Küresel kriz ve OVP hedefleri

HAFTA sonunda gelişmiş ülke maliye bakanları ve Merkez Bankası başkanları toplantısından sonra çıkan haberler, bana yeniden orta vadeli program (OVP) hedeflerini hatırlattı.

OVP hedefleri yayımlandı, bugün 2012 yılı bütçe ve program hedefleri TBMM’ye sunuluyor ama piyasaların asıl baktığı yer 23 Ekim’de yapılacak AB liderler Zirvesi ile 3-4 Kasım’da yapılacak G-20 liderler zirvesi olacak.
Bir başka deyişle OVP ve 2012 yılı bütçe program hedefleri bu toplantılarda alınacak kararlarla bir anlam kazanacak. Konulan hedeflerin tutup tutmayacağı küresel ekonomideki gidişata göre belirlenecek. “Ekonomik dengeleri belirlemek TBMM’nin inisiyafitinde, Millet iradesi ne derse o olur” diyenler küresel krize karşı alınacak önlemlere ve bunun piyasalar tarafından benimsenip benimsenmeyeceğine bakıp, yine bu sözleri söyleyebilirler mi? Küreselleşme dediğimiz bu işte; sizin ulusal iradeniz de, ekonomik gidişatta belirleyiciliğiniz de, İran’a karşı radar üssüne izin verip yarın başka kararlar alabileceğiniz de, Libya’da NATO’ya karşı çıkıp, sonra en büyük destekçisi olmanız da hep bu gerçeğin sonucu.
Onun için politikacıların bir türlü vazgeçemediği hamaset nutukları da, milli irade güzellemeleri de bir yere kadar, küresel gerçekler var.
Ekonomideki küresel gerçeklere gelince; hafta sonunda krize karşı alınacak önlemler konusunda gelişmiş ülkeler arasında yine görüş ayrılığı çıktı. ABD Maliye Bakanı başta olmak üzere, Kanada, Avustralya, Japonya, Almanya gibi en büyükler ortaya atılan “Avrupa’nin krizi için IMF’nin daha aktif devreye girmesi, bunun için IMF kaynaklarının artırılması” önerisine karşı çıktılar. Nedeni açık; ABD ve diğer gelişmiş ülkeler, Avrupa’nın içine girdiği krizden kendisinin çıkması gerektiği, daha doğrusu bedelini kendi başına ödemesi gerektiği görüşündeler. 2008’de küresel kriz çıktığında G-20 birlikte hareket etti ama sonradan ülkelerin menfaatleri çatıştığı için ortak karar alamaz oldular. Son olarak kriz yeniden canlanınca, “yeniden G-20 ortak hareket etmeye başladı” denilmeye başlandı. Ama öyle olmadığı,menfaatlerin çok farklılaştığı ve ABD’nin “ben bedel ödedim” deyip, bazı Avrupa ülkeleri ve bankalarının bedel ödemesi gerektiğinde ısrar ettiği artık açıkca ortada.
2012’DE KÜRESEL KRİZ DERİNLEŞİRSE
G-20 toplantılarına katılan bakan ve bürokratlarımızın da son dönemde piyasaya güven vermek için “G-20 yeniden ortak karar almaya başlıyor” dediklerine şahit olduk. Bence sadece kamuoyuna söylemediler, OVP ve bütçeyi hazırlarken de bu varsayıma göre hareket ettiler. Zaten OVP hedeflerine baktığınızda Avrupa’da ve ABD’de artık toparlanmanın başlayacağının, iyileşmenin devam edeceğinin baz alındığını açıkça görüyorsunuz.
Soru şu; eğer Avrupa yine gerekli kararları alamaz, bedel ödemeye yanaşmaz da, küresel kriz 2012’de derinleşir ve finansal kesim başta olmak üzere daha büyük sıkıntılar yaşanırsa, o zaman ne olacak? Elbette bu hedefleri belirlerken bir baz senaryo almak zorundasınız, belirsizlik var diye hedef belirlememezlik edemezsiniz ama acaba daha temkinli bir senaryo baz alınsa daha mı iyi olurdu demeden de edemiyorum.
Bir düşünsenize; kötümser senaryo gerçek olursa, 2012 yılı için 1.73’lük kur, ihracatta ithalattan fazla artış, 12 milyar dolarlık özelleştirme geliri ve gelirlerdeki artış nedeniyle mali disiplinin devam edeceği üzerine kurduğunuz senaryo ne olur?
Yine de yüzde 4 büyüyeceğim derseniz, içtalebe yüklenirseniz enflasyon ne olur?
Bence 2012 yılı ekonomi yönetimi açısından oldukça sıkıntılı bir yıl olacak.
Yazarın Tüm Yazıları