Merkez bankaları zaman kazandırır, sorunu çözmez

MERKEZ bankaları önemli hatalar yaparlarsa, ekonomileri kötüye götürebilirler ama merkez bankaları tek başlarına ekonomiyi kurtarma kabiliyetine sahip değillerdir.

Bir başka deyişle merkez bankaları yaşanan ekonomik krizlerde ancak siyasi otoriteye zaman kazandırabilirler, sorunları çözemezler. Sorunları çözecek olan o ülkenin iktidarlarıdır, alınacak siyasi kararlardır. Yani para politikaları hiçbir zaman tek başlarına çözüm olamazlar, asıl belirleyici olan ekonomi politikalardır.

Bunu hatırlatma gereği duymamın nedeni ise hem yurt içinde hem de yurt dışında artık bu noktaya gelmiş olmamız. Önceki gün ABD Merkez Bankası FED’in sürpriz faiz indirimi, bence Merkez Bankalarının ekonomi yönetimindeki sınırlarını belirleyen bir karardı. Teknik olarak sıfır faize eşit bir faize yani 0.25’e inen faizlerde artık sona gelindi. Yani artık FED’in ABD ekonomisini kurtarmak için yapacağı fazla bir şey kalmadı. Elbette ufak tefek bazı ayarlamalar, piyasaları regüle edecek enstrümanları var ama 0.25’lik faiz oranı, "bir merkez bankasının kullanabileceği en güçlü silahı kullanmış olması" anlamına geliyor.

Tabi ki resesyona giren, gerilemesi bir türlü önlenemeyen ekonomiyi canlandırmak adına...

Bu karar beklendiği gibi piyasaları önce sevindirdi, FED’in kriz konusundaki duyarlılığını göstermesi olarak algılandı ama çok geçmeden "Bu atılabilecek son barutdu, işe yaramazsa ne olacak?" paniği başladı. Bence bu paniğin önümüzdeki dönemde daha büyümesi, tedirginliğin yoğunlaşması da beklenebilir.

Peki, bundan sonra ne olacak? FED, ABD yönetimine kazandırabileceği zamanı kazandırdı, yapabileceği şeyleri yaptı ve artık yapabileceklerinin sınırına geldi.

Şimdi iş ABD yönetimine kaldı. Şimdiye kadar krizi önleme başarılı olamadığı açık olan ABD yönetimi bundan sonra yeni liderlikle birlikte ne yapacağız, hep birlikte göreceğiz.

Yapılacaklar sadece ABD halkı için değil biz de dahil tüm dünya için önemli.

Hükümet, Merkez Bankası’nı sevmeye başladı

MERKEZ bankaları için geçerli bu gerçek, her ülke ekonomisi ve merkez bankası için geçerli. Başbakanın Merkez Bankası’na olan muhabbeti neden birdenbire arttı zannediyorsunuz?

Daha bayram öncesinde Başbakan "Merkez Bankası başkanımız bayram sonrası basına açıklama yaparak piyasaları rahatlatacak" dedi. Halbuki aynı Başbakan hem eski başkanı da hem yenisini işalemine şikayet edip, "Gidin Merkez Bankası’nın kapısına" diyordu.

Muhabbetinin artmasının nedeni ekonomik krizde merkez bankası’nın yaptıkları. Tabi ki Merkez bankalarının hükümetle muhabbetlerinin sınırı olmalı. Sürekli baskı yapan Hükümete yakın duracağız diye, faiz indirimlerini abartır, dengeleri bozarsanız, işte o zaman bu muhabbetin zararı ortaya çıkmış demektir.

Bugün Merkez Bankası bir faiz kararı daha alacak. Piyasa yarım puan indirim bekliyor ama şahsi kanaatim bu indirimin 1 puana kadar çıkabileceği yolunda. Bugün göreceğiz.

Bu karar Hükümetin baskısıyla karar aldığını tabi ki göstermeyecek ama Merkez Bankası yönetiminin, itibarı açısından çok daha dikkatli olması gereken bir dönem yaşayacağız.

Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, önceki gün yaptığı açıklamada önümüzdeki yıl belirsizliğin artacağını söyleyip, ihtimaller karşısında yapacaklarını saydı. Bu önlemler piyasaya güven vermek açısından olumlu ama o kadar kuvvetli dayanaklar olamaz. Örneğin bankalar ne kadar limit açılsa da "zor durumda kalacakları görüntüsü veririz" kaygısıyla Merkez Bankası’ndan döviz almaya o kadar yanaşmazlar.. Bunun gibi örnek çok...

Özetle bizde de Merkez Bankası Hükümete zaman kazandırdı, sıra siyasi kararlarda...
Yazarın Tüm Yazıları