IMF yeni teklifi ile ’top hükümette’ dedi

IMF’in geçen haftaki açıklaması, Türkiye ile IMF ilişkilerinin yeni bir yola girmesine neden oldu.

IMF yaptığı açıklama ile gönderdikleri yeni teklif doğrultusunda, Türkiye’den davet beklediklerini söyleyince, bu kez hükümetin biraz şaşırdığını söylemeliyiz.

IMF bu yeni atağı ile birlikte "IMF ile Türkiye ilişkilerinde anlaşmanın sağlanabilmesi için biz gerekli esnekliği tanıyoruz" mesajını vermiş oldu.

Bu atağı ile Başbakanın sürekli olarak "Bize kabul edilemez taleplerle geldiler" sözünü bir anlamda çürütmüş oldu. Yani anlaşma konusunda top hükümete geçmiş oldu.

IMF’in bu atağından sonra hükümetten gelen çelişkili açıklamalar, bence içine girdikleri bu yeni durumun telaşını da gösteriyordu. Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, gelir idaresinde esneklik teklif edildiğini, çapraz vergi denetiminde yeni bir teklif olmadığını söyledi. Başbakan, Bakan Şimşek’in bu açıklamalarının hemen ardından önce yeni bir teklif filan gelmediğini söyledi ama hafta sonunda Eskişehir’de yaptığı konuşmada, yeni bir teklif geldiğini kabul etti. Ama hemen ardından da içine girdikleri bu durumdan kurtulmak için çabalamaya, başka bir deyişle, mecburen aldığı topu çevirmeye başladı.

Başbakanın topu nereye atacağı ise bilinmiyor. Piyasaların, IMF’yle anlaşmaya doğru topu atmasını "gol" olarak değerlendireceğini, diğer alternatiflerin maçı kaybetmek anlamında algılanacağını da biliyor. İşte bu nedenle, başından beri yaptığı gibi bu algıyı değiştirmeye çalışıyor. Bu amaçla IMF ile Türkiye ilişkilerini yine uzun uzun anlatıp, "IMF ile anlaşma yapmamanın dünyanın sonu olmayacağını" söyledi.

Eskişehir’de işadamlarına konuşurken, yine gelir idaresinin bağımsızlığı, çapraz vergi denetimini "ülkenin menfaatlerine aykırı" olarak lanse eden ve kabul etmeyeceklerinin tekrar altını çizen Başbakan Erdoğan, "Dediğim gibi eğer bir anlaşma noktasına varırsak anlaşacağız. Aksi, Türkiye’de kıyametin kopması değildir. Bunu da bilmemiz lazım. Çünkü Türkiye yere sağlam basıyor, tedbirlerimizi ona göre alacağız" şeklinde konuştu.

Yürekli girişimcilerin IMF’ye bakışı

BAŞBAKAN Erdoğan bu sözlerinin hemen ardından ise, "İşte burada kendine güvenen, inanan yürekli girişimciler olduğu müddetçe de evel Allah biz yolumuza devam ederiz" dedi.

Biz hafta sonunda bir vesile ile, tam da Başbakanın "yürekli girişimci" tarifine uyan, içlerinde AKP’nin kurucularının da bulunduğu bir grup işadamı ile ekonomiyi, bu arada IMF ile ilişkileri de konuşma fırsatı bulduk.

AKP’li ya da değil, tüm işadamları IMF ile anlaşmanın yapılmasını istiyor. Bazıları gelir idaresinin bağımsızlığının olup olamayacağını sorguluyor, IMF’in vergi reformuyla ilgili talebiyle ilgili endişeleri olanlar var ama ne olursa olsun IMF ile bir an önce anlaşmanın yapılmasından yanalar. Çünkü hepsi biliyor ki; ne kadar önlem paketi açıklanırsa açıklansın, piyasaların tam olarak açılmasını sağlayamayacak, işleri düzelmeyecek.

Türkiye ekonomisinin canlanması için "güven"e acil ihtiyaç olduğunun, güveni sağlamanın en geçerli yolunun IMF ile anlaşma olduğunun farkındalar. Bu sayede hem güven sağlayacak bir program, hem de gerekli dış kaynağa kavuşulacağını iyi biliyorlar.

Aslında yeni değil, AKP’li işadamları bile son 6 aydır bunu açık açık dile getirmeye başladılar. Bu nedenle Başbakanın gazabına uğrayanlar olduğunu da biliyoruz ama işini bilen işadamı ile politikacı arasındaki fark da herhalde burada ortaya çıkıyor.

İşadamlarının bir bölümünün, Başbakana bir şey diyemedikleri ya da toz kondurmadıkları için içine girilen bu açmazdan sorumlu olarak Devlet Bakanı Mehmet Şimşek’i gördüğünü de açıkca gözleyebiliyorum. Şimşek’in yetersizliğinden en çok yakınanlardan biri benim ama bu konuda, yani suçu tümüyle Bakana atmakla, bence Şimşek’e haksızlık ediyorlar.

Başbakan, Şimşek, başka bir bakan ya da bürokratın kendi söylediklerine aykırı bir şey söylemesine izin vermiyor. Herkes "hoşuna gidecek" şeyler söylüyor, olan ülkeye oluyor.
Yazarın Tüm Yazıları