BUGÜNLERDE seçim sonuçlarını analiz eden çok sayıda yazı okuyacaksınız. Siyasi olarak yapılacak analizlerin yanısıra bu sonuçların ekonomiden nasıl etkilendiği ve ekonomiyi nasıl etkileyeceği de önümüzdeki günlerde yoğun olarak tartışılacak.
Daha çok AKP’ye yakın yorumcular tarafından, küresel ekonomik krizin AKP’nin oylarını olumsuz etkilediği söylenip, "Aslında siyasi olarak Başbakanın tavrının etkisi yok ama bizim olmayan krizin olumsuz etkisini ister istemez biz gördük" denilmeye çalışılıyor.
2001’de yaşanan krizin koalisyonun ortağı 3 partiyi birden sandığa gömdüğünü hatırlıyorum da, yaşanan krizin AKP Hükümeti’nin oylarını olumsuz etkilediğini söylemem mümkün olamıyor.
Elbette krizin etkisi olmuştur ama şahsi düşüncem; halkın, abartılan tek adamlığa tepkisinin, baskıcı tavıra karşı duruşunun, AKP’nin oylarının düşmesinde, ekonomik krizden çok daha önemli rol oynadığı yönünde.
Sanayisi güçlü olan illerde AKP’nin, belediye başkanlıklarını kaybetmese bile, önemli oy kayıplarına uğradığı bir gerçek. Ancak belediye başkanlığını değiştirme aşamasına bile gelmediğine göre, bence ancak "krizin etkilerinin sandığa daha yeni yansımaya başladığını" söyleyebiliriz.
Bu da, AKP’nin bundan sonraki işinin çok daha zor olduğunun bir kanıtı.
Şurası gerçek ki, yerel seçimler bu yılın sonbaharında yapılmış olsaydı, krizin etkilerini çok daha fazla görecek, dolayısıyla AKP’nin oylarının mevcut orandan çok daha aşağıda gerçekleştiğini görecektik.
AKP böyle bir analiz yapacak mı, buna göre davranacak mı bilemiyoruz.
AKP’nin görmesi gereken gerçeklerin başında, "küresel krizi yok saymanın faydadan çok zarar getirdiği" geliyor. Aynı konuda önlem almak yerine "bir şey olmaz" demenin, işsizlik gibi somut gerçekler için işalemini suçlamanın, bence bir yararı olmadı, aksine zarar verdi.
AKP ve CHP’nin analizlerinin önemi
BAZI kendine yakın medya organlarında AKP’nin oy kaybına "güvenoyu aldı" bile denildi.
Umarım AKP yönetimi, böyle basit bir analiz yaparak kendini tatmin etmek yerine, gerçekten neden oy kaybına uğradığını daha gerçekci olarak araştırır.
Bunu şunun için söylüyorum ki; eğer AKP siyasi analizini rasyonel yaparsa, artık partilere, işalemine, sendikalara, medyaya, yani önüne gelene çatmaktan vazgeçip, herkesin kendi işini yapmasını engellemeye çalışmaz, eleştirilere karşı daha hazımlı davranır. Bunun bir neticesi olarak da işbirliğine, daha yumuşak bir siyasi ortama doğru adım atılmış olur.
Yine düzgün bir analiz yaptığı takdirde, AKP iktidarı ekonomide de bir an önce gerçekleri kabul edip, geniş bir mutabakatla istenen IMF anlaşmasını yapar, dış kaynak temin eder, ülkenin geleceğine katkı yapacak IMF’in de istediği yapısal tedbirleri alır diye düşünüyorum. Bunun için de şimdiye kadar suçladığı tüm kesimlerle masaya oturup, ülkenin geleceği için atılacak adımları, imkanları da göz önünde tutarak, birlikte atmak ihtiyacını duyar.
İşte AKP’nin seçim sonuçlarını rasyonel bir analize tutması bu açılardan çok önemli.
Tabii ki sadece AKP’nin değil, muhalefet partilerinin de seçim sonuçlarını rasyonel bir biçimde analiz etmesi gerekiyor. Yine bu partilerin düzgün analiz yapmaları ve ona göre davranmaları da ülkenin lehine, demokrasinin gelişmesi için çok önemli olacaktır.
Örneğin; Deniz Baykal’ın bu seçimde öne çıkan aktörleri, bunların yanına genç ekipler de katarak, parti yönetimine dahil etmesi, artık misyonlarını doldurmuş bazı eski yöneticilere veda etmesi ve yeni bir vizyonla yeni seçimlere hazırlanması gerekiyor. Hiç oy alamadığı bölgelerde şimdiden çalışmaya başlamak, etnik analizler yerine daha sınıfsal bakış açısıyla doğu ve güneydoğuya, hatta iç anadolu bölgesine yaklaşması gerekiyor. Artık çağdaş sosyal politika araçlarını öne çıkararak kapsamlı bir politika değişikliğine gitmesi gerekiyor.
Seçim sonuçları için partiler akılcı analizler yaparlarsa, bundan herkes yararlanır.