IMF ile ilişkilerde Başbakan’ın rolü

EKONOMİDEN sorumlu Başbakan Yardımcılığına getirilen Ali Babacan, ayağının tozuyla Katılım Öncesi Ekonomik Programı (KEP) savunmak için Brüksel’e gitti. Yani daha önceki yönetimin hazırladığı KEP’i savunmak Ali Babacan’a kaldı...

Babacan’ın bu göreve getirilmesi hem mali çevrelerde hem de iş aleminde genel olarak olumlu karşılandı. Nedeni ise belli; daha önceki Hazine’den sorumlu Devlet Bakanlığı döneminde başta IMF ile ilişkiler olmak üzere, ekonomi gayet iyi yürüyordu.

Şimdi ise birkaç farklılık var. Bence en temel fark da, küresel ekonomideki bahar havası yaşanırken bakanlık yapan Babacan, şimdi ekonomik krizin hala sürdüğü bir dönemde yeniden görev almış durumda. Tek şansı krizden çıkış döneminin geldiği yönündeki beklenti.

İkinci fark ise Babacan’ın göreve geldiğinde elinde hazır IMF programı bulunması ve hazır bir metin üzerinden gidilmesi. Daha sonra bu anlaşma tazelendi ama genel perspektifte bir değişiklik yapılmamıştı. Şimdi yeniden bir program oluşacak...

Bence büyük farklardan biri de Babacan’ın ekonomiden sorumlu bakanlığı döneminde Abdullah Gül’ün önce Başbakan, daha sonra Başbakan yardımcısı olarak kabinede yer almasıydı. Babacan’ın sıkıştığı zaman Abdullah Gül’ü devreye sokarak Başbakana ekonomide gerekli olan kararları aldırttığını, hepimiz çok yakından biliyoruz.

Yani Babacan’ın bu dönemi ile eski bakanlık dönemi arasında ciddi farklılıklar var.

Buna karşılık Babacan’ın IMF ile ilişkiler konusunda Washington ile Mehmet Şimşek’e kıyasla çok daha iyi bir ilişki kurduğunu, bürokrasi ile çok daha yakından çalışabildiğini, yine kamuoyu gözündeki imajının Şimşek’e göre çok daha olumlu olduğunu söylemek gerek.

Burada kilit soru şu: Başbakan son iki yılda ekonomi yönetiminde oynadığı "tek belirleyici" konumunu devam ettirecek mi, ettirmeyecek mi? Yani ekonomide işleri Başbakan Yardımcısı yaptığı Ali Babacan’a bırakacak mı, yoksa her konuda kendisi mi karar vermek isteyecek?

Şurası açık; son iki yılda mali disiplin çok bozuldu ekonomi yönetimine olan güven azaldı ama bunda en büyük pay Başbakan Tayyip Erdoğan’ın bizzat kendisine aitti. Şimdi bu değişirse iş yeniden teknisyenlere bırakılırsa, bence Babacan ancak o zaman başarılı olur...

EKREN’E HAKSIZLIK YAPMAYALIM

Bu arada Babacan’ın ekonomi yönetiminde çok başarılı olacağını söyleyenlerin gösterdiği dayanaklardan biri de daha önce Başbakan Yardımcılığı yapan Nazım Ekren’in uygulamada pasif kalması, iş bitirici olmaması... Bence Ekren’e büyük haksızlık yapılıyor.

Nazım Ekren’in tüm kesimlerle iyi diyalog içinde olduğunu, özellikle işleminde tepkilerin büyümesini önlemekte etkin olduğunu biliyoruz. Bunun da dışında Nazım Ekren’n sadece toplantı yapan bir bakan olduğu, iş yapmaya yanaşmadığı suçlamaları da doğru değil.

Nazım Ekren’in birçok kararı hazırlayıp hükümete sunduğunu, ancak dediğimiz gibi, ekonomide tek belirleyici olmak için özel çaba gösteren Başbakan Erdoğan’ın bu tavrı nedeniyle bir sürü kararın çıkamadığını ya da gecikerek çıktığını da iyi biliyorum.

Onun için diyorum ki; Başbakan’ın ekonomideki rolü belirleyici olacak...

Ekren, açık söyleyelim AKP iktidarında hemen hemen hiç görülmeyen, "medeni, birikimli, anlayışlı, entelektüel bir bakan" izlenimi vermişti. Hoşgörülü tavrıyla herkesin açık açık sorunlarını anlatıp, önerilerini sunduğu bir ekonomi yönetimi tablosu çizmişti.

Şimdi kabine değişikliğini, ekonomi yönetimindeki değişikliği değerlendirirken "Babacan’a kıyak çekeceğim diye Nazım Ekren’e haksızlık edenler" da çok iyi biliyorlar ki, son iki yılda ekonomi yönetiminde yaşanan başarısızlığını nedeni Nazım Ekren değildir.

Tersine, bence daha fazla bozulmayı önleyen kişilerin başında Nazım Ekren gelmektedir.
Yazarın Tüm Yazıları