IMF yönetiminin, uzun süre "tek başarı hikayesi" olduğu için esnek davrandığı Türkiye’ye artık eskisi kadar toleranslı davranmayacağı anlaşılıyor.
Özellikle son bir yılda, yani IMF anlaşmasının sona erdiği 2008 Mayıs ayından bu yana geçen süre içerisinde mali disiplinin umulmadık ölçüde bozulduğuna şahit olan IMF yönetiminin, Türkiye’de mali disiplinin kalıcı biçimde sağlanması yani kurumsallaştırılması açısından ekonomi yönetimine esnek davranarak hata yaptığını, şimdi kabul ettiği görülüyor.
IMF’nin 1. Başkan Yardımcısı John Lipsky’nin Türkiye ile ilgili özel sohbetlerde, "Son bir yılda Türkiye ekonomisinde özellikle de mali alanda şahit oldukları bozulma"dan ders çıkaracaklarını söylediğini öğrendik. Lipsky’nin, ileride bir daha böyle bir durumla karşılaşmamak için bu kez işi sıkı tutacaklarını söylediği de ifade ediliyor.
İşte bu nedenle Türkiye ile öngörüşmeleri devam eden yeni IMF stand-by anlaşmasında yapısal tedbirlerin ağırlıklı olması bekleniyor. Bilgi veren yetkililer, mali disiplinin kurumsallaştırılması için IMF’nin bu kez yapısal tedbirlerde kararlı olacağını belirtiyorlar.
Aslında sadece yapısal tedbirlerde değil, bunların uygulanması konusunda da IMF yönetiminin "işi sıkı tutmak" taraftarı olduğu gözleniyor. Yetkililer bu nedenle IMF’nin yapısal tedbirlerin uygulama takvimi üzerinde de titizlikle durduğunu, verilecek kaynağın da belirlenecek bir takvime göre, ağır şartlara yani performans kriterlerine bağlanmasını beklediklerini kaydediyorlar.
Bu arada IMF’nin "önşartlar" konusunda da titiz bir çalışma yürüttüğü, hazırlanacak niyet mektubunun onay için IMF yönetimine girmeden önce hükümetten belirli şartları yerine getirmesinin isteneceği tahmin ediliyor. Bu önşartların IMF yönetiminin bu kez işi sıkı tutmak istemesinin bir göstergesi olarak ortaya çıkacağı da belirtiliyor.
2010 VE 2011 BÜTÇELERİ TARTIŞMALI
IMF’in işi sıkı tutmak istemesinin ve geçmişte yapılan hataları tekrarlamama niyetinin bir göstergesi olarak, daha önce IMF masasında görev almış, halen IMF’nin başka birimlerinde görev yapan eski heyet başkanlarının görüşüne de başvurulduğunu öğrendik. Cotarelli, Kahkonen, Giorgianni gibi eski Türkiye Masa Şeflerinin yeni niyet mektubunun nasıl hazırlanması gerektiği konusunda ortak çalıştıkları ve mevcut Türkiye masası ile irtibat içinde oldukları belirtiliyor. IMF yetkilileri, geçmiş deneyimlerden ders almak ve Türkiye’de mali disiplinin kalıcı kılınması amacıyla böyle bir yola girildiğini belirtiyorlar.
Bu arada yapısal tedbirler içinde, mali disiplinin önemli ayaklarından biri olan "sürdürülebilir gelir performansı" üzerinde özellikle durulduğu, bu kapsamda gelir idaresinin ve vergi denetiminin objektif olması, kayıt dışının önlenmesi amacıyla gelir vergisi ve idare reformunun yeni niyet mektubunda önemli bir yer tutması bekleniyor.
Bu arada 2009 yılı bütçesi üzerinde müzakerelerin sürdüğü ama asıl sıkıntının yapısal tedbirlerin yanısıra 2010 ve 2011 bütçe müzakerelerinde yaşanması bekleniyor.
IMF yönetiminin Türkiye’ye karşı takındığı yeni tutum kapsamında, bütçe disiplininin kalıcı biçimde sağlanması ve bir daha bozulmayacak biçimde gerekli yapısal tedbirlerin alınması konusunda titiz davranması sonucunda, 2010 ve 2011 bütçe dengeleri için ekonomi yönetimiyle görüş ayrılığına düştüğü biliniyor.
Bu kapsamda hükümetin 2011 yılında uygulamaya koymayı planladığı mali kural uygulamasının öne çekilmesi ve mali kuralın çok daha mali disiplin sağlayıcı biçimde oluşturulması üzerinde durulduğu tahmin ediliyor.
Özetle; hükümet ertelediği IMF anlaşmasının eskisine kıyasla çok daha zor biçimde karşısına dikildiğini görüyor. Ancak artık başka çaresi de bulunmadığı için, kabul edip imzalayacak.