Obama’nın modern Türkiye vurgusu ve ekonomi

ABD Başkanı Barack Obama’nın gelişinden önce Türkiye ile ilişkilerin yeni boyutu, Bush dönemine göre oluşacak farklılıkları çok tartışıldı. Herkesin üzerinde mutabık kaldığı konu; artık ABD’nin Türkiye için "ılımlı İslam" söyleminden vazgeçeceği yolundaydı.

Şahsen ABD Büyükelçiliği yetkililerinden aldığımız izlenim de bu şekildeydi ve Obama’nın muhalefet partileriyle görüşmesinde ısrar edilmesi, bence "ABD’nin sadece iktidar partisi ile değil, tüm Türkiye ile işbirliği istediğini" göstermesi açısından olumlu bir tutumdu.

Obama’nın ziyaretinde "ılımlı islam"ın yerine ne konulacağını, birçok kişi gibi ben de çok merak ediyordum. Obama’nın konuşmalarından anladığım kadarıyla bu söylem "modern ve müreffeh Türkiye" olarak formüle edilmeye çalışılmış.

Obama, Anıtkabir’de Şeref Defteri’ne "ABD’nin 44. Başkanı olarak, Türk-Amerikan ilişkilerini güçlendirmeyi, Atatürk’ün, halkına umut veren modern ve müreffeh bir demokrasi olarak Türkiye vizyonunu desteklemeyi ve ’Yurtta barış, dünyada barış’ ilkesini gerçekleştirmeyi sabırsızlıkla bekliyorum" diyerek, bu mesajı dillendirmiş oldu.

Burada "laiklik" vurgusu yoktu ama Cumhurbaşkanı ile görüşmeden sonra yaptığı açıklamada "laik cumhuriyet"ten söz etti. TBMM’deki konuşmasında ise belli ki Obama, İslam dünyasına mesaj vermeyi öne çıkarmıştı. Türkiye ile ilişkili konularda ise bir yandan bizim hoşumuza gidecek unsurları sayıp, öte yandan Ermeni meselesinde "demokrasilerin dinamik olduğunu", "tarihimizle sorunları halletmek gerektiği"ni söyleyerek, konuşmanın genel dengesini sağladı.

Bence Obama’nın verdiği mesajlardan öne çıkarılması gereken unsurlar "Türkiye’nin modern ve müreffeh" olması ve Doğu’ya giderken ABD’nin Türkiye ile gitmek istediği olmalı.

Obama’nın sözünü ettiği, "model ortaklık" tanımlamasının içinin, Türkiye’nin ekonomik gelişimini sağlayacak biçimde doldurulması gerektiğinin önemine dikkat çekmek istiyorum. Küresel krizle ilgili birlikte mücadelede etmenin yanısıra, ileriye dönük ekonomik işbirliği alanlarının artırılmasına çalışmak da hayati önem taşıyor.

Bu işbirliğinin bence "ülke insanlarının dini aidiyeti"ne bağlı olmadan geliştirilmesi önemli. Belki de Obama’nın "Ülkemizde çok sayıda Hıristiyanın yaşamasına rağmen, biz kendimizi Hırıstiyan bir ulus olarak görmüyoruz. Laik bir ülke, inanç ve hukuk üstünlüğüne bağlılık vaadini desteklemeye devam edeceğiz" sözleri de bu amaca dönüktü...

IMF de dibin görülmediğini teyit etti

BAŞKAN Obama, ABD’nin çıkarları için de artık barışa ihtiyaç olduğunu, Doğu ile barışmak ve işbirliği yapmak gerektiğini, bunu da Türkiye ile birlikte yapmak istediğini söyledi. Ancak bunu yaparken Obama’nın ricası "yanında gezdireceği arkadaşının üstünü başını düzeltmesi gerektiği" idi...

Yani birlikte yürümek için Türkiye’nin uluslararası sorunlarını çözmesini istedi...

Bence hamaseti bırakıp, sorun çözmek için bu tür akılcı bir yola biz de girmek zorundayız.

Bu uluslararası sorunları çözmek kadar; mevcut ekonomiyi anlamak için de geçerli.

Örneğin dünkü yazımda Devlet Bakanı Mehmet Şimşek’in henüz küresel krizin dibinin görülmediği yönündeki gerçekçi tahminini size aktarmıştım. Dün de IMF yönetiminden bu tahmini teyit eden yeni bir yorum geldi. IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn, ABD’deki ev fiyatlarının yakında en düşük seviyesine inebileceğini belirtirken, bu söylem henüz fiyatların dibe inmediğinin de bence bir itirafı idi.

Le Figaro gazetesine konuşan Kahn, "Krizin ne zaman biteceği" şeklindeki soruyu yanıtlarken bunun ilk belirtilerinin ABD’de görüleceğini belirtti ve ABD’deki ev fiyatlarının durumunun bunun ilk göstergesi olabileceğini ifade etti. ABD’deki ev fiyatlarının olabileceği en düşük seviyeye yakın olduğunu kaydeden IMF Başkanı, ekonominin 2010 yılının ilk döneminde düzelmesinin beklendiğini belirtti.

Unutmayalım ki; boş sözlerle beklenti yönetimi yapılmaz, sorun gerçekleri söyleyerek çözülür...
Yazarın Tüm Yazıları