Üretim aÄŸustosta düÅŸtü ama eylülde canlı

DÜN açıklanan ağustos ayına ilişkin üretim verileri, artış trendinin yavaşladığını gösteriyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre ağustos ayında üretim yüzde 3.8 oranında arttı. Piyasa beklentileri yüzde 5 civarındaydı.

Takvim ve mevsimsel etkilerden arındırıldığında temmuz ayındaki yüzde 2.6’lık yükselişten sonra üretim ağustosta aynı oranda küçülmüş olarak gözüküyor. Piyasa uzmanları, bu üretim rakamını Merkez Bankası’nın beklentileri doğrultusunda gerçekleşen bir rakam olarak değerlendirdiler. Dolayısıyla buradan yola çıkılarak, iç talep, cari açık, büyüme gibi makro dengelerin iyileşmeye başladığı yorumları yapmaya başladılar.
Ancak bunu söylemek için, yani yılın son çeyreğinde ekonominin daralıp, makul büyüme rakamlarına inileceğini söylemek için, henüz erken gözüküyor. Çünkü yine banka iktisatçıları, ağustos ayındaki düşük rakamlardan sonra eylül ayında ekonominin ve üretimin yeniden canlandığını açıkça görüyorlar. Eylül ayına ilişkin ilk ve öncü veriler böyle gösteriyor. Örneğin elektrik üretimi ağustos ayında yüzde 1 daralmıştı ama eylül ayında yüzde 10 oranında arttığı gözleniyor. Yanı sıra PMI imalat sanayi endeksi de ağustostaki 48.8’den sonra eylülde 51.5’e yükseldi. Pozitif takvim etkisinin de bulunduğu eylül ayında üretimin yüzde 8-9 gibi artacağını tahmin edenlerin sayısı fazla.
Yılın son çeyreğinde ihracatın da büyümeye katkısının yeniden artıya geçmesi bekleniyor. Dolayısıyla yılın son çeyreğindeki büyüme rakamının yüzde 5’ten aşağı gelmesi pek beklenmiyor. Bu da aynı zamanda, ithalata bağımlı ihracatın da katkısıyla, cari açık rakamlarının beklenen seviyelere inmeyeceğini bence gösteriyor. Ekonomi yönetimi daha aşağıda bir rakam telaffuz etmesine rağmen milli gelirin yüzde 10’u gibi bir cari açık rakamı gelirse sürpriz olmamalı.
Ancak bu tahminlerimiz küresel ekonomide çok büyük bir gerileme yaÅŸanmaması, mevcut seyrin korunması halinde geçerli. Mevcut seyrin korunmasından kastımız ise bir aÅŸağı bir yukarı, yıl sonuna kadar çok büyük olmayan dalgalı bir seyir... Büyük dalgalar yaÅŸanırsa, büyüme rakamının düşmesi de kaçınılmaz olacaktır.              Â
BAÅžBAKAN YÜZDE 3-3.5 BÜYÜMEYİ KABUL EDER Mİ?   Â
Dolayısıyla bu yıl büyüme rakamında çok fazla gerileme beklenmiyor, yüzde 6’dan aÅŸağı inmeyecek bir rakam makul gözüküyor. Ekonomi yönetiminin tahmini de bu seviyelerde.        Â
Ekonomi teknisyenleri, devam eden orta vadeli program ve 2012 yılı program ve bütçesi için 2012 yılında yüzde 3-3.5 arasında bir büyüme rakamının doğru olacağını söylüyorlar. Daha doğrusu makro dengeler için böyle bir rakamın baz alınması gerektiği görüşündeler.
Ancak bu rakam tabii ki ekonomi bürokratlarının makro dengeler için uygun gördükleri rakam. Açıkçası BaÅŸbakan Tayyip ErdoÄŸan’ın bu rakama razı olup olmayacağı henüz bilinmiyor. BaÅŸbakanın artırma ihtimali nedeniyle belirli bir rakam söylemekten kaçınıyorlar.Â
Başbakanın annesinin vefatı nedeniyle ertelen Yüksek Planlama Kurulu (YPK) toplantısının bu hafta sonunda yapılması bekleniyor. 17 Ekim’de 2012 yılı bütçesinin TBMM’ye verilecek olması nedeniyle en geç bu hafta sonunda bu makro dengelerin kesinleştirilmesi gerekiyor.
Piyasaların gözü orta vadeli program ve bütçede yer alacak rakamlara çevrildi. Hatta, bence abartılı biçimde, Türkiye’nin not artırımının orta vadeli program hedeflerine bağlı olduğunu söyleyen çok sayıda piyasa aktörü bulunuyor.
Böylesine belirsiz bir dönemde verilecek hedeflerin geçerliliğinin sorgulanacağı kesin ama bu beklenti oluşmuş gözüküyor.
Umarım makro dengeler açısından dengeli bir veri seti hazırlanabilir.
Yazarın Tüm Yazıları