IMF tamam, sıra ince ayarlara geliyor

HÜKÜMET nihayet IMF ile anlaşmaya karar verdi.

Şimdi Hükümetin 2009 bütçesinde yapılacak 8 milyar YTL civarındaki tasarrufun hangi kalemlerde yapılacağına karar verilecek. Ekonomi bürokratları dün toplanıp nereden ne kesileceğini tartışmaya başladılar.

Ajanstan IMF Türkiye Heyetinin bayram sonrası geleceği haberleri geçti. Yani hazırlanacak stand-by anlaşması metnine son şeklinin verilip yılbaşından önce IMF yönetiminden geçirilmesine çalışılacak. Özetle; yılbaşında artık yeni stand-by anlaşmamız olacak.

Daha önce bu sütunlarda okuduğunuz gibi 18 aylık bir anlaşma olacak ve bu anlaşmanın türü de normal stand-by anlaşması olacak. En makulu buydu, makul olan gerçekleşiyor...

Alınacak kaynak konusunda çeşitli haberler dolaşıyor. Daha önce dediğimiz gibi; ekonomi yönetiminin 2009 yılında ihtiyaç duyduğu kaynak miktarı 30 milyar dolar düzeyinde. Bunu sağlamak için çalışmalar devam ediyor. IMF’den alınacak kaynak için dün Reuters 25 milyar dolar alınacağını söyledi Bu rakama çıkılabilecek mi bilemiyoruz ama bildiğimiz bir şey var ki; IMF ve bu anlaşmaya bağlı olarak dışarıdan bulunacak kredi hatlarıyla birlikte. Türkiye’nin kullanacağı ve kullanmaya hazır bekletilen fonların toplamı 25 ile 30 milyar dolar arasında olacak. Dolayısıyla daha önce sözünü ettiğimiz gibi; bazı körfez fonlarının IMF anlaşmasına bağlı olarak bir kredi hattı olarak kullanılmasına çalışılacak.

Bence piyasalar bu kararla rahatladı. Bu rahatlık ne zamana kadar sürer derseniz, hem dünya hem Türkiye piyasaları için, burasını bilmek mümkün değil. Yılbaşına kadar piyasaların rahatlayacağı kesin. Zaten piyasalar yılbaşı bilançolarında daha yüksek karlar yazabilmek amacıyla faizleri, kurları düşürmeye çalışacaklardı. IMF kararının verilmesiyle birlikte piyasalar bu amaçları için çok büyük bir dayanak elde etmiş oldular.

Yılbaşından sonra ne olur derseniz, işin o kısmını kesin bilen bir kişinin olduğunu sanmıyorum. Çünkü yılbaşından sonra özellikle küresel piyasalarda yeni hareketler bekleyenlerin sayısı bir hayli fazla. Buradaki gelişmeler bizi de yakından ilgilendiriyor. Çünkü dışarıda yaşanacak daha büyük bozulma, içeriden kaynak çıkışının artması, Türkiye’nin kaynak ihtiyacının, döviz likiditesi ihtiyacının daha da yükselmesi anlamına gelecek. Bu nedenle yılbaşından sonrası için kesin bir şey söylemek mümkün değil.

İNCE AYAR GEREKECEK

IMF anlaşması, özellikle bize rakip ülkelerin hemen hepsinin anlaşma yapması nedeniyle, ekonomik istikrar için olmazsa olmaz bir şarttı. AKP hükümeti geç kaldı, gereksiz popülist söylemlere girdi ama sonuçta başka yol olmadığını görünce, kerhen de olsa bu yola girdi.

Ancak iş bununla bitmiyor. Dün açıklanan sanayi üretim rakamları, üretimdeki düşüşün ne kadar vahim boyutlara ulaştığını gösteriyor. "Bizi kimse yüzde 2-3 büyümeye mahkum edemez" diyen Başbakan, anlaşma ile mecburen sıfır büyümeye bile razı olmuş sayılır.

Bence küresel durgunluk uzun sürerse, içeride ek yeni önlemler devreye sokulmazsa, 2009 yılı için sıfır büyüme bile "özlenen bir büyüme" olabilir.

Türkiye’nin büyümesini artıda tutmak için IMF anlaşmasına ters düşmeyecek, mikro tedbirlere, ince ayara, yani iyi ve koordineli yönetime ihtiyaç duyduğu kesin.

Bir IMF anlaşmasını bile bu kadar süründüren bu ekonomi yönetimi, bu ince ayarı yapacak kabiliyete ve eşgüdüme sahip mi derseniz, şüpheler olduğu açık...

Merkez Bankası bu konuda üzerine düşeni yapıyor, BDDK fena gitmiyor ama asıl ince ayar gerektiren kararlar siyasi irade ve beceriye ihtiyaç duyuyor.

Buradaki kastımız popülizm, ya da IMF anlaşmasını bir kenara bırakıp aşırı harcamaya yönlenmek değil. Örneğin üretim ve satışları iyi izleyip, bazı vergi ayarlamaları ile canlandırmanın yollarını aramak, tahsilatı azaltmadan vergi indirimine gitmek olabilir.

Bütün bunların masaya yatırılıp, özellikle yılbaşından sonra gelişmelerin sürekli gözden geçirilmesi gerekecek. Yani şimdiye kadarki kötü yönetimin artık terk edilmesi gerekiyor.
Yazarın Tüm Yazıları