IMF anlaşmasında gereksiz uzatma

DEVLET Bakanı Mehmet Şimşek, bu ay bitmesi beklenen IMF anlaşmasına ilişkin görüşmelerin, ancak şubat ayında tamamlanabileceğini söylemiş. Artık AKP Hükümeti’nin IMF konusunda piyasalarla dalga geçtiğini düşünmeye başladım.

Bence çok gereksiz, anlamsız ve tehlikeli bir uzatma...

Tabi daha önce sıkça olduğu gibi, Devlet Bakanı Mehmet Şimşek’in asıl planı bilmemesi gibi durum da olabilir. Bu tür demeçlerinin bazen tutmadığını gördük.

IMF heyeti bugün Ankara’da olacak ve 10 gün boyunca temaslarda bulunacak. Bildiğim kadarıyla IMF ile yeni stand-by anlaşması konusunda epey yol alındı. Hatta tamamlanma aşamasına çok yaklaşıldığını da biliyorum.

AÇIKLAMALAR ÇELİŞİYOR

Geçen hafta bürokratlarla konuştuğumda, aynen, "Ocak ayı sonunda yapılacak Board toplantısına yetiştirip, ocak sonunda anlaşmanın artık yürürlüğe girmesini planlıyoruz" demişlerdi. Önceki gün Şimşek’in şubat ayında anlaşma yapılacağı açıklaması, bürokratların bu beyanlarıyla açıkcası çelişiyor. Hangisi doğru, göreceğiz.

"Tabi ki bürokratın yerine Bakan’ın dediğinin doğru olması gerekir" diyeceksiniz ama açıkcası, Şimşek’in uygulamadaki ağırlığını düşündüğümde, o kadar emin olamıyorum.

Eğer gerçekten Bakan Şimşek’in dediği gibi anlaşma şubat ayına kalacaksa, bence bu artık siyasi nedenlerle olur. Yani AKP Hükümeti IMF ile anlaşma konusunda ayak sürümeye devam ediyor, iyice sıkışana kadar anlaşmayı imzalamayıp, mümkün olduğunca seçim harcamalarını artırmak istiyor denilebilir. Hatta bir adım daha ileri gidip, "piyasadaki hava olumlu giderse, seçim sonrasına kadar anlaşmayı ertelemek istiyor" bile diyebilirsiniz.

Ya da ayak sürüyen hükümet değil de IMF’dir, piyasaların bu kadar iyi olduğu bir ortamda yeni bir anlaşma yapmak istemiyor da diyebilirsiniz.

Saydığımız seçeneklerin hepsi, bence teknik olarak IMF anlaşmasında fazla pürüz kalmadığını, siyaseten bu işin sürüncemede bırakıldığını gösterir.

PİYASA BOZULUNCA NE OLACAK

IMF anlaşmasının neredeyse imza aşamasına gelmek üzere olduğunu, bütçe yasasında son anda yapılan değişiklikler açıkca gösteriyor. Şimşek’in son demecinde yer alan IMF’nin talep ettiği kesinti miktarının aslında yapılan kesintinin 3 katı olduğu ya da "ezber bozacak bir anlaşma" sözlerine ise hem diplomatik hem de içerik açıdan bir anlam veremedim. IMF son yaptığı anlaşmaların hiçbirinde eski reçetelerini uygulamadı, likidite açısından bizim gibi ülkelere destek vereceğini zaten beyan etti. Bakan’ın deyimiyle "ezber bozma" bize özgü değil. Ayrıca IMF taleplerinin iç politika malzemesi yapılması, şimdiye kadar Başbakanlar ya da ilgisiz bakanlar tarafından yapılır, Hazine’yle ilgili Bakan bu popülist politikalara ayak uydurmaz, teknisyen kimliği ile öne çıkardı. Şimşek’le birlikte bu gelenek de bozulmuş oldu.

Diyebilirsiniz ki; "Hükümet IMF ile anlaşma yapacağını açıkladı piyasaları rahatlattı, ha ocakta ha şubatta, fark etmez..."

MİLYONLARA MAL OLABİLİR


Bu argümanın haklılık payı yüksek. Yani piyasalar nasıl olsa hükümet anlaşma yapacak diye, çok önceden bu anlaşmayı satın aldılar. Hatta şu anda 20 milyar doların üzerinde bir kaynak bile satın alınmış durumda. Zaten morale ihtiyaç duyan piyasalar, IMF anlaşması bir ay uzadı diye ortalığı birbirine katmaz. Ama unutulan bir şey var; öyle kritik dönemler geliyor ki, bir aylık gecikme bile milyonlarca liralık maliyetlere neden olabilir.

Piyasalar son günlerde iyi diye, kimse bunun ilelebet süreceğini zannetmesin. Obama, ABD Başkanlığı’na geçtikten bir süre sonra piyasalar kaçınılmaz biçimde yeniden karışacak, durgunluk şirket batışlarını, o da kredi kullandıran bankaları etkileyecek. Yani şubat ayı başından itibaren dış piyasalara bağlı kargaşa beklentisi var.

Hazine’nin şubat ayı başında en yüklü borç geri ödemesi geliyor. Normalde sorun olmazdı ama dışarısı bu kadar karışır, Türkiye de IMF ile anlaşmayı şubat ayı sonuna ertelerse, o zaman borçlanma maliyetindeki artışı kim ödeyecek? IMF anlaşmasını bir ay geciktiren mi?
Yazarın Tüm Yazıları