çalışan bir Hükümet eklenmiş durumda.

Son günlerdeki Filistin katliamı, oradan gelen görüntüler de işin tuzu biberi oldu, tabi ki...

Her gün yanı başınızda, çevrenizde birileri işten çıkarılıyor, işten çıkarılmayanların da "ne zaman atılacağım" diye sabah işe gittiği bir dönemi yaşıyoruz...

Bütün bu saydıklarımız, son dönemde giderek koyulaşan umutsuzluk ortamını oluşturan örneklerden, sadece birkaçı. Nasıl umutsuz olunmasın ki...

Başbakanımızın eleştirinin en küçüğüne bile tahammülü yok. "Sorunları bakanlara iletin, düzeltilmezse haber yapın" diyecek kadar basına düşman bir tutum içinde. Bir sonraki aşamada "haber yazılmasına, halkın bilgi almasına gerek yoktur" demesini bekliyoruz artık.

Başbakanımızın tüm aksi yöndeki çabalarına rağmen, bu somut gerçekler yazılıyor, çiziliyor.

Gelişmeleri izleyenler, sorunları yaşayanlar giderek koyulaşan bir umutsuzluk içinde.

Bu nedenle 2009 yılının "yeniden umutların yeşerdiği bir yıl olması"nı diliyorum.

Bunun zor olduğunu biliyorum ama mutlaka bir çıkış yolu bulunacağı da açık. Ülke olarak da kişisel olarak da bu çıkış yolunu bulmak, umudu yeniden yeşertmek için çalışmak zorundayız. Zaten hayat da, bir yanıyla da güzel olan, bu mücadeleyle geçmiyor mu?

Hepinize sağlıklı, mutlu ama her şeyden önce umutlu bir yıl diliyorum.
Yazarın Tüm Yazıları