Merkez Bankası piyasaları tanımıyor

MERKEZ Bankası geçen cuma günkü döviz operasyonuyla, indirmek istediği kurları daha da yükseltti.

Yurt dışında yılın son haftası, tüm iyimserlik hesaplarına rağmen kötü geçti, bu hava bizi de etkiledi. Bizde yılın son haftasına bugün giriliyor ama yine belirsizlikle.
Cuma günkü Merkez Bankası’nın kur operasyonu gösterdi ki; hâlâ piyasalar Merkez’in ne yapmak istediğini, Merkez Bankası da piyasaların ihtiyaçlarını anlayabilmiş değil. Daha önce de olmuştu ama cuma günkü çok tipik bir operasyondu. Merkez, belli ki kurları düşürmek için, 1.5 milyar dolara yakın döviz satacağını duyurdu. Bunun üzerine kurlar aşağı geldi. İhaleye 1 milyar dolarlık teklif gelirken, Merkez sadece 50 milyon dolarlık satış yaptı. Bunun üzerine de dolar kuru yeniden 1.90’ın üzerine çıktı. Yani Merkez Bankası kurları düşüreceğim diye yola çıkıp, kurların normalin de üzerinde yükselmesine neden oldu.
Bir Merkez Bankası böylesine, ne olduğu belli olmayan bir operasyonu neden yapar?

Piyasa oyuncuları sadece tahminlerde bulunmakla yetiniyorlar ama hemen hemen hiçbiri Merkez’in ne yapmak istediğini tam olarak anlayabilmiş değil.

Her şeyden önce neden kurlar için harekete geçip böyle bir ihale açtığını anlayan yok. Madem kur seviyesini savunmayacaktı, neden böyle bir ihale yapacağım deyip, yüksek miktarda satış yapacağım dedi? Hem, neden kurları düşürmeyi bu kadar çok istiyor?

Kimi bankacılar “Acaba yılsonu ülke sıralamaları listesinde, bir üstte yer almak için kurları düşük tutup, milli geliri dolar bazında yüksek mi göstermek istiyorlar” diye soruyor.

Şahsen; örneğin dünyada 18. ülke yerine 17. ülke olmak için böyle bir operasyona girişeceklerini, daha çoğu ülkenin büyüme rakamları belli olmadan, çok kritik bir yarışa girdiklerini, bu nedenle böyle bir hesap yapıp harekete geçeceklerini zannetmiyorum.

Peki, neden bu kadar yüksek rakamda satacağım deyip de, komik bir rakam sattı?

Nedeni ne olursa olsun; böyle bir operasyonun sonuçta “Merkez Bankası’nın satacak döviz rezervi artık kalmadı” algısı yarattığı ortada.Yani bu tür operasyonlar yaparak Merkez Bankası ileride kurları durdurmak için elinde varolan psikolojik silahları da yitiriyor.

PİYASA KOMPLEKSİ

Neden bu kadar az sattığına gelince; resmi gerekçe “çoğu spekülatif talepti, ucuzdan alıp daha sonra yukarıdan satmak için alacaklara kar fırsatı vermedim” oluyor. İyi de, belli ki talebin karşılamadığınız büyük kısmı demek ki ihtiyaçtanmış ve kurlar bu nedenle yukarı çıktı.

Bir bankacı ise bu fiyasko operasyon için şöyle, ilginç bir tahminde bulundu: Bu bankacıya göre Merkez Bankası daha ilk yapması gereken işlerden birini beceremiyor ve aslında piyasaların ne kadar döviz talep ettiğini, kimin ne kadar ihtiyacı olup, ne kadarının spekülatif olabileceğini tahmin edemiyor. İşte bunu bilemediği için ihaleyi, kimden ne talep geldiğini görmek için yapıyor? Peki bu tahmin doğru ise Merkez Bankası’nın durumunun gerçekten çok daha kötü olduğunu göstermez mi? Merkez Bankası piyasa biriminin asıl işi bu değil mi? Rakamların yanı sıra sürekli piyasaların nabzını tutmadan, ihtiyaçları ve imkanları bilmeden nasıl operasyon yapılabilir ki? Peki, bu oluşan durumda yeni Başkan Erdem Başçı’nın, piyasalardaki yetişmiş, deneyimli bürokratları tasfiye edip, kendine bağlı çalışan araştırmacıları piyasaların yetkili makamlarına getirmesinin etkisi var mı?

Demek ki piyasa birimindekiler piyasaları yakından takip etmiyor. Sadece rakamlarla bu işin görülemeyeceği açık. Piyasa birimindekilerin sürekli piyasadakilerle, reel sektörle temasta olup, sürekli TL ve döviz talebini kontrol etmeleri, rakamlara yansımayan eğilimleri tespit etmeleri gerekir. Merkez Bankası’nın piyasa birimi ancak böyle çalışabilir. Ama, hem deneyimli kişileri oradan uzaklaştırır, hem de bu işi yapan uzmanların üzerinde “piyasayla içli dışlı olmayın, etkilenirsiniz” baskısı yaratırsanız, o kişilere güvenmiyor, yani güvenmediğiniz uzmanları bu makamlara getiriyorsunuz demektir. Piyasa yönetiminde başarılı olmak, kompleks yapmadan, piyasaların ihtiyacını, sürekli birebir temaslarla tespitten geçer.

Çok daha kritik bir sürece girilirken, bu anlayışla piyasaların yönetilmesi epey zor olacak.
Yazarın Tüm Yazıları