Merkez, faizi indirerek riski artırabilir

BUGÜN açıklanacak enflasyon verilerinin ardından gözler yeniden Merkez Bankası’nın vereceği faiz kararında olacak. Piyasa oyuncuları son günlerde yaşananlara rağmen, Merkez Bankası’nın yine faiz indirimine gidebileceğini düşünüyor.

Ancak, Merkez Bankası’nın faiz kararı artık hiç de kolay verilemeyecek.

Dün itibariyle, piyasadaki faiz oranlarının, Merkez Bankası’nın şubat ayındaki faiz indiriminden önceki düzeylere yükseldiğini söylememiz lazım. Yani Merkez Bankası’nın faiz indirimleri, artık eskisi kadar piyasadaki faiz oranlarını etkileyemiyor. Merkez Bankası’nın "gösterge faiz" uygulamasının asıl nedeninin, piyasadaki faiz oranlarını belirlemek olduğu düşünülünce, normal olarak bakıldığında, artık Merkez Bankası’nın faiz indirimlerini durduracağını söylemek mümkün.

Merkez Bankası’nın karar vereceği tarihe kadar bu trend devam ederse, yani 19 Mart’taki Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısına kadar piyasa faizleri bu düzeyini korursa, tekrar faiz indirimine gitmek zorlaşacak.

Ancak piyasadaki beklenti, indirim kararındaki bu engele rağmen, "Merkez Bankası’nın bu kez Hazine’nin borçlanmasına yardım etmek için faizleri tekrar indirebileceği" yönünde.

Yani Hazine, seçimin etkisiyle, tam gaz harcamalara devam ederken, gelirler çok azaldığı için bütçe açığı büyüyor, dışarıdan da kaynak gelmediği için, bütçenin finansmanı için içborçlanmaya ağırlık verilmesi kaçınılmaz oluyor. Merkez Bankası da Hazine’nin artacak maliyetini azaltmak için gösterge faiz oranlarını indirmeye devam edecek gibi gözüküyor...

Bu bankaların işine gelen bir gelişme çünkü fonlama maliyetleri düşerken, sağlam ve kárlı bir plasman kalemi bulmuş olacaklar. Ancak bankalar karlarını artırırken, bu durum aynı zamanda tasarruf sahiplerini vuracak. Yani yüzde 10’luk faizle TL mevduatı yapanlar yandı.

Dış kaynak gelmeyince kurlar artar ve bu trend sürerse, zaten getirisi kalmayan TL mevduatları çözülüp, dövize olan talep yeniden artışa geçebilir. Bu ise kurları tekrar azdırır.

TASARRUFÇU KAYBEDİYOR

Bu oyun planı devam ettiği takdirde, kredi faiz oranlarının düşmesi ise beklenmemeli.

Bu gerçeklere rağmen hükümetin bankalara "kredi faiz oranlarını indirin" baskısı yapması sürpriz olmasın. Çünkü siyasette olduğu gibi ekonomide de piyasayı zorla bir yerlere getirme eğilimi gözleniyor. Dün AKP’ye yakın bir gazetede, bu doğrultuda manşet atılmıştı. Genellikle ekonomideki baskı, zaten bu gazete kanalıyla başlatılıyor...

Daha önce de sık sık yaşadığımız gibi; piyasanın gerçekleri, ne kadar siyasi baskı yaparsanız yapın kendi yolunu çizer. Afişe kredi faiz oranları, kamu bankaları kullanılarak düşürülebilir ama uygulamada "bir bankaya, batacağını göre göre birilerine ucuz kredi vermeye" ne kadar zorlayabilirsiniz? Zaten uygulamada sağlam müşteriye gerekli faiz indirimleri yapılıyor. Kaldı ki böyle bir krediyi veren banka yönetimi, hukuki olarak da suçlu duruma düşecektir.

Bu arada son ihracat rakamları da açıkça gösteriyor ki; ekonomideki daralma çok hızlı biçimde kendini göstermeye başladı. Yani üretimini daraltan, bırakın kárı hayatını sürdürmek için bile zorlanan reel sektör firmalarının sayısı, işsiz sayısı her geçen gün artıyor.

Yani Merkez Bankası’nın faizleri indirmeye devam etmesi, ne kadar baskı yapılırsa yapılsın, kredi faiz oranlarının düşmesini, reel sektöre daha fazla kaynak aktarımını beraberinde getirmeyecektir. Bu işten faydalanan sadece Hazine ve bankalar olur. Ancak onların kárı da günü kurtarmak adına olur çünkü Hazine’nin borç düzeyi yeniden artacak, bankaların vade riski de ileriye dönük olarak büyüyecek demektir...

Tüm bu sıkıntıları yaratan, ekonomiyi kilitleyen temel unsur ise hükümetin IMF ile anlaşma yapmayıp, dış kaynak açısından piyasalara güven verememiş olması.

Bence IMF ile anlaşma yapılmayışının sıkıntılarını daha yeni yaşamaya başladık...
Yazarın Tüm Yazıları