Merkez Bankası’na döviz müdahalesi baskısı artacak

DOLAR kuru geçen hafta 1.80 sınırına dayandı, geri döndü. Aslında geri döndüğünü söylemek için bence henüz erken. Bu hafta piyasalardaki dalgalanmanın devam etmesi beklenirken, kurların tekrar yukarı doğru gitmeyeceğinin garantisi de yok.

Hafta sonunda kurların bu kadar yükselmesi üzerine Merkez Bankası’nın kurlara müdahalesi konuşulmaya başladı. "Bu dalgalı kurdur yukarı da gider, aşağı da." diyenlerin kurlar biraz daha çıkmaya başladığında ne diyeceğini merak ediyorum.

Daha önce, Merkez Bankası’nın faiz kararları için, bazı piyasa oyuncularının da dillendirdiği ama asıl olarak Hükümetten gelen bir baskı vardı. Bir seçim öncesinde Merkez Bankası’nın faizleri indirmesi için yoğun bir baskı uyguladılar.Merkez Bankası son aylarda ciddi faiz indirimlerine gidince, Merkez Bankası’nı alkışlayıp "Geç oldu ama anladı" demeye başladılar.

Şimdi aynı kişilerin kurlardaki yukarı gidişi önlemek için Merkez Bankası’nın kurlara müdahale etmesi gerektiğini söyleyeceklerinden eminim. Yurtdışından kaynaklanan bir hareket olduğunu bile bile, bizim gibi gelişmekte olan ülkelerin bazılarının yüksek döviz rezervlerini eritmelerine rağmen kurlardaki artışı engelleyemediklerini, yani rezerv kaybetmekle kalındığını bile bile, bu koroya katılanlar da olacaktır.

Bizim de içinde bulunduğumuz bazı kişiler, "Faiz indirimleri hızlı oluyor, dışarısı kötü, bunun kurlar üzerinde ciddi artış etkisi olacaktır" dediklerinde, bizim faiz indirimlerine karşı olduğumuz, ranta dayalı ekonomik düzeni devam ettirmek istediğimiz söylendi. Halbuki bankaların, yani rantı asıl alacak kesimin bu faiz indirimlerini istediğini ama buna rağmen bu kadar hızlı gidilmemesini savunmuştuk ama yine onlar ranta karşı, bizler de yine rantcı olduk.

Şimdi de döviz satışları yaparak Merkez Bankası’ndan kura müdahale etmesi istenecek. Hem de bunların bir bölümü, yıllardır ihracatçı için kurların artmasını isteyenler olacak. Kurlarda önemli olanın istikrar olduğunu, dalgalı kurda istikrar için mali disiplinin korunması, gerekli tedbirlerin zamanında alınması gerektiğini, IMF ile anlaşma yapmakta çok geç kaldığımızı, her anlamda faturanın büyüdüğünü söylemiştik ama.

Olduk olmadık her yerde "millet iradesi" diyenler, bunu popülizm ve ucuzculukları için bahane edenler, kötü yönetimleri sonucu büyüyen fatura millete çıktığında ne diyecekler?

Babacan’ın Clinton’a ’kriz önlemi’ yanıtı neydi acaba

ABD Dışişleri Bakanı Hilary Clinton, çok az bir süre Ankara’da kaldı ama yaptıkları, söyledikleri epey bir süre daha konuşulacak kadar önemli bir ziyaret yaptı diyebiliriz.

Bence ABD’nin "ılımlı İslam" söyleminden vazgeçmesi, Başbakana "özgür basın demokrasi için şart" yanıtı verilmesi, ziyaretin önemli yanlarından bazıları idi.

Bu arada Clinton’n Dışışleri Bakanı Ali Babacan’la ekonomik kriz sohbeti yaptığını da duyduk. Ancak Babacan "Biz iyiyiz" dediğinde, Clinton’un "aldığımız önlemleri" sorması üzerine Babacan’ın ne yanıt verdiğini gazetelerden okuyamadık.

Büyük ihtimalle bizimkiler Babacan’ın bu yanıtını gazetelere sızdırmayacaklardır.

Bir düşünsenize; Babacan ne yanıt verebilir ki.

"Biz seçime kitlendik, IMF ile uzun zamandır her şey hazırdı ama onunla anlaşma bile imzalamadık, sadece seyrediyoruz" diyecek hali yok herhalde.

Ya da "Sadece Merkez Bankası 2 puan karşılık indirdi, BDDK kredi şartlarını biraz yumuşattı, bunlar bize yetti, krizi bu önlemlerle hallettik" diyebilir mi?

Ya da gerçekçi olup, "Bizim krizden az etkilenmemizin tek nedeni 2001 krizinden sonra bankacılık sektörünü konsolide edip, mali yapılarını sağlamlaştırmak" diyebilir. Ama bunun hemen ardından "Bunu da biz yapmadık bizden önceki koalisyon hükümeti döneminde bu zor kararlar alındı, adamlar ülke için gereken bu kararları aldılar ve seçim sandığına gömüldüler, biz de o zaman yapılanların nemasını yiyoruz" demesi gerekir ki, herhalde en azından Başbakandan fırça yemeyi göze alamayacağı için, bunları da söylememiştir.

Gerçekten, Babacan’ın "kriz için aldığımız önlemler" yanıtını çok merak ediyorum.
Yazarın Tüm Yazıları