Türkiye’nin riski daha hızlı büyüyor

DEVLET Bakanı Mehmet Şimşek, geçtiğimiz hafta da, IMF’yle ilgili çelişkili açıklamalarını devam ettirdi. Bir açıklamasında epeyce ileri gidip, "IMF’yle ekimde anlaşma yapsaydık şimdi çok daha kötü durumda olurduk" dedi.

Yani "İyi ki zamanında IMF ile anlaşma yapmamışız" demeye getiriyor.

Hafta sonunda yayımlanan bir bankanın iktisat raporundan bir bölümü size de aynen aktarıyorum, bakın işler nasıl değişiyor:

"Hafta içinde Fitch Ukrayna’nın kredi notunu B+’dan B seviyesine düşürdü. Fitch açıklamasında finansal sistemde artan stres kaynaklı olarak bankacılık ve kur krizi riskine değinirken; IMF programının uygulamasındaki başarıya ilişkin risklerden de bahsetti. Ayrıca Güney Afrika’nın kredi notunun düşürülebileceğine ilişkin haberler gelişmekte olan ülke kurlarının değer kaybetmesine neden oldu. Yükselen piyasa ekonomileri para birimlerindeki oynaklık, G7 ülkeleri para birimlerinden daha çok artış gösterdi.

Bir ay öncesine göre Şubat ayı ortasında ABD para tabanı 218 milyar dolar azaldı.

Türkiye’de sermaye piyasası endeksinin geçen haftaya göre düşüş göstermesine rağmen, yükselen piyasa ekonomilerinde sermaye piyasaları sınırlı yükselmeye devam etti. Tüm dünya sermaye piyasalarındaki kayıp ise sürüyor.

Gelişmekte olan ülkelerin risk primi (EMBI+ spread) artmaya devam ediyor. Genel EMBI+ spread 5 Şubat’a göre 12 Şubat itibariyle yüzde 5.1 artış gösterdi. Bu dönemde takip ettiğimiz ülkeler içinde en hızlı risk primi artışı yüzde 13.1 ile Türkiye’de gerçekleşti. En sınırlı artış ise yüzde 3.6 ile Güney Afrika’da oldu."

Özetle denilmek istenen şu ki; tüm gelişmekte olan ülkelerin paraları değer yitiriyor, çıkardığı kağıtların değeri azalıyor, riskleri büyüyor. Ancak Türkiye diğer gelişmekte olan ülkelere kıyasla artık krizden daha fazla etkileniyor, riski diğerlerinden daha hızlı yükseliyor.

Bu da gelişmekte olan ülkelerin ihtiyacı olan yabancı sermayeyi çekmekte Türkiye’nin alt sıralara düşmesi, daha az kaynak bulması anlamına geliyor.

BAŞBAKAN KRİZİN BİRKAÇ AYA BİTECEĞİNİ SANIYOR

Peki, Türkiye’nin diğer gelişmekte olan ülkelere kıyasla daha kötü görünmesinin nedeni ne?

Herhalde, başta IMF anlaşmasının gecikmesi olduğunu, artık herkes kabul ediyordur.

Yani Devlet Bakanı Mehmet Şimşek’in dediği gibi, "Ekim’de IMF ile anlaşma imzalasaydık şimdi daha kötü durumda olurduk" sözü tümüyle yanlış. Tersine, eğer şimdiye kadar IMF anlaşması imzalanmış olsaydı, Türkiye’nin riski diğerlerine oranla daha fazla büyümeyecekti.

Zaten hep dediğimiz de buydu; Türkiye IMF anlaşması yapınca işleri tümüyle halletmiş olmuyor ama en azından diğer gelişmekte olan ülkelerin arkasında kalmaz, ihtiyaç duyduğu yabancı kaynağı, en azından rakipleri kadar çekme imkanı olur. Bu da büyümenizin daha yüksek, işsizliğinizin daha az olması anlamına gelir...

Başbakanın da, Bakanın da arada söylediği gibi, bizim kendi yağımızla kavrulabileceğimiz, dışarıdan kaynak gelmese de belirli bir büyümeyle yolumuza devam edebileceğimiz, kendi tasarruflarımızla ülkeyi düze çıkaracağımız gibi sözler, içi boş, hamasi sözler..

Durumun böyle olmadığını, IMF ile anlaşma imzalayıp yabancı kaynağı ülkeye çekmedikten sonra 2009 yılında ekonominin en az yüzde 4-5 küçüleceğini onlar da çok iyi biliyorlar..

Siz bakmayın IMF’ye karşı da "Hamas edebiyatı" yaptıklarına... Bu iş hamasi sözlerle, delikanlılıkla politika yapmaya benzemez, "en azından aritmetik bilmek" gerekir..

Son TÜSİAD toplantısından sonra anlıyoruz ki; Başbakanın seçime kadar anlaşmaya niyeti olmadığı gibi, birkaç aya kadar da krizin biteceğini sanıyor. Yani bir süredir söylediğimiz gibi; seçimden sonra da büyük bir kaza olmazsa, anlaşma imzalamaya niyeti yok.

"Bana 6 ay sürer dediler, bunun iki ayı geçti, en fazla 4 ay kaldı, sıkın dişinizi" diyormuş...

Küresel kriz bittiğinde, hiçbir şey yapmazsak, bizde kriz etkisinin süreceğini de görmüyorlar.

Dişler nereye kadar dayanacak, dişlerle sınırlı kalacak mı, hep birlikte göreceğiz...

Yazarın Tüm Yazıları