Paylaş
IMF ile stand-by anlaşması yapılamamasının nedeni de zaten IMF tarafının yerine getirilmesini istediği taleplerin Hükümet tarafından kabul edilmemesiydi.
Zaten Babacan’ın hâlâ “kapıyı açık bırakma” amacıyla, “Mayısa kadar anlaşma görüşmeleri yok, ama mayıstaki 4. madde görüşmelerinden sonra bakarız” demesi de istemeye istemeye bu açıklamayı yaptıklarını gösteriyor.
IMF ile anlaşmanın yapılacağına ilişkin açıklamalar, hele hele Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “gün, hafta içinde açıklarız” açıklamasının nedeni, aralık sonunda yeni stand-by anlaşması için mutabakata varılması idi. Gerçekten de orta vadeli programve hazırlanan 2010 bütçe yasası çerçevesinde anlaşmaya varılmıştı. Yani
IMF tarafı esnek davranmış, büyümeyi engelleyen sıkı bir program yerine nispeten esnek bir programı kabul etmişti.
Ancak yılbaşında tam mutabakat sağlanmışken, Hükümetin aldığı 2010 bütçesi ve orta vadeli program hedeflerini bozacak ölçülere varan yüksek emekli zammı ve asgari ücret açıklamaları, IMF’nin mutabakata varılan dengeleri korumak için artık yeni önlemler gerektiğini söylemesiyle, müzakereler yeniden başladı.
Hükümetin yaptığı “emrivaki”yi IMF tarafı bu kez kabul etmedi. Bunun üzerine gelir artırıcı ya da harcama kısıcı yeni önlemler alınmasını ise Başbakan kabul etmedi. Müzakerelerde, bekletilen KİT zamlarının biran önce yapılması, belediyelere ilişkin yeni disiplin tedbirleri de gündeme geldi ama Hükümetin bunlara da yanaşmaması görüşmeleri uzattıkça uzattı...
IMF tarafı, yaklaşık 2 yıldır Hükümetin “IMF ile anlaşma yapacağız” oyalaması ile işi götürdüğüne iyice kanaat getirince bu kez artık “Ya anlaşmayı
artık yapalım ya da görüşmelerin kesildiğini açıklayalım” dedi. Bu nedenle IMF Başkanı Kahn, yaklaşık bir ay önce “4. madde incelemesine artık ihtiyaç olduğunu dolayısıyla artık karar verilmesi gerektiğini” açıkladı.
IMF’SİZ KALMAK
Ve IMF’nin de sıkıştırması üzerine dün artık stand-by anlaşması görüşmelerinin kesildiği açıklandı. Tam da Kahn’ın “Yeni bir krize hazırlıklı olmamız lazım” dediği bir dönemde Türkiye, ekonomik açıdan çıpasız bir döneme giriyor. Belki Babacan da önümüzdeki dönemde “IMF görüşmeleri korkusu” da olmayınca, işlerin bozulacağından çekindiği için “Mayıstan sonra anlaşma konusunda yeniden bakarız” deme gereği duyuyor. Piyasalara hâlâ anlaşma konusunda tüm umutların kaybolmadığı mesajını vermeye çalışıyor...
Babacan çekinmekte haklı çünkü hem küresel ekonomideki belirsizlik sürüyor, yeni sıkıntılar çıkıyor, hem de uygulanacak bir seçim ekonomisinin şimdiye kadarki kazanımların kaybolmasına neden olacağını çok iyi biliyor.
Bir düşünün “mali kural” uygulaması hâlâ netlik kazanmadı. Babacan daha önce ilk çeyrekte yasayı çıkartırız derken, şimdi mayıs-haziran tarihleri veriliyor.
IMF’siz bir mali kuralın hangi ölçüde sağlıklı olacağı, mali kural konsa bile seçim döneminde bu kuralın uygulanıp uygulanmayacağı ise artık şüpheli.
Bu açıklama ile artık ekonomi yönetimi de desteksiz kaldı ve popülizme ne kadar karşı koyabileceğini düşünmeye başladı. IMF’nin asıl etkisini ise bugün değil, yıl içinde yaşanacak hareketlere piyasaların verdiği tepkilerle göreceğiz.
Paylaş