IMF anlaşmasına rağmen küçülme kaçınılmaz

PİYASALAR artık, "iyiyi satın almak" için büyük çaba içinde.

Bu nedenle her bir veriden ya da haberden olumlu yön çıkarmaya çalışıyor ama bunu yapmakta da zorlanıyorlar. Piyasaların uzun süren kriz sürecinden sonra böyle bir çaba içinde olması doğal ama sanki çabalar, bir süre daha "beyhude çabalar" olarak kalacak gibi gözüküyor.

Örneğin bu hafta ortasında bazı yabancıların gelip Hazine kağıdı almaları yerli bankalarımızı biraz heyecanlandırdı ve artık iyiye doğru gidişin başlaması konusunda umutlandırdı. Ancak bu umutların kısa sürdüğünü söyleyebiliriz.

Tam da yabancıların Hazine kağıdı aldığı günlerde, yani birkaç gün önce, uluslararası bir kuruluşun yetkilisine bu alımları sorduğumda, "Doğaldır, alırlar satarlar bu tür kısa vadeli hereketler olabilir ama kimse 2009 yılında yabancı sermaye girişi beklemesin, bu alımlar kimseyi yanıltmasın" dedi.

Aynı yetkili, ABD başta olmak üzere kamu açıklarının finanse edilmesi için Batı’nın 2009 yılında 2 trilyon dolar talep edeceğini yani fonların neredeyse tümüyle bu ülkelerin kamu finansmanı için talep edileceğini belirterek, bizim gibi gelişmekte olan ülkelere 2009 yılında kullanacakları fon imkanı kalmayacağına inanıyor.

Elinde fon bulunan büyük yatırımcılarla konuştuklarında gelişmekte olan ülkelere yatırım yapma konusunda hiç de niyetli olmadıklarını gördüklerini kaydeden aynı yetkili, bu nedenle özellikle kurlar konusunda 2009’da istikrarsızlığın doğal karşılanması gerektiği görüşünde.

Aynı yetkili, küresel krizin henüz ortasında bulunulduğunu iddia ederken, Türkiye’nin ise şimdilik krizden etkilenmenin başında olduğunu, dolayısıyla 2009 yılının tümünün Batı’da olmasa da Türkiye’de kayıp bir yıl olacağına dikkat çekiyor.

YÜZDE 10 KÜÇÜLME TAHMİNİ

Bu nedenle Türkiye ekonomisinin 2009’da küçülmesinin kaçınılmaz olacağını kaydeden aynı yetkili, sorumuz üzerine "Eğer IMF ile anlaşma olmasaydı ekonomideki küçülmenin boyutları çok daha fazla olacaktı" dedi. Son sanayi üretimindeki gerileme de bence bunun kanıtı oldu.

Bu yetkili IMF anlaşması nedeniyle Türkiye’deki toplam küçülmenin yüzde 10 civarında kalacağını belirtirken, 2008-2009 Haziran sonu arasındaki 1 yıllık dönemde yaşanacak küçülmenin ise yüzde 6 civarında olacağını tahmin ediyor.

Bu uluslararası yabancı kurum yetkilisinin görüşleri, bana bile karamsar geldi. Ancak iyice düşünüp başka iktisatçılarla da tartıştığımda, tahminlerin hiç de abartılı olmadığını, genel havanın da buna yakın olduğunu gördüm.

Yani bankacılar her ne kadar, "artık dibini gördük sayılır" diye demeçler verseler de, her gelen veriyi bu anlamda değerlendirmeye çalışsalar da, aslında düşündüklerinde bu krizin daha süreceği görüşünü benimsediklerini de görüyorum.

SİHİRLİ FORMÜL SANILMASIN

IMF anlaşması ile gelecek kaynak tabi ki önemli. Bununla birlikte gelecek kaynağın ne kadarının baştan ödeneceği ve kaynağın ne şekilde kullandırılacağı konuları da ekonomi yönetimi ve piyasalar açısından büyük önem taşıyor.

IMF anlaşması ile alınacak kaynak ve nerelerde kullanılacağı, aslında 2009 yılında yaşanacak ekonomik aktivite açısından da büyük önem taşıyor. Ancak belli oluyor ki; IMF anlaşması sadece yaşanacak ekonomik küçülmenin sınırlanmasını sağlayacak.

Hem piyasalara getireceği moral, hem gelecek kaynak nedeniyle piyasaya yapacağı etki, elbet de olumlu olacak ama IMF anlaşmasını "küçülmeyi önleyecek sihirli bir formül" olarak da görmemek gerekiyor.

Bunu bilmek önemli, çünkü küresel kriz ve Türkiye’ye yansımalarının hala geniş çaplı ve kapsamlı değerlendirilmediğini, rasyonel karar alınmadığını izliyoruz. Bu yapılmadığı takdirde Türkiye daha fazla küçülecek, halk daha fazla yoksullaşacak.
Yazarın Tüm Yazıları